Bu, benim şarkım İçe sinen, kabul gören Bundan önce de şimdikinden fazla bir şey olmayan
sözlerinizdeki duygu yükü ne kadar fazla olursa, acınızın da o kadar derin olacağını aklınızdan çıkarmayın. öfke saçan kelimelerin altında genellikle bir acı vardır. acı sizi öldürmeyecektir. öfkeyse gerçekten öldürebilir.
Reklam
Roma ve Sanat
Romalılar sanatlara öylesine büyük değer veriyordu ki Marcellus, Siracusa şehrini yağmalarken orada yaşayan şöhretli bir sanatçıya çok büyük saygı gösterilmesini emretti. Şehri yakıp yıkmaya karar verdiğinde ise güzel bir resmin bulunduğu mahalleyi ateşe vermemek konusunda özenli davrandı. Şöz konusu resim daha sonra büyük bir törenle Zafer Alayı için Roma'ya getirildi. Zaman içersinde, Roma neredeyse bü­tün dünyayı yağmaladıktan sonra, sanatçılar olağanüstü yapıtlarıyla şehre kendiliğinden geldiler. Böylelikle şehir dikkat çekici güzellikte bir yere dönüştü çünkü Roma’dakinden çok daha fazla sanat yapıtının bulunduğu yer­lerden getirilen heykellerle bol bol süslendi.
"Başka çocukları överek kendi çocuğunuzu yermeyin. Anne ve babalar çocuk gelişiminde en büyük hatayı burada yapıyor. Komşunun oğlu iyi bir çocuk, bakıcının kızı fazla akıllı, akrabanın şu çocuğu sizinkinden daha uslu, o senden iyi, bu senden iyi doğru değil."
Bilmem söyledim mi? Görmeyi öğreniyorum. Evet, başlıyorum. Henüz beceremiyorum. Ama elden geldi­ğince, zamandan yararlanmak istiyorum. Örneğin ne çok insan yüzü varmış da hiç farkına var­mamışım. Bir sürü insan var, fakat yüzler daha da fazla. Aynı yüzü yıllar yılı taşıyanlar var; tabii eskir bu yüz, kirlenir, kıvrımlarından açılır, yolculukta giyilen eldivenler gibi bollaşır. Tutum­lu, basit kimselerdir bu gibiler; yüzlerini değiştirmez, temizlemeye bile vermezler. Nesi varmış derler zaten kim onlara bunun aksini kanıtlayabilir Şimdi madem bir­ çok yüzleri var, ötekilerini ne yaparlar sorusu gelir akla. Saklarlar. Çocukları kullansın. Ama bu yüzleri, köpekle­rinin de takınıp sokağa çıktıkları olur. Neden olmasın? Yüz yüzdür. Başkaları, yüzlerini korkunç bir çabuklukla takar takar, eskitir. Yüzler önce hiç bitmez gibi gelir onlara; fakat kırklarına daha yeni basmışlardır ki: sonuncu yüzdür kullandıkları. Ama tabii, bir gün gelir başlar trajedi, yüz­lerini sakınmaya, idareli kullanmaya alışmamışlardır; so­nuncusunu bir haftada eskitip delik deşik ederler, pek çok yeri kağıt gibi incelir, giderek astar gözükür; yüz ol­maktan çıkar yüz ve bununla dolaşırlar.
Sayfa 11 - CanKitabı okuyor
Zeny nepotrebuji mnoho.
(Kadınların fazla bir şeye ihtiyaçları yoktur.)
Sayfa 146 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.