Zaman belli belirsiz sürükleyip durdu hep insanı;
Ahvâline hüküm sürdü insafsızca.
Huzura, sessizliğe erişemez oldu insan;
Hasret kaldı.
O kadar hızlı sürüklendi ki yolunu da, izini de kaybetti.
Bulamaz oldu döneceği yolu,
Dönüp de kulağını vereceği sesi,
Toprağı, sevgiyi, hüznü, saflığı, duruluğu. Kaybetti temizliğini dünya, içine insanı hapsetti.
Bir hoş sadâsı vardı inceden duyulan,
Onu da yitirdi;
Ahuzar kaldı.‘’