"Bir gün gelecek..." ama Kogran (Chagrin-) Acılar Kraliçesi bir günün gelmeyeceğini çok önceden bilmektedir, cinayet doğurulmuş olmaktır, kan davası -- kana karşı işlenen suç ve bu suçtan alınması gereken öç ayın halesini bütünler, kendini ateşe atarak...
Tüm büyük günahlara tutkun bir kopuk tanırım... -Ne oldu bilmiyorum şimdi, sağ değil sanırım- Kumar, kötülüğün her çeşidi, rüşvet, içki... Kısacası amel defteri öyle kapkara ki:
Sayfa 546 - Beyan YayınlarıKitabı okudu
Reklam
1.kısım
Bu son ayrılık saatinde niçin hakikati saklamalı? bu okuyacağım defteri ben senin için yazdım Kamran. Evet ne söyledim ne yazdımsa hepsi senin içindi. Yanlış, çok yanlış bir iş tuttuğumu bugün artık itiraf edeceğim Ben her şeye rağmen seninle Mesut olabilirdim Evet her şeye rağmen seviliyordum Sevildiğimi de bilmiyor değildim Fakat bu bana kafi gelmedi istedim ki çok pek çok sevileyim kendi sevdiğim kadar değilse bile Çünkü buna imkan yok buna yakın sevileyim bu kadar sevilmeye benim hakkım var mıydı zannetmem Kamuran Ben küçük cahil bir kızdım sevmenin kendini sevdirmenin de bir yolu var değil mi Kamuran Halbuki ben bunları hiç mi hiç bilmiyordum
Sayfa 361Kitabı okudu
Kalbimizin derinliklerinde kendimizden bile sakladığımız anılar taşıyoruz hepimiz. Tozlu bir rafa kaldırınca o defter kapandı sanıyoruz... Yeri geliyor pişmanlık oluyor adı, yeri geliyor özlem ya da birine karşı duyulan derin bir sitem... Çünkü insan, sadece canını acıtan şeyleri gizlemek ister kendinden bile... Kaçamaz, kurtulamaz, ne yaparsa yapsın unutamaz... Benim de vardı kimselere bahsemediğim anılarım. Yüreğime gömünce öldüğünü sandığım acılarım... Ama ne var ki kalbe gömmek unutmak değilmiş meğer. Yok gibi davranmak yaşananları silip atmıyormuş insanın ömründen... Bir insan kendi hatıralarından ne zamana kadar kaçabilir ki? Asla... Kaçmak yerine kabullenmeyi öğrendim zamanla. Hayatta her şeyin mümkün olduğunu öğrendiğimde başladım kendimi sevmeye. Zaten kendini sevmediğin sürece bunu anlamayı başaramıyorsun... Meğer ne çok haksızlık etmişim kendime, ne çok kırmışım kendimi, ne çok yıpratmışım kalbimi yok yere... Hayatımdan çekip gidenlere boşu boşuna üzülüp durmuşum... Yeri gelince aşk da bitermiş, sevgi de dostluk da... Başka bir yere ait olmaya çalışınca olamıyormuşsun. Hani taş yerinde ağırmış ya, öyle işte. Herkes ait olduğu yere gitsin, artık kimseyi kayıptan saymıyorum.. .
Kalbimizin derinliklerinde kendimizden bile sakladığımız anılar taşıyoruz hepimiz. Tozlu bir rafa kaldırınca o defter kapandı sanıyoruz... Yeri geliyor pişmanlık oluyor adı, yeri geliyor özlem ya da birine karşı duyulan derin bir sitem... Çünkü insan, sadece canını acıtan şeyleri gizlemek ister kendinden bile... Kaçamaz, kurtulamaz, ne yaparsa yapsın unutamaz... Benim de vardı kimselere bahsemediğim anılarım. Yüreğime gömünce öldüğünü sandığım acılarım... Ama ne var ki kalbe gömmek unutmak değilmiş meğer. Yok gibi davranmak yaşananları silip atmıyormuş insanın ömründen... Bir insan kendi hatıralarından ne zamana kadar kaçabilir ki? Asla... Kaçmak yerine kabullenmeyi öğrendim zamanla. Hayatta her şeyin mümkün olduğunu öğrendiğimde başladım kendimi sevmeye. Zaten kendini sevmediğin sürece bunu anlamayı başaramıyorsun... Meğer ne çok haksızlık etmişim kendime, ne çok kırmışım kendimi, ne çok yıpratmışım kalbimi yok yere... Hayatımdan çekip gidenlere boşu boşuna üzülüp durmuşum... Yeri gelince aşk da bitermiş, sevgi de dostluk da... Başka bir yere ait olmaya çalışınca olamıyormuşsun. Hani taş yerinde ağırmış ya, öyle işte. Herkes ait olduğu yere gitsin, artık kimseyi kayıptan saymıyorum.. .
SOSYOPATLAR
" Sosyopatlar, ya da psikiyatristlerin deyişiyle 'antisosyal kişilikler' şahsi kazanç uğruna yaşam boyu aldatmaca sergilerler. Pişmanlık ve empatiden yoksundurlar ve başkalarını incitme ve kötü davranmayı rasyonelleştirmede sihirbaz gibidirler. İnsanlar genelde sosyopatların hırsız, cani veya katil gibi alışılmış suçlular olduğunu düşünür. Oysa zeki sosyopatlar bazen hiç yakalanmazlar ve büyük şirketlerin, milyar dolarlık saadet zincirlerinin başına geçerler. Bir işte dikiş tutturamayan, uzun vadeli ilişki sürdüremeyen ve sonunda çoğunlukla kendini hapiste bulanlar, genelde yeterince organize olmayı bilmeyen sosyopatlardır. "
Sayfa 257Kitabı okudu
Reklam
359 öğeden 331 ile 340 arasındakiler gösteriliyor.