Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
duvar'daki "karanlıkta kaynak yapan adam" şiirinde karanlık nasıl faşizmi simgeliyorsa, bu şiirdeki yangın da öyle, 50 yıllarında üzerimize çöken siyasal baskıyı simgeliyor. açıkça yazılması mümkün değildi. bu da chp diktasının faşizan baskısıyla, özgürlük vaadleriyle iktidara gelen dp iktidarının amerikancı baskısı arasında pek de fark olmadığını gösterir. fark olsa, 'mavi hareketi'ni 'moskova ajanları'nın bir marifeti sayar, iktidar organı gazetelerinde yazarlar mıydı? (şiiri ahmet kaya besteledi, kasete okudu.)
Sayfa 82 - Meraklısı İçin Notlar - Fabrika Durağı, / yangın gecesi /Kitabı okudu
Herhalde Sakarya Savaşı'ndan sonra idi. Bir gün Türk Ocağı'nın açılış töreni yapıldı. Nutuklar söylendi, milli marşlar çağırıldı. Genç öğretmenlerle Sultanî'nin yetişkin öğrencileri coşkun şiirler okudular. Bunlardan bir tanesinin, kıvırcık sarı saçlı mavi gözlü, uzun boylu bir delikanlının okuduğu şiirin adı ''Kırk Haramilerin Esiri'' idi: Haydutların reisi, türlü işkencelerden sonra, esirin bir kolunu kestiriyor. Ama yiğit adam cellatlarına meydan okuyor. O zaman Harami-başı bağırıyor adamlarından birine: ''Öteki kolu da kes. Öteki kolu da kes...'' Bir anda beklenmedik bir şey oluyor: Birden, balta esirin elinde parlıyor. Şimdi iyi hatırlamıyorum, ama sanırsam hikaye de böyle sona eriyordu. Şiir kadar, onu okuyanın okuyuşunda da başka bir güç vardı. Sarışın delikanlı şiiri okumamış, onda dile gelen, ayaklanmış esir Anadolu'nun dramını oynamıştı. Onun kollarının geniş hareketleri, sıçrayışları, dizlerini yere vuruşları hala gözümün önündedir...
Kurtuluş Yıllarının Bir Anısı İçinde Nazım HikmetKitabı okudu
Reklam
Nazım Hikmet Orhan Veli'nin Tahattür isimli şiiri hakkında:
Nazım Hikmet, 13 Şubat 1941'de Çankırı Hapishanesi'nden Kemal Tahir'e yazdığı bir mektupta bu şiir için şunları söyler: "Demek istediğim şairaneliğin kelimeleşmiş ifadeleri sade mavi ufuklar, pembe bulutlar filan değildir. 'Vesikalı Yarim' de şairanedir."
Goethe 74 yaşındayken, 19’unda bir genç kızı Ulrike’yi sever. ağzından yazdığı, şimdiki ruh halini şaşırtıcı bir biçimde ifade eden aşağıdaki dizeleri koyar. Bu şiir reddedilmesi üzerine duyduğu üzüntüyü yansıtır. Goethe şiiri 5 eylül 1823 yılında Cheb'ten Weimar'a giderken yazmaya başlar, 12 eylül'de yolculuğunun bitmesiyle
_Olmak sözüyle, kişinin hiçbir şeye sahip olmadığı ve istek de duymadığı, yaratıcı bir varoluş biçimini anlatmak istiyorum. _Sahip olmak(olmamak) eğilimi, yaşamlarının ana konuları; para hırsı, şöhret ve yönetim gücüne erişmek olan batı toplumlarına özgüdür. _Sahip olmak eğilimindeki bir insan, mutluluğu başkalarına üstün olmakta ve fethetme,
IRKÇILIK-TURANCILIK DAVASI DOLAYISIYLA Bu kitap, 1944 yılında, İstanbul'da Bir Numaralı Sıkıyönetim Mahkemesi'nde görülen utanç yüklü bir davanın özeti gibidir. Bazı vatansever kişiler, 1944 yılında suç işledikleri, suçlu oldukları için değil; Türk oldukları, Türkçülük idealine aşkla bağlandıkları için büyük zulümlerden, işkencelerden
Reklam
Elbette, canzona'daki¹ şiirlerin hesaplı yan yana getirilişi, süslü ve üzerinde düşünülmüş bir rahatlıktan başka bir şeye karşılık gelmiyor. Bir başka deyişle, Kötülük Çiçekleri'nin şiirleri göz önünde bulundurulduğunda, bunların şöyle ya da böyle düzenlenmesi güzel ve açıklayıcı olabilir, belki eleştirel bir bakış açısı da
Sayfa 30 - 31 Can ModernKitabı okudu
Mektup 5'e Cevap - Sevgi emek değildir, sevgi yaşama hâlidir
Ulukam; Armağan olsun sana Gecenin yıldızları Armağan olsun yeni doğan gün Mavi gökyüzü Sıcak kumsallar Yanar kavrulurum Düş denizlerinde oysa Bak bahar geldi artık Elmalar çiçek açtı Erikler, şeftaliler Toprak ısındı Yollara düşme vakti O gözleri şehlayı Yedi iklimlerde ararım Rüzgârda kokusu var diye Her iklim başka kokar Her mevsim başka Armağan olsun sana... Bir yazının, resmin, fotoğrafın, şiirin velhasıl san'at eserinin mutlaka iç devinimi olmalı. Eseri ortaya koyan her kimse, önce bu iç devinimi yakalamalı, sonra bir yerlerinden kendini dâhil etmeli ortaya konulanla. Önce kendini ortaya koyup, sonra devinim arayanlar bir yere ulaşamaz, kendinde kalır. İç devinimde karşıtların birliği, bilenin bilmeyene iletisi, anlamı yaratanın anlamı ulaştırmak istediği kişiye şifresi vardır. Eğer bu şifreler olmazsa, o zaman sanat eseri olmaz. Bana dersin ki şimdi birkaç örnek ver, örnek o kadar çok ki. Yunusun şiirleri, Baki'nin Kanuni Sultan Süleyman Mersiyesi, Aragon'un Zaman Sensin şiiri, Emir Kusturica'nın Çingeneler Zamanı, Tarık Buğra'nın Yağmur Beklerken'i... Bunlarda hep vardır, karşıtların birliği... İnsanların da bir iç devinimi vardır ve karşılıklı olarak sağlıklı bir iletişim kurulması için bu iç devinimin yakalanması gerekir. Bunun adına da sevgi diyelim, yaşanır sadece. Sevgi emek değildir, sevgi yaşama hâlidir... Eyvallah...
Sayfa 72 - Matbuat Yayın, 2. Basım - Aralık 2016, BÖLÜM 1, Mektuplar
64 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.