Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Haber
Kuruldu bir âlem her günkü dünyamdan uzak, Kaybolduğum düşünceye ve kendime yakın. Kuşlar.. Dizi dizi kuşlar, kuşlar akın akın.. Rüyam benden bu akşam ve ben rüyamdan uzak.
Babam gündüz Doktor Jekyll gibi iyi bir doktordu, ama akşam, Mister Hyde gibi kötü olurdu, tek farkı insanlara saldırmazdı. Fakat babam korkuturdu, artık eskisi gibi değildi. İçinde iki ayrı kişi vardı. Babamın filmdeki gibi olmasını çok isterdim. Çünkü en sonunda, Mister Hyde iyi bir insan oluyordu.
Reklam
Kendimi bildiğimde sönmekte olduğumu hissetmiştim. Dairede evrakların başına oturduğum anda tükenmeye başlamıştım. Daha sonra, ne yapacağımı bilmediğim gerçekleri kitaplarda okurken tükendim… Amaçsız, soğuk, samimiyetsiz dost toplantılarında dedikodular, iftiralar, boş gevezelikler, arkadan konuşmalar, saçmalıklar dinlerken tükendim… Mina için yok ettim, tükettim kendimi… Gelirimin neredeyse yarısını harcadım ona, onu sevdiğimi hayal ettim; Nevski Bulvar’ında kürk mantolar, kunduz yakalıklar arasında hüzünlü, tembel yürüyüşlerimde tükendim; iyi bir damat adayı olarak bellendiğim akşam toplantılarında, kabul günlerinde tükendim; ilkbaharın geldiğini istiridyelerin, ıstakozların çıkmasıyla, sonbahar ve kışın geldiğini de kabul günlerinin başlamasıyla hatırlayarak, yazın belirli günleri gibi herkes gibi boş boş dolaşarak, tembel tembel uyuklayarak, kentten yazlığa, yazlıktan Gorohovaya’ya taşınarak tükendim… Gururumu bile nelere harcamadım ki? Ünlü bir terziye elbise ısmarlamak mı dersin… Önemli bir kişinin evine davet edilmek için mi desem… Prens P. ‘nin elimi sıkması için mi desem… Evet, gurur hayatın tuzu biberidir derler! Nereye gitti bütün bunlar? Yoksa ben mi anlayamadım hayatı ya da hayat mı bir şeye yaramıyor? Belki ben daha iyisini göremedim, kimse de göstermedi bana.
Tamah
Şu içimde köpüklenen güngörmemiş sevdayı; Suçmuş gibi öfkeyle hep ağzıma tıktılar. Bulamadım yüreğimin menzilini, yolunu. Beni geçip bozbulanık, bir kuyuya aktılar; Kararttılar cebimdeki kuş sulağı aynayı. Kırmızı gül giderayak sende kaldı tamahım. Bir şehlâ sabahla göçebe akşam arasında, Çoğalttı azıdişlerini durmadan zaman. Bense düştüm peşine cevapsız soruların, Alnımdan başlayıp yüzümü acıyla buruşturan; Sevdayla tenin sallanan yırtık ufkunda. Kırmızı gül giderayak sende kaldı muradım.
Sayfa 272 - Kırmızıkedi
Yolcu
Nede güzel saçları vardı siyah gibi gece Huzurda eklerdi baktıkça Temiz kalmış tı ruhu hissederdim yandıkça Sever di kitapları okudukça Konuşmaz dı fazlaca Yaşardı hayatı bir anlam kattıkça Asil di kibar ve naif biriyidi Onu andıkça yıldızlara sarılır Karanlık ta kaldıkça Düşünür dertlenir derdi ile kederlenir Hüzne saldıkça Bir çocuk gibi de eğlenirdi Gülmez güldürür üzmez üzülürdü Böylede garip biriydi ...... Ama en çok neydi biliyor musun Biraz ben yok yok eksik kalmasın Biraz kalbimden biraz ruhumdan Buda onu anlatmaya yetmez En iyisi bir dörtlük Bir yolcuydu bir akşam ruhuma düşen Bir sevdaydı kalbime inen Bir huzurdu sanki dünyama binen Bir güzel di kâinata düşen
‘’Sabah ya da akşam , cuma ya da pazar, hiçbir fark yoktu, hepsi birbirinin aynıydı: içini kemiren, bir an için bile olsun dinmeden eziyet eden acı; umutsuzluk içinde her şeyin tükendiği ama yine de henüz yaşamın bitmediği bilinci, adım adım yaklaşan korkutucu iğrenç ölüm tek gerçekti ve bir de bitmek bilmeyen o aynı yalanlar. Böyle bir durumda saatin, günün, haftanın ne anlamı olabilirdi ki?’’
Reklam
MESAJ Ölebilirim genç yaşımda, En güzel şiirlerimi söylemeden götürebilirim. Şimdi kavakyelleri esiyorken başımda, Sevgilim, Seni bir akşam-üstü düşündürebilirim.
Akşam olmuştu. Huzurlu bir güzellikle değil, şiddet tehditleriyle dolu bir akşam.
Sayfa 186 - Türkiye İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Üşüyordu
Kaçtı, Ahmet Cemi! rüyalarının şu sefil hakikatinden tam bir hafta kaçtı. O bir hafta zarfında eniştesini hiç görmemişti. Nihayet bir akşam yemekte birleştiler. Ahmet Cemi! hayret etti, o henüz ağır bir külfet yükü altında ezilirken, yüzüne bakamayarak gözlerini indiren İkbal'e bir kelime söylemeye cesaret edemezken damat bey herkesle teklifsiz oluvermişti. Hatta Seher'le ufak tefek şakalar bile ediyordu. Ahmet Cemil bu akşam kendisini ezen azap altından hiçbir zaman kurtulamayacağını, sofrada, bir vakitler yalnız kendisinin olan şu evin her köşesinde şimdi yabancılıktan asla çıkamayacağını anladı. Bir dakika içinde bütün manevi varlığından bir soğuk rüzgar geçti, şimdi bu evde adeta üşüyordu.
Sayfa 115 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Çeviri: Ali Faruk Ersöz, 3. BasımKitabı okuyor
Bazen gözümüzü kapıdaki deliğe uydurup akşam göğüne bakmaya çalışıyoruz. Bir yıldız görebiliyoruz ara sıra. Ama çok minik gö­rünüyor akşam göğü. Bizim göğümüzün yalnızca gündüzü var. Senin göğünde akşam oluyor mu İnci?
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.