Allah'tan başka ilah var mıdır?" "Yoktur." "Madem Allah'tan başka ilah yok, insan şirke nasıl düşüyor?" Antrenmanlı olduğum içün, cevabı sektirmedim: "Bazı varlıkları ilahlaştırarak." deyiverdim. İşte bu! Kelimeler dudaklarından inci gibi dökülüyordu: "Hah işte oğlum Hamza, Müslüman bu konuda çok uyanık olmalıdır. Tuzaklara düşmemelidir. Yüce Allah Nisa suresi 48. ayette 'innallâhe lâ yağfiru en yüşrake bihî... buyurur. Yani Allah şirki asla affetmez. Bunun dışında dilediği bütün günahlarımızı bağışlayabilir. O halde bir Müslüman yatıp kalkıp, şirk konusunda tefekkür etmeli ve fevkalade şuurlu olmalıdır."
Sayfa 110Kitabı okudu
Kudüs meselesi, tarih boyunca hiçbir zaman 'Müslümanların kendiliklerinden bir araya gelmesiyle' çözülmemiş. Selahaddin Eyyûbî 1187'de Kudüs'ü haçlıların tasallutundan kurtarmadan önce, kendisine ayak bağı olan diğer Müslüman yönetimleri zapturapt altına almak zorunda kalmış. Osmanlı'nın Filistin'i fethi de, yine bir başka Müslüman yönetimin -Memlük- tarihin sayfalarına gömülmesi suretiyle gerçekleşmiş. Kudüs'ü (ve diğer bütün mazlum topraklarımızı) kurtarmak için, coğrafyanın içinden çıkacak bir demir yumruğa ihtiyaç olduğunu gösteriyor. Artık buna İslam Birliği, Ümmet Birliği, Hilafet vs. hangi ismi vereceğimiz bize kalmış. Netice değişmiyor: Bu düğümü, kuvvetli bir el çözecek.
Sayfa 17 - "Kudüs 'bazen' hatırlanacak bir şehir değildir" - Taha KılınçKitabı okudu
Reklam
Benim gözümde günümüzdeki Müslüman ülkeler Allah'a İskandinav ülkelerinden daha uzaktır. Zira biri sürekli Allah ile aldatır, Allah adına kurallar koyar, Allah adına haramlar üretir, fetvalar verir, Allah adına kendi egosunu tatmin eder, Allah adına kendi cebini doldurur. Diğeri ise en azından Allah'ı hiç işin içine katmaz.
Sayfa 191 - Düşün YayıncılıkKitabı okudu
II. viyana kuşatması sonrası dönem önemli bir başlangıç noktasıdır. hıristiyanların çoğunluk olduğu vilayetlerin kaybından sonra; 1774'teki osmanlı-rus savaşından itibaren imparatorluğun müslüman ve türk eyaletlerinin de kaybıyla, bu çözülüş yeni bir evreye girmiştir. artık hayatımız, idari ıslahat anlayışımız, var oluş kavgamız başka bir safhada seyretmiştir. niyahet 19. yüzyılın sonundan itibaren, bilhassa rumeli'deki vatan topraklarının kaybıyla, sadece türk imparatorluğu'nun, vatanın parçalanma süreci başlamış, dahası bu durum gittikçe belirgin bir hal almıştır. bu mevzuların üzerinde ayrıca durmak gerekiyor. zira bugünkü türkiye'nin yaşadığı problemleri anlamak, o dönemi bilmekle mümkündür
Sayfa 27 - 28-timaş yayınları, 3. basım
Gayet net
Türkiye’de yaşayan sıradan bir Müslüman olarak, ne zaman yaşanan dinin bir çarpıklığını dile getirsem, ne zaman insanların İslam zannedip inandıkları herhangi bir şeyin İslam ile bağdaşmadığını söylesem, ne zaman din adına yapılan kötü ve gereksiz bir uygulamanın İslam’da yeri olmadığını deme cesareti göstersem, ben de çok benzer cevaplar işitiyorum: “Bu kadar İslam alimi yanılıyor da, sen mi doğrusunu biliyorsun?” ya da “Yıllardır kimse bunu fark etmedi de, sen mi şimdi fark ettin?” ya da “Bu kadar insan yanlış biliyor da, bir tek sen mi doğrusun?”
Sayfa 10 - Düşün YayıncılıkKitabı okudu
Ümmü Süleym
Eğer sen müslüman olursan, işte o benim mehrim olsun, evlenelim, başka bir şey talep etmeyeceğim!
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.