Gece Uçuşu
Tepeler, uçağın altında, gölgeden izlerini akşamın altınına gömüyordu şimdiden. Ovalar yıpranmaz bir ışıkla aydınlanıyordu: bu ülkede ovalar, kıştan sonra kırlarını sermeyi nasıl bitiremiyorlarsa şimdi de altınlarını sermeyi bitiremiyorlardı. Güneyin en ucundan gelip Buenos Aires’e Patagonya postasını taşıyan pilot Fabien, bir limanın suları
Sayfa 14 - Dedalus Yayınları
Ancak, yüzlerce yıldan beri küstah ve hain bir uyruk olarak bilinen Yunanlıların işgaline uğramak, hiçbir yurtsever Türk’ün sindiremeyeceği bir hareketti. Bu tam, Türk’ün savaşçı ruhunu bir kere daha ateşlemek için gereken kıvılcımdı. Sultanahmet Camii’nin önündeki meydanda elli bin kişi toplandı. Çoğunun ellerinde siyah bayraklar vardı. Konuşmacıların arkasına ay-yıldızlı kırmızı-beyaz bayrağı sembolik bir şekilde kapatan siyah bir örtü asılmıştı. Karalar giymiş, yüzü peçesiz bir kadın, ateşli bir konuşma yaptı. “Kardeşlerim, yurttaşlarım,” diyordu. “Gecenin en karanlık olduğu ve hiç bitmeyecek sanıldığı zaman, gün doğuşunun en yakın olduğu zamandır. ”Bu kadın Halide Edip’ti. Kendisi politikaya atılmış sayılı Türk kadınlarından biriydi ve ileride yeni ihtilalin saflarında güçlü bir rol oynayacaktı. Sonradan şunları yazmıştır: “İzmir’in işgaline dair ayrıntıları öğrendikten sonra, girişmemiz gereken kutsal savaştan başka hiçbir şeyden söz edemez oldum.
Altın Kitaplar YayıneviKitabı okudu
Reklam
kimseye yakışmayan bir bezginlik beyaz bir örtü gibi üstümüzde daha kötüsü kırmızı bir örtü gibi
Sayfa 465Kitabı okudu
Turgut Uyar
kimseye yakışmayan bir bezginlik beyaz bir örtü gibi üstümüzde daha kötüsü kırmızı bir örtü gibi |Turgut Uyar
Yerliler İçin Örtünmek Bedene Zincir Vurmak Demektir
Onlara "Patron ve hanım, burada çıplak insanlar görmek istemiyor," denmişti. "Her şeyi örtmek zorundayız. Herkes örtünmeli," demişlerdi. Çember oluşturarak durmuşlar, patronla hanımın ve diğerlerinin bedenlerini örtmek için nasıl kumaşlar kullandığına bakmışlardı. Çöl göçebeleri şaşkındı; insanların çıplaklıklarından neden utanabileceğini ya da rahatsız olabileceğini anlamıyorlardı. Bu insanlar kendi ortamlarında, insan kılından yapılmış pubik bir örtü dışında çıplak dolaşıyorlardı. Bedenlerini sadece kırmızı aşıboyası ve hayvan yağından yapılmış bir merhemle örtüyorlardı. Bu merhemin onları hastalıktan ve kötü ruhlardan koruduğuna inanıyorlardı. Ancak en temel kullanım nedeni avlanırken insan bedeninin kokusunu ortadan kaldırmaktı. Bunun yanı sıra bedenleri törensel olaylar ve ritüeller sırasında da yağlanıyordu.
Sayfa 40 - Nokta YayınlarıKitabı okudu
POLLYANNA’YA MEKTUPLAR Muhabbet kuşumuz öldü Arkasında uçuşan tüyleriyle mavi bir sonbahar bırakarak Biliyorsun ölüm, mavi boş bir kafestir kimi zaman Acıyı hangi dile tercüme etsek şimdi yalan olur Pollyanna Uyumadığım gecelerin sabahında Göz altlarımdan mor çocuklar doğardı Mor çocuklarıma ninni söylerdi sabah ezanları Fırtınada ters
Reklam
Edip Cansever'den
Denizin en az yeri bir köpüğü başlatıyor Yürüyorum kumların çakılların yanı sıra Yüreğimde bir sancı keskin bir akasya kokusundan Avuçlarımda bir yanma Büyüyen bir ürpertiyim sanki, kayıp gidiyorum üstünde sabahın Oldu olacak Eğilip bir taş alıyorum yerden, fırlatıyorum denize Ufacık bir gülüş geçiyor suyun üzerinden Bir çocuğun gülüşü
Kıdemli bir göçmendi, insan için "vazgeçilmez" olanın bir çantaya sığabileceğini, geriye kalan her şeyin gözden çıkarılabi­leceğini çoktan öğrenmişti. Nesneleri, mekanları sahiplenmek­ten, kişiliğinin yansımalarına çevirmekten herhangi bir doyum almazdı. Tropiklere özgü çürüme kokusunun boydan boya sin­diği evde, işlevselliği olmayan, estetik duygusuna yönelik tek bir şey yoktu. Vazo, biblo, çiçek, örtü, vb. Çocukluğunda bebek­lerden nasıl içtenlikle nefret ettiyse, yetişkinliğinde de "kadınsı" diye nitelendirdiği nesnelerden, ölümcül bir virüs taşıyorlarcası­na uzak duruyordu.
225 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.