—Mektup alır, efkarlanırım;
Rakı içer, efkarlanırım;
Yola çıkar, efkarlanırım;
Ne olacak bunun sonu, bilmem.
“Kazım’ım” türküsünü söylerler,
Üsküdar’da;
Efkarlanırım.
Gün senden ışık alsa da bir renge bürünse;
Ay secde edip çehrene, yerlerde sürünse;
Her şey silinip kayboluyorken nazarımdan,
Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse...
O, tektir, ortağı ve dengi yoktur. Varlığı ezelîdir; zamanla yok olmaz. O, ebedîdir; bu ebedîliğinin bir sonu yoktur. O’nun ezelde ve ebedde varlığı vâciptir. Varlığı için yokluk düşünülemez. O, kendi zatı ile kâimdir; O’nun kimseye ihtiyacı yoktur. Fakat her şey O’na muhtaçtır.
En büyük kayboluş, sevip sevip sonunda kimi sevdiğini bilememekmiş... İçimde bir ses, durmadan, dünyanın sonu geldi, diyor. Dünyanın sonu, bu halime öyle çok uyuyor ki hiç üzülmeden, hiç korkmadan kabulleniyorum onu.