120 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 5 hours
Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek İki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna diziyorlar Geçenlerde Cemal Süreya bir kez daha kurşuna dizildi, bizzat gözlerimle şahit oldum. Bu kurşunları atanların çoğu da arkadaşımdır, sevdiğim
Üstü Kalsın
Üstü KalsınCemal Süreya · Yapı Kredi Yayınları · 202112.4k okunma
Kadın olmak...
Kadın olmanın en zor olduğu ülkelerden biriyiz.. Hele ki son yıllarda.  hizliresim.com/a10xa9 Şu ülkede yaşayıpta tacize uğramamış kadın yoktur. Bir erkek bunu okuyunca "hadi canım" diyebilir ama durum bu. Sözlü tacize uğramıştır, otobüste dolmuşta taciz edilmiştir, yolda yürürken illa bir erkek üzerine doğru yürümüştür onu
Reklam
Kabuk tutmaktan aciz yaraların vardı seni senden iyi tanıyan, kabuk tutmaya bile heveslenmeyen, üstüne kırmızı bir örtü örtülmüş yaraların.
Pollyanna'ya Son Mektup
Aşk mektupları elbette yakılmalı, geçmiş en soylu yakacaktır.” (Nabokov) Muhabbet kuşumuz öldü Arkasında uçuşan tüyleriyle mavi bir sonbahar bırakarak Biliyorsun ölüm, mavi boş bir kafestir kimi zaman Acıyı hangi dile tercüme etsek şimdi yalan olur Pollyanna Uyuyamadığım gecelerin sabahında Gözaltlarımdan mor çocuklar doğardı Mor çocuklarıma
Bir Mektup Denemesi.
Sevgili R 'ye ... Bugün şehirden ayrılalı bir hayli zaman oluyor sevgili R. Dinlenmek için geldiğim bu eski köyde havalar iyice soğuyor. Sabahları penceremin camına gelen misafirlerim, serçeler de son günlerde uğramaz oldu. Şehir gibi değil burası, akşamlar sandığımdan daha erken iniyor. Saat sekiz oldu mu birer birer sönüyor lambalar ve
Kabuk tutmaktan aciz yaraların vardı seni senden iyi tanıyan, kabuk tutmaya bile heveslenmeyen, üstüne kırmızı bir örtü örtülmüş yaraların.
Reklam
Bir Kırmızı Örtü
hüzün bile pahalı karlar bile bulgursu yüreğin tam ortasında bir iplik dokuz düğüm dokuzu da turnalı varış bir gülün başlangıcına değil
Sayfa 466 - YKYKitabı okudu
Sinancığım, işte senden sonra sensiz, ilk defa bir evim var. Gene perdeleri öyle o şarap renkli kumaştan. Divanı da öyle. Evimizden kalan bir damalı kırmızı örtü, ayakkabılık diye kullandığımız ki­taplık ve kitaplarımız var. Taylancığımın mavi yatağı bir de. Onun dışında pek bir şey yok. Dayanıyorum artık yalnız oturmaya. Ama gene de içimin hiç istemeyen bir yanı var. Belki de ben bilmiyorum kim bilir böyle evde yaşamayı. Rahat okuyabileceğim. Taylan daha rahat ve güvenlikli olacak. Ben işte hep böyle seni özleyip duraca­ğım. Bir türkü çalacak radyoda deminki gibi, ağlayacağım. "ölme Sinan, böyle olur mu? Ben ölürsem dünya sana kalır mı?"
Öğretmenlik hem bu dünyadaki her şeye benzeyen hemde bu dünyadaki hiçbir şeye benzemeyen, görev tanımı hakkında bile bir uzlaşıya varılamayan nadir mesleklerden biridir. Buna rağmen çoğu kişi öğretmenliğin bahçıvanlığıanımsattığında hemfikirdir. Ama bu bahçıvanlık; bitkileri estetik ve takdir edilme kaygısıyla istediği gibi budayan, söken, temizleyen, mizaçlarına ve genetik çorbalarına bakmaksızın canı istediği gibi birbirlerine aşılayan kese kâğıdı sesli, asık suratlı, bahar yağmurundan veba salgınından kaçar gibi kaçan, bir çiçeğin rayihasını hiçbir zaman ciğerlerinin en dibine kadar çekmemiş, ensesinde güneş pişirmemiş ve bir yamaca uzanıp süt köpüğü gibi bulutları izlememiş bahçıvanların,bahçıvanlıklarına benzemez. Öğretmenlerin yaptığı bahçıvanlıkta tarhındaki bitkileri tanımak, onların en iyi şekilde yetişebileceği ortamları bilmek, her birinin yanındaki yöresindeki bitkilere dikkat etmek, toprağı gübrelemek ve sulamak, gerektiğinde güneşin önünden çekilmek ve gölge vapmamak, eli kulağında fırtına bulutlarını kovalamak vardır. Öğretmen bahçıvanlık yaparken heybesinde herhangi bir keski bulundurmaz. Karşılaştığınızda onunla aynı mahallede büyümüş, kırmızı pötikareli örtü serili bir masada, annenizin evden koyduğu azığı bölüşmüş ve aynı kaldırım taşlarında yerden yüksek oynamış gibi hissedersiniz. O yüzden sarılsa hiç de yakınmayacağınız biridir.
Sayfa 10 - Cezve kitap
Bir Öykü Denemesi vol.2
*** Birinci bölüm: #136750429 *** Apartmandan çıktığımızda mutluluk yokuşu hemen önümüzde kalıyordu. Bu yola ismini babam vermişti. Çok hoşuma gitmişti çünkü yokuşun sağında ve solunda renkli çiçekleri olan ağaçlar ayakta duruyordu. Zamanı geldiğinde kimisinde elma, kimisinde armut oluyordu. Fakat benim favorim olan
226 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.