YA ZAKKUMLAR... " Herkesin içinde sabırlı bir tohum gibi kendi kozasında saklı duran bir aşk yatar; bir gün bir güneş parlar bir yağmur düşer ve tohumun çatlayıp çiçekler açtığını ruhunuzun rengarenk bir ağaç gibi rüzgarlarla dans ettiğini görürsünüz. O rüzgarlarla dans eden çiçekler bazen manasız kaprislerle, yanlış anlamalarla,
Tencere kaynamaya başlayınca nohut, tencerenin üstüne fırlamaya, yüzlerce coşkunluk göstermeye koyulur. “ Neden beni ateşe attın, kaynatıyorsun…. madem ki satın aldın, neye bu hallere uğratıyorsun” der. Nohut pişiren kadın da nohuda kepçeyle vurup der ki: “ Yok… güzelce kayna, tencereden çıkmaya kalkışma. Seni sevmediğimden senden hoşlanmadığımdan kaynatmıyorum seni ki… bir zevkle, bir çeşniye sahip ol da gıda haline gel, yen, cana karış diye kaynatıyorum. Bu imtihan, seni horlamak için değil! Bostanda sular içtin, yeşerdin, terü taze bir hale geldin ya… İşte o su içiş, bu ateşe düşmen içindi."
Reklam
Kimi der ki kadın uzun kış gecelerinde yatmak içindir Kimi der ki kadın yeşil bir harman yerinde dokuz zilli köçek gibi oynatmak içindir Kimi derki ayalimdir. Boynumda taşıdığım vebalimdir. Kimi der ki hamur yoğuran Ne o,ne bu,ne döşek,ne köçek ne ayal,ne vebal O benim kollarım,bacaklarım. Yavrum,annem,karım,kız kardeşim, hayat arkadaşımdır.
Bir kadını ağlatmak çok zor değildir aslında. Kadınlar her şeye ağlayabilir; bir filme, bir şarkıya, bir yazıya… En az erkekler kadar yani! Ama bir kadını yürekten ağlatmak zordur. Eğer bir kadın yürekten ağlıyorsa, ağlatan onun yüreğine ulaşmış demektir.Ama o yüreğin değerini bilememiş olacak ki ağlatan, gözünü bile kırpmadan teker teker batırır iğnelerini yüreğe! İşte o zaman koca bir yumruk gelir oturur boğazına kadının. Yutkunamaz, nefes alamaz; çünkü o koca yumruk canını çok acıtır. Gözleri buğulanır kadının sonra. Ağlamayacağım, der içinden. Ama engel olamaz işte. Çünkü yüreğine ulaşmıştır birileri ve iğneler saplamaktadır.. Bu acıya ne kadar karşı koyabilir ki bir kadın. İnce ince süzülür yaşlar gözünden; önce birkaç damla, sonra bir yağmur seli… Ve kadın ağlar; hem de çok! Sanmayın ki gidene ağlar kadın! Gidenin giderken koparttığı yerdir onu ağlatan, orada bıraktığı yaradır. O yaranın hiç kapanmayacağını, kapansa bile izinin kalacağını bilir kadın; o yüzden ağlar. Ama bilir misiniz, ağlamak kadınları olgunlaştırır. Her damla, daha çok kadın yapar kadınları...
Sofia yalnızlığmın bir parçası haline geldi, sessizliğimin içindeki bir varlık.Dün bütün gün kar yağdı, biz de hep evde kaldık.Ben kitap okuyordum, o da, çevresinde bebekleriyle yanımda oturuyordu.Tabii ki arada bir ilgi istiyordu.Böylece yeni bir oyun doğdu. Bir ara, tam da ağlayacak gibi olduğu için, ona Sylvia Plath’dan bir dizeyi
Sayfa 120 - Remzi YayıneviKitabı okudu
Birkaç ay evvel Darülfünun namına verdiğim konferansta ''Medeniyet değiştiriyoruz, bir medeniyetten diğer medeniyete geçiyoruz'' demiştim. Şimdi ''dünyaya bakışımızı değiştiriyoruz'' demeyi daha uygun ve kapsamlı buluyorum. Piyetizmin zamanımızda pek dile perseng olmuş bir tabirini kullanarak bu büyük olguya Türk milletinin şuurunda kıymetlerin altüst olması, Türk milletince kıymetlerin yeniden takdiri de diyebiliriz. Avrupa tarihinde Yeni çağ başlangıcı sayılan Rönesans ve Reformasyon, ilim, felsefe, sanat, din, kısaca ferdi ve toplumsal hayat ve kainat anlayışlarında kıymetlerin değişmesidir. Orta çağ Hristiyanlığının kainat anlayışına göre dünyevi hayat, hayatın zevkleri menfur ve mekruhtu. Dünyadan yüz çevirmek, dünyayı terk etmek hayatın gayesiydi. Yeni çağ Hristiyanlığında bu teori altüst oldu. Reformasyonun en büyük siması, adeta Peygamberi olan Martin Luther, bir şiirinde diyor ki: ''Wer nicht liebt Wein, Weib und Gesang, Der bleibt ein Narr sein Lebenlang!'' (Şarap, kadın ve musikinin kıymetini takdir edemeyen adam, bütün hayatında ahmak kalmıştır.)
Reklam
kadınlar susarak gider... çok uzun emekler verir ilişkisini yürütmek için. birinin kadını olmayı yüreği, beyni, ruhu o kadar zor kabul etmiştir ki, başka bir adama ait olmayı istemez. erkek gibi, çorbanın tuzu eksik diye kavga çıkarmaz mesela, tam tersi, konuşmamız lazım der. erkekler de en çok bu cümleye sinir olurlar. ertelenir o konuşmalar,
Ula nedir ki bu içimdeki ? derken, der ikirciklenirken birden aklına düştü. Çamlıbelde yurt tutulur, Çamlıbelde kervan kesilir, dünyanın da en namlı yiğitleri başına toplanır, toplanır ama bir şey eksik kalır, o da nedir? Ne olacak bir kadın! O kadın da kim ola ki? Kim olacak, Bolu beyinin kız kardeşi, Ruşen Alinin çocukluk arkadaşı ve de beşikkertme nişanlısı Telli Nigar.
Nazım Hikmet
Kimi der ki kadın Uzun kış gecelerinde yatmak içindir. Kimi der ki kadın Yeşil bir harman yerinde Dokuz zilli köçek gibi oynatmak içindir. Kimi der ki ayalimdir, Boynumda taşıdığım vebalimdir. Kimi der ki hamur yoğuran. Kimi der ki çocuk doğuran. Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek, ne ayal, ne vebal. O benim kollarım, bacaklarım, başımdır. Yavrum, annem, karım, kızkardeşim, Hayat arkadaşımdır. Tüm Kadın Üyelerimizin Dünya Kadınlar Günü Kutlu Olsun...
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.