Kendinizi bu akışa bırakın albayım. Zaten kaç kişi kaldık şurada: -Bakın insanlık da öldü. … Siz bilmezsiniz Albayım: -İnsanlık tek başıma kollarımda can verdi. Yanında kimseler yoktu.
Sayfa 257Kitabı okudu
"... Olur ki, bir şey sizin için hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz. Yine olur ki, bir şey sizin için kötü iken, siz onu seversiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz."
Sayfa 177Kitabı okudu
Reklam
"Siz insanların isimleri vardır. Çünkü siz kim olduğunuzu bilmezsiniz. Biz kim olduğumuzu biliriz, bu yüzden isimlere ihtiyacımız yoktur."
"Savaş, hoşunuza gitmediği hâlde, size farz kılındı. Olur ki, bir şey sizin için hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz. Yine olur ki, bir şey sizin için kötü iken, siz onu seversiniz. Allah bilir siz bilmezsiniz." (Bakara: 216)
Sayfa 232Kitabı okudu
Bir gölgeyi sevmek ne demektir bilmezsiniz siz bayım...
Siz beni bilmezsiniz. Ben bir kiraz ağacıyım, pembe çiçekli. Siz bir yazıcı, bu yaşa değin bir kiraz ağacının altında oturduğunuz bile şüpheli. Erken tarihli bir Osmanlı çinisinde mavi bir lâlenin cezbesindesiniz en fazla. Açık renkli ipek bir kumaş üzerinde giderek büyüyen mor bir mürekkep lekesi gibi, bir minyatür sükûnetine sızmış bir hayat sizin hayattan anladığınız. Bu yüzden aynı anda yazılan iki yazının, birbirine uzaklığı kadar uzak, yazıcının kalbine yakınlığı kadar yakınız nihayetinde. Siz bir yazıcı, ben bir kiraz ağacı, pembe çiçekli…
Reklam
"Kimi gün öyesine yalnızdım Derdimi annemin fotoğrafına anlattım. Annem Ki beyaz bir kadındır Ölüsünü şiirle yıkadım. Bir gölgeyi sevmek ne demektir bilmezsiniz siz bayım Öldüğü gece terliklerindeki izleri okşadım. Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca Acının ortasında acısız olmayı, Kalbim ucu kararmış bir tahta kaşık gibiydi bayım."
İnsanın, diliyle dua etmesi, kalbinde işlerini Allah’a havale etmesi, kalbini herhangi bir hazza ve ihtiyaca bağlamaması gerekir. Kul bazan kendi düşüncesine göre hayır zannederek dua eder, halbuki o iş onun için şerdir. Bazan kul bir şeyi şer görerek onun kendisinden gitmesi için dua eder, halbuki o hayırdır. Bazan sevinçle haber beklediği yerden zarar gelir; bazan da zarar gelecek diye korktuğu yerden sevinçli haber gelir. Bu konuda âyette şöyle buyrulmuştur: “Allah bilir, siz bilmezsiniz” (Bakara 2/216).
isrâ suresi, 11-14. âyetlerin tasavvufi işaretleri.
Hiç korkmayın, ben üzerinize konan sinekleri kovarım. Fa­relerin parmaklarınızı kemirmesine izin vermem. Kokunuzu derin derin içime çekerim ve sizi severim. Siz bilmezsiniz ama kızlar babalarını çok severler. Her hal­leriyle severler...
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.