Çok naif, tatlı bir hikaye. Karakterler her ne kadar o derece şirin olmasa da. Kitabın isminden anlaşılacağı gibi hikaye bir kedi üstüne kurgulanmış. Kedisini çok seven bir adam ve kediye olan sevgisini kıskanan iki kadın...
Şozo, kedisi Lili ile beraber yeni karısı ve annesi ile birlikte yaşamaktadır. Yeni eşi Fukuko , evden zorla ve kumpaslarla atılmış eski eş Şinako’dan bir mektup alır. Mektupta çeşitli imalarla, eşinden kediyi istediğini ve Şozo’nun kediyi kendisinden çok sevdiğini , eğer kediyi yollamazsa yeni eşinden de kediyi üstte tuttuğunu yazar. Zaten eşinin gözüne iyi görünmek için kedisever gibi davranan Fukuko, ufak ufak Lili’ye sinirde olamaya başlamıştır. Eşiyle konuşup kediyi gönderir fakat bu sefer daha önce aklına gelmeyen bir nokta Fukuko’yu rahatsız eder. Eski eş , kediye çok düşkün adamı evine getirmek için tuzak mı kurmuştu? Birden eski eş için bir umut, yeni eş için ise endişe başlar.
Muhteşem bir gözlemci Tanizaki, kedi ile ilgili ayrıntılar, hikayeyi anlatırken verilen detaylar. Normalde sıkıcı olucak bir konu o kadar güzel işlenmiş ki... Karakterler ve işlenişi çok güzel..Sonu ise hayal gücünüze kalmış. Hikaye bir sonla noktalanmamış, yazar kendi hayal gücünüze bırakmış.
Kitabın önsözü de muhteşem , bir tarihçe ile girip bir sürü bilgi veriyor. Kendimce notlar alıp, mutlaka Cellini’nin hayat hikayesini okumalıyım dedim.
Ben kitabı çok sevdim. Evimde hayvanım olmamasına rağmen o bağı yakalıyor insan. Kesinlikle okunmalı...