Humay Yılmaz
Eski zamanlardaki gibi başlamalıyım mektuba…
Dolma kalem ve bir parça kağıt işimi görür belki
Üzerimden düşen ölü yaprakları mektubun sonuna damla olarak iliştireyim
Ama önce bir mektup yazmalıyım…
Postacıya verilmeyecek
Bir ömür mahkum olacak sevilen kitaplardan birinin arasında…
Acımasızlığım tutar böyle arada
Köşede unutulduğum gibi
Bir köşede bekletirim sözcükleri…
Sonra
Sayfaları böyle doldururum
Bitti
Dörde katlıyorum onu
Ve…
Aniden hatırlamıyorum elbette
Artık mektup yazmak demode
Okumak kadar
Anlamak kadar…
Ama yazıyorum, yazalım
Ne güzeldi eskiler…
Humay Yılmaz
OKUDUM, ÜZÜLDÜM, UTANDIM
Adını bilmediğimiz daha ne Cevherlerimiz Vardır ..
Bir ülke bir millet nasıl cemaatleşir ve köleleşir?!.
Yıl 1936…
Denizli’nin Acıpayam İlçesi’nde görevli bir grup öğretmen havanın güzelliğinden faydalanıp pikniğe gittiler…
Şahane doğanın kucağında eğlenirlerken keçilerini otlatan küçük bir çobanla karşılaştılar;
Bu yazı, benim zihin uyuşukluğuma, sevdiğim bir şiirin her kelimesinde hatırımda yerini bulana; baktığım her yerde aklıma düşene.. Hiç olmadığı gibi, hep olduğu kadar güzel olana. Sevgili Freud'un, mektup arkadaşına.
•kişisel şuur kayıpları•
-𝓼𝓪𝓷𝓲