Yaşamak bir sanattır öyle ince eleyip sık durmalısın üzerinde, yaşamak Yaratan'ın sana lûtfettiği, bir imkanlar ve sınavlar zinciridir ve bu zincirin gayesi, onu yaşayanı yükseltmektir... Hani Aşık Veysel'ce dersek iki kapılı bir handa , yola düşmüş gidiyoruz, bu yola itina ile bakmak onu güzelleştirmek de elimizde, çirkin ayrık otları, taşlarla, aşılmaz engellerle doldurmak da elimizde. Evet bizim yaşantımız kim ne karışır böyle düşünmek çok kolaya kaçmak olur, çünkü bizzat sen yaparsın kendi yaşantını ve kendi yaptığını bizzat sen yaşarsın.
Kur'an'da der ki: "Başınıza gelen her hangi bir müsibet, kendi ellerinizle işlediklerniz yüzündendir."
Ömer Hayyam
''Dinle bak, ne diyor bütün gün, akıl denen hoca;
"hayat kısa insanoğlu.
Kesildikçe biten otlar gibi yeşermeyeceksin bir daha..''
Okuyorum
Aşık Veysel'in vokali ile
İyi ki bu dünyadan bir Veysel geçmiş, aşık aşık...
YILLARCA ARADIM KENDİ KENDİMİ
Yıllarca aradım kendi kendimi
Hiçbir türlü bulamadım ben beni
Hayal mıyım ürüya mı bilinmez
Hiçbir türlü bulamadım ben beni
İnsan mıyım mahluk muyum ot muyum
Ekilir biçilir bir nebat mıyım
Yoksa görünüşte bir sıfat mıyım
Hiçbir türlü bulamadım ben beni
Leyla mıyım Mecnun muyum çöl müyüm
Arı mıyım çiçek miyim bal mıyım
Köle miyim bir güzele kul muyum
Hiçbir türlü bulamadım ben beni
Varlığım yokluğum bir Veysel adım
Gök kubbede kalacaktır ses kadim
Elli üç yıl kendi kendim aradım
Hiçbir türlü bulamadım ben beni
Hakkında birçok şey yazıldı,çizildi hatta bir kesim birçok yönüyle Köy Enstitüleri'ni şehir efsanesi yapmaya kalktı. Kişisel fikrimi soracak olursanız: kesinlikle maddi ve manevi olarak arkasında durulması gereken bir projeydi. Burda salt ideoloji yarıştırmaktan özenle kaçınmamız gerekir. Bir başka söylemle, Finlandiya'yı Beyaz Zambaklar Ülkesi yapan Johan Vilhelm Snellman ve arkasındaki zümre ile aynı temel düşünceleri paylaşmaktadır Köy Enstitüleri. En belirgin fark ise - maalesef ki - Köy Enstitülerinin başarısız sonuçlanmasıdır.
Can Dündar yerinde bir çalışmaya imza atmış, içinde geçen her bir karakterden ayrı ayrı sayfalar dolusu otobiyografi çıkabilir. Fotoğraflarla sayfaları süslemek projenin anlaşılması açısından çok yararlı olmuş. Son olarak objektif bir çalışmaya imza atan Can Dündar, sansür vurmadan,elekten geçirmeden projenin artılarını, eksilerini direkt okuyucuya aktarmış.
Muhakkak ki hepsi birbirinden değerli lakin en etkilendiğim kısım Aşık Veysel ile ilgili olan pasajdır. Bahsi geçen türkü benim için ayrı bir anlam kazanmıştır.
Tüm bu proje için başta Hasan Ali Yüce, İsmail Hakkı Tonguç olmak üzere daha nice isimsiz kahramanlara, böyle yürekli davranıp, hayıflanmayı bir kenara bırakarak bizzat ilk elden taşın altına el koydukları için derin saygı duyduğumu belirtmek isterim.
Başarılı bir çalışma olmuş emeği geçenleri kutluyorum.