Yaşamın rengiyim ben, sürüp giden
Ne mutluluk, ne acı, yalnızca ayrıntılar
Küçük küçük işlenen bir mozaik gibi...
Bir tek şunu söylesem yeter belki:
Yedi rengi var güneşin, ama bize kalan
Turuncudur, gün batarken akşam vakti ...
Ve ben, senin bilgisizliğinin artmasına izin verdim. Fakat hiç bir şeyi unutmadım. Ve hepsini aklıma yazdım. Ve sana izin verdim ki, bilmeden yaptığın eziyet artsın. Ve sonunda artık dayanamıyorum diyebilmek için ben de bilmeden bu oyunu oynadım sana. Ve bulaşıkları yıkadım. Ve bütün sözlerimi yarıda kesmene izin verdim. Ben ki, bu konuda kimseye
John Berger'e
Dağların eteklerine akşam inerken
kapın çalınırsa, bil ki, bizizdir gelen.
İçerenköy 'ün eski köşklerinden ney
ve tanbur sesleri yükselir ya
geçmişten geleceğe uzanan zamanda
çam kokulu yaz gecelerinde,
*
“Ah caaanım İstanbul!”
“Canım İstanbul’um…”
İstanbul, pencereden göründüğü kadarıyla, ağır yaralar alarak yere serilmiş bir erkek gövdesine benziyor; gezgin satıcıların akşam alacasının derinliklerinde yükselip alçalan anlaşılmaz sesleriyle sanki inliyordu.
*
Sayfa 46 - Ketebe Yayınları 1.Baskı Aralık 2022 İstanbulKitabı okuyor
Evrenin günümüzdeki resminden etkilenen birileri yok mu? Bilimin değeri şarkıcılar tarafından söylenmez bu yüzden siz işitmek zorundasınız; bir şarkı ya da şiir değil fakat bir akşam konferansı. Henüz bilimsel bir çağda değiliz.