Cengiz Aytmatov neredeyse bütün kitaplarında savaş konusuna değinmiştir. Aynı zamanda doğa betimlemeleriyle duyguları ve insanin özünü anlatır. Bu kitabında da savaşla insanoğlunun mücadelesi iç içedir.
ilk hikaye doğayla insanın ne kadar bütün olduğunu anlatır aslında. Bir turna kuşunun gözünden insanoğlunu görürüz. insanlar savaşırken üstünden uçan kuş insanların neden böyle birbirlerini katlettiklerini anlam veremez. savaşı, ölümü, aile kavramlarını sorgulatır bize.
2 hikayede ise savaşta ölen bir adamin oğlu babasını sinemada çıkan bir savaş filminde görür. önce çok heyecanlanır, coşkulanır. insanların savaşta ölmesi ona oyun gibi gelir. ancak zaman geçtikçe babasının da o durumda olduğunu fark edince ciddilik çöker üstüne. sanki bir şeyleri fark etmiştir. savaşın korkunçluğu üstüne çöker. Filmin sonunda babasının öldüğünü görür. Orada annesi ile birlikte bir bir şeyler yitirmenin acısı içinde giderler.
3.hikaye yaşlı bir kadının evde kiziyla yaşamasına rağmen kızinin çalışmasından dolayi yalnızlık hissini anlatır. kızı hem işte çalışıyordur hem de evlenmek üzeredir. bunun üzerine kadın evine gider, sessizliği dinler. başta sinirli olsa da hikayenin sonunda, çocuklarının yaptıkları işlerden dolayı gurur gözyaşları vardır.
kitap sade ve akıcıydı. yazarın diğer kitapları gibi bu kitabı da beğendim. tavsiye ederim..
“Tek ülkede sosyalizm” inşa etmek mümkün değildir. Marx, Engels, Troçki ve başka birçok tanınmış Marksist düşünür, proleter devrimin dünya genelinde olması gerektiğini, aksi takdirde yenileceğini vurgulamıştır. Sosyalist bir “kuşatma ekonomisi” ancak geçici bir önlem olabilir. Er ya da geç ya yoksulluk ve güvensizlik devrimi içine kapanmaya zorlayarak ayakta kalmak için yeni sömürü ve askerîleşme biçimleri yaratacak ya da işçi devleti düşman baskılara (ekonomik boykot, iç savaş ve yabancı askerî saldırılar bileşimine) yenik düşecektir.
Atatürk'ün ilke devrimleri çağa uygun Türk insanlığının töre adaletini hakim kılmaktır.
Devleti töre ayarlarına Atatürk gibi onun askerleri olarak geri döndüreceğiz.
Gönül kongresi hedefine yaşattıkları ile ulaştı.
Her Türk'ün yüreğinde şimdi asil kanın devinimi ile o meşale yanıyor.
2015 tarihinde Mobbing Bank ile Türk töresi
"Yakınlarımızda bir Fransız subayı oturuyordu.
Gaçina`dan durum sakinmiş. Şehir Kerenski`nin elindeymiş.
"Ah bu Ruslar yok mu!" diye sözüne devam etti.
"Çok orijinal insanlar! Ne iç savaş ne iç savaş!
Her şey var, savaş yok!"
Yakınlarımızda bir Fransız subayı oturuyordu.
Gaçina`dan durum sakinmiş. Şehir Kerenski`nin elindeymiş.
"Ah bu Ruslar yok mu!" diye sözüne devam etti.
"Çok orijinal insanlar! Ne iç savaş ne iç savaş!
Her şey var, savaş yok!"
Asla kaçırmamanız gereken Andrey Tarkovski filmleri
1-) SİLİNDİR VE KEMAN
Silindir ve Keman, Andrei Tarkovsky'nin 1960 yılında Sinema Enstitüsü'nü bitirmek için çektiği 45 dakikalık mezuniyet filmi. Film bir işçiyle kemana yeteneği olan bir çocuk arasındaki ilişkiyi anlatır. Tarkovsky'nin Ivan'ın Çocukluğu (film) Ivan'ın
KUMRAL ADA - MAVİ TUNA
Buket Uzuner; Roman (01.05.2009 )
Roman bir cinayet haberi ile başlıyor diyebilirim: Tuna, Ada'nın bir cinayet işlediğini okuyor gazetede...
Gelişme bölümlerinde kurgu iki ana kola ayrılıyor: Tuna'nın yaşadığı iç savaş bölümleri ile kahramanların yaşadığı -aşk diye tarif edemeyeceğim- bir ilişkinin anlatıldığı
Deniz Feneri, Virginia Woolf’un bilinç akışı tekniği kullanarak yazdığı en başarılı eserlerinden biridir.
Eser kadın-erkek, ebeveyn-çocuk ilişkilerine ve kadınlara dayatılan toplumsal cinsiyet rollerine dair ayna görevi gören bir kitap olma özelliği taşımaktadır. Ayrıca Lily karakterinin içsel konuşmalarında kadına biçilen cinsiyet rollerine karşı büyük bir savaş verilmektedir ki zaten bu karakterin Virginia Woolf’un kişiliğini yansıttığı ve bu sebeple kitabın otobiyografik bir yanının olduğu da söylenir.
*
Deniz Feneri başlangıçta beni biraz yormuş olsa da ilerleyen sayfalarda karakterlerin iç dünyasına girdikçe bu yorgunluk yerini hayranlığa bıraktı diyebilirim.
Üç bölümden oluşan kitap (Pencere, Zaman Geçiyor ve Deniz Feneri) 8 çocuklu bir aile olan Ramsay’lerin yazlık evinde başlar. Bir masa etrafında toplanan aile bireyleri ve birkaç davetlinin akşam yemeğinde birbirleriyle olan diyalogları ve iç dünyalarındaki serzenişleriyle hikâye şekillenmektir. İlerleyen bölümlerde ise kırgınlıklar, kızgınlıklar, kayıplar ve özlemler muhteşem bir incelikle okuyucuya sunulmaktadır.
Deniz FeneriVirginia Woolf · İş Bankası Kültür Yayınları · 20215.8k okunma
ABD, ulusal birliğini tehdit eden uzun bir iç savaş geçirdi, 1930'ların Büyük Bunalım'ından sağ kurtuldu ve İkinci Dünya Savaşı'nda mevcut barışçıl izolasyon halini bırakıp başarıyla topyekün savaş pozisyonuna geçebildi.
Çağdaş Suriye edebiyatından okuduğum ikinci kitap Ölmek Zor İş. İlk okuduğum kitap Livera Yayınevi'nden çıkan Dünya Noor'un Beklenmedik Aşk Nesneleri'ydi ve o kitabı da çok severek okumuştum. Keşke daha çok çeviri yapılsa; empati yapabilmek açısından mühim bu çeviriler bence.
Halid Halife, iç savaş dönemini eserlerinde çokça yansıtan ve direniş edebiyatı kategorisinde değerlendireceğimiz bir yazar, Ölmek Zor İş isimli kısa romanında da savaş döneminde yaşamak kadar ölmenin de, defnedilmenin de zorluklarının farkına vardırıyor okuyucuyu. Üç kardeşin, babalarının son vasiyetini yerine getirmek için cesedini Şam'ın bir köyüne götürme çabasını, yolda başlarına gelenleri, geriye dönüp kendi iç sesleriyle yaşananları, savaşın aile bireylerini nasıl etkilediğini anlatıyor Ölmek Zor İş. Kan, gözyaşı, çürüyen ve parçalanan cesetler, kapana kısılmış ve seçme hakkı tanınmamış kadınlar, hesaplaşmalar, kaos...Okurken o çaresizliği ve kısılmışlığı hissetmemek mümkün değil, yolda başlarına gelenler ve karşılaştıkları olumsuzluklar üzerinden ülkesindeki kaotik durumun bir eleştirisini yapıyor yazar. Bu anlamda da oldukça cesur bir kalem olduğunu düşünüyorum. Ben severek ve etkilenerek okudum.
Ölmek Zor İşHalid Halife · Delidolu Yayınları · 202320 okunma
#JodiPicoult
#KızKardeşimİçin 485 sy
#AprilYayıncılık
İlk başta dikişlerin şeklini onun isminin yazılışına benzetmemi hatırlıyorum.
İçimde çalışmakta olan böbreğine ve damarlarımda dolaşan kanını düşünüyorum. Onu hep yanımda taşıyorum, gittiğim her yere...
________________
Merhaba arkadaşlar 🪽
Sizlere yine empatinin kraliçesi olan Jodi
Paris’te iç savaş.
Üniversiteli gençler özgürlük çığırtkanlığıyla ortalığı birbirine katarken içlerine sızan polis memuru Mersch onlardan mı değil mi bir türlü emin olamadan sadece gözlemler.. derken korkunç bir cinayet haberi gelir ve aynı üniversitede kardeşi de bulunan Mersch birden kendini tuhaf bir soruşturmanın ortasında bulur.
Reenkarnasyon, karma, yoga, astral seyahat ekseninde mürit toplayan bir cemaatin izinde Hindistan’a kadar uzanırlar. Cinayetlerin sayısı da kilometreler arttıkça artar.
“Anne” bir ruhani lider olarak yarattığı krallığında yeniden dünyaya mı gelmiştir? Cinayetler bir ritüelin parçası mı ? Hindistan huzuru arayanların cehennemi mi ? Anne’in iki oğlu neden Mersch ve kardeşine musallat oldu? Şeytan gerçekten de tüm dinlerin ortak noktası mı ? .. okuduğum en tuhaf Grange kurgusuydu. Hint kültür ve inanışlarına boğulmuş bu serüveni ya çok çekici bulacaksınız ya da tiksineceksiniz. İki uçtan biri.
Arası yok.
Kızıl KarmaJean-Christophe Grangé · Doğan Kitap · 2024226 okunma
"Radyonun gürültüsüyle iç içe olarak çevreye verilen mesaj yemeğin önemli olmadığını, rahatlığın önemli olmadığını demeye getirir; sadece şıklığın, ışıltının ve modern görünüşün önemi vardır. Bu günlerde her şey, Hitler'in size ayırdığı merminin bile görüntüsü şık ve moderndir." (s.32.)
George Orwell Boğulmamak İçin isimli romanında, I. Dünya Savaşı yıllarını ve II. Dünya Savaşı'na giden süreci ana karakter George Bowling'in perspektifinden yansıtıyor. Bu hikâyede ailesiyle birlikte sakin bir yaşamı olan sigorta pazarlamacısının çocukluktan yetişkinliğe kadar yaşadıklarını ve devrin siyasi atmosferini sohbet havasında keyifle okuyabilirsiniz.
Romanda genel hatlarıyla savaş yıllarının siviller üzerinde yarattığı etki, Almanya, Rusya ve İngiltere'deki yönetim sistemlerinin eksiklikleri, George Bowling'in gözünden toplumsal ve ekonomik meseleler işleniyor.
Yazarın 1984 ve Hayvan Çiftliği eserleri daha fazla okura ulaşmış durumda olsa da ben Orwell'in eserlerini okumaya Boğulmamak İçin romanıyla başladım. Yazarın dilini ve üslubunun çok sevdim ilerleyen aylarda çok okunan diğer kitaplarını okumayı düşünüyorum. Savaş psikolojisinin insanlar üzerindeki tesirini, özgürlüğün ve yaşamın değerinin önemini Boğulmamak İçin'le tecrübe edebilirsiniz. Romanı merak edenlere şimdiden keyifli okumalar.
Boğulmamak İçinGeorge Orwell · Can Yayınları · 20158.6k okunma