Onunla birlikte yeraltına koşuşturmam için ısrar etti, metroya, lağım kanallarına, nereye olursa olsun, yeter ki korunaklı olsun, hem de en uç derinliklere ve en önemlisi de derhal! Şişkolarla sıskalar, kiracılar, uçarılar ya da gösterişliler, topunun birden o kurtarıcı deliklere doğru böylesine doludizgin seğirttiğini görünce, üstüme bir kayıtsızlıktır çöktü. Korkak ya da cesur, bunun pek bir anlamı yoktur. Burada tavşan, orada kahraman, insan aynı insan, burada da orada olduğundan daha fazla düşünmüyor. Para kazanmanın dışındaki her şey belli ki onun çapını fazlasıyla aşıyor. Yaşam ya da ölümle ilgili her şey onun elinin altından kayıveriyor. Kendi ölümünü bile kötü ve çarpık bir biçimde kurgulayabiliyor ancak. Paradan ve tiyatrodan başka bir şeye kafası basmaz onun.
Musyne, Silahlı Kuvvetler Tiyatrosu’nda kendisinin ne derece kahraman olduğunun keşfedildiğini daha ilk alarm borazanının ötüşünde unutuverdi. Onunla birlikte yeraltına koşuşturmam için ısrar etti, metroya, lağım kanallarına, nereye olursa olsun, yeter ki korunaklı olsun, hem de en uç derinliklere ve en önemlisi de derhal! Şişkolarla sıskalar,
Reklam
Eğer ben onlara bana verdiklerinden daha fazla sevgi verirsem o zaman çocukluğuma, bir köşede gizlice ağlayan anılarımın kahramanı kendime ihanet etmiş olurum. Benim daha fazla sevgi vermem gereken insan kendimim.
Sayfa 229
Bu dünyada yoksullar için eşek cennetini boylamanın belli başlı iki yöntemi vardır, ya barış zamanında, hemcinslerinizin mutlak umursamazlıklarının kurbanı olarak ya da savaş gelip çattığında, aynı hemcinslerinizin adam öldürme tutkularının kurbanı olarak. Başkaları sizi düşünmeye başlarlarsa, bilin ki akıllarına gelen ilk şey sizi işkenceye yatırmaktır, sadece bu. Onların ilgisini ancak kanlar içindeyken çekebiliriz, o adilerin! Princhard bu açıdan bayağı haklı çıkmıştı. İnsan, mezbahanın eşiğine geldiğinde, geleceği ile ilgili şeyler konusunda pek de fazla bir şey kurgulayamıyor, tek düşündüğünüz şey, kalan birkaç gününüzde sevmeye çalışmaktır, çünkü yakında nasıl olsa baştan aşağı yarıp deşecekleri bedeninizi biraz olsun unutmanın biricik yolu budur.
“Çoğu insanın kendi hayatını yaşayışındaki aptallıktan daha fazla beni hayran bırakan şey, bu aptallıktaki zekâdır…”
Sayfa 47 - KIRMIZIKEDİ
BU ZULÜM, BU DİKTE, NİÇİN?
- "Fakat büyük bir baskı oldu o dönemde. Gazete kupürlerine bakıyoruz, “Arapça ezan okuyan meczup yakalandı” gibi birçok manşet var. Ve tutuklamalar, azledilmeler, başlarından sarıklarının alınması, türlü eziyetler vs. Yine camilere Türkçe ezan için resmi tebligatlar gitmesi…" Tabiî. Zaten baskı oldukça toplum da kendisini daha fazla muhafaza etmeye çalışıyor. Aslında bu etki tepkidir, yani bir şeyi yapman için sana ne kadar dikte edilirse, toplum da reaksiyon gösterir. Ellerinden her şeyi alınmış bir topluma bir de bu yönden saldırılınca haliyle tek tutunacakları dal dinleri oluyor. Ve bu baskılara gönüllü bir şekilde razı olmuyorlar, gerekeni yapıyorlar. Zaten benim hayrıma olacak iş neden zulümle bana dikte ediliyor?.."
Sayfa 13 - M. Taha İnci'nin Melikşah Sezen ile "Kemalizm ve Mâturîdîlik" Eseri Üzerine Yaptığı MülakatKitabı okudu
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.