Bir akşamdı... Gündüzün son ışıkları çekilip levhalar, kanepeler, sandalyeler de zeminden kaybolup uçarken loş salonumda bu kitabı karıştırıyordum. Akşamın huşûsuyla kelimelerin büyüsü birleşti ve birden dekor değişti.
İzmit'in kerpiçten fakir bir evindeydim. Meliha ve ailesinin eviydi burası. Harpten dönen genç asker Kamil kapıda bekliyor. İşte şimdi o, hem odadan içeriye hem de Meliha'nın ruhuna - belki de bütün hayatına - giriyor. Ne mühim an ya Rabbi! Unutulur şey mi? Yaşamak arzusuyla yanıp tutuşan genç kız bu adamla evden kaçıp İstanbul'a yerleşiyor. Öyle ya sergüzeştin ne pusulası ne haritası vardır.
" Bir Akşamdı " gençlik hülyaları içindeki bir genç kızın bilinmeyen hayatın kollarına kendini atışını ve akabinde hiç hesaba katılmadık olaylar zincirini etkileyici bir biçimde anlatıyor. Safa' nın muazzam gözlem gücü ve keskin kalemi romanı tek solukta okutuyor. Öyle ki tezatların şimşekleri, tasvirlerin renkleri ve nidaların sesleri okuyanda derin izler bırakıyor.
Bir akşam... Bu kitabı elinize alın ve Peyami Safa'nın anlatımından nostaljik bir yolculuğa çıkın. Öyle ki içine daldığınız âlemin hatıraları harici dünyanızdan daha parlak ve vâzıh olacak. Evet, evet bir akşam, bu akşam...