Kendi kelimelerimle böyle bir eseri nasıl tarif ederim bilemiyorum. O yüzden sözü kendi nakıs ifadelerimden alıp yine kitabın kendisine bırakıyorum.
"Demek bu Arabî Mesnevî mecmuası, Risale-i Nur'un bir nevi çekirdeği ve fidanlığı hükmündedir. Bu mecmuanın yalnız dâhilî nefis ve şeytanla mücadelesi, nefs-i emmarenin ve şetan-ı cinnî ve insînin şübehatından tamamıyla kurtarıyor."
"Bu Mesnevî-i Nuriye'deki risalelerin isimleri 'Reşhalar, Katre, Hubab, Habbe' şeklinde gidiyor. Eğer Katre Risalesi'nin âhirinde merhum Şeyh Safvet Efendi'nin yazdığı gibi her bir risaleye bir takriz yazılsa idi, o merhumun 'Bu bir katre değil, bir bahirdir.' dediği gibi biz de derdik:
'O bir lem'a değil, bir şemstir. O bir reşha değil, bir bahirdir. O bir zühre değil, bir cinandır. O bir hubab değil, bir ummandır.' "
Bu eser ve Risale-i Nur Külliyatı'ın diğer eserleri sadece küçük bir kitleye hitap etmiyor. Küçük bir çocuktan ölüm döşeğindeki ihtiyara kadar her kesimin hatta tüm dünyanın -sadece İslam dünyası değil- istifade edebileceği eserlerdir.
Dünya Risale-i Nur okuyor...