Bir mühendis ağabeyimiz sormuştu kaderle ilgili bir konuyu.
"Onu Allah'a sor." dedi.
"Bana sorma." dedi.
Sorabiliyorsan...
Peki, Allah'a sorulur mu? Sorulur.
Cevap verilir mi? Verilir.
İşin o tarafı da var...
O cevap nedir, onu bilemem ama kalbinizdeki soruyu, şüpheyi, istifhamı (duygu düşüncelerin soru biçiminde verilmesini) Rabbim izale eder.
Mutmain olursunuz eski tabirle...
Peki ya öldüğümde ailemin onuru mu hortlatacak beni?Bakın işte,savaşla ilgili şeyler geçip geride kaldığında ailemin neler yapacağını şimdiden görür gibiyim.Her şey unutulup gider..keyifli pazar günleri,geri gelen yazın çimlerinde zil takıp oynar o canım ailem benim,şimdiden görür gibiyim.o sırada ben ,aile babası ,yarın üç kat dibinde içim dışım solucan olmuş, 14 Temmuz milli Bayramı’nda sıçılan 1 kg boktan bile daha iğrenç ,düş kırıklığına uğramış tüm çuvalımla muhteşem biçimde çürüyor olacağım.İnanın bana bu dünya aslında tamamen insanlarla taşak geçmek için yaratılmış kocaman bir kandırmacadır
Alışma bana derken bunu mu anlatmak istemiştin Ayhan?Madem alışmamı istemiyordun, baştan söyleseydin ya. Garip gelecek belki ama,yaptığın ya da yapmadığın hiçbir şey için suçlamıyorum seni.Kızmıyorum da.Olabildiğince dürüst davrandın.Evli olduğunu gizlemedin en azından.Kartlarımız açıktı.Bu serüvene gözüm kapalı atlayıverdiysem eğer,suç benim.
Farklı bir açıdan bakarsak,suçlu falan da yok ortada.Çok güzel şeyler yaşadık seninle.Bir kez daha yaşayabileceğimden emin değilim.
Türklerin hiç anlamadığım özelliklerinden biriydi bu. Hiç gereği yokken sizin için fedakarlık yapacak,bir şey ikram edecek ya da burada olduğu gibi faturayı o ödeyecek. İçlerinden gelen iyilik dürtüsü mü? Yoksa gösteril için yapılan sahte bonkörlük mü?
Hiç düşündünüz mü?
Ummadığınız bir anda ummadığınız bir durum bizi alıp yıllar öncesine götürüveriyor.Yıllardır aklımıza gelmeyen , varlığını bile unuttuğumuz olaylar , zihnimizin karanlık dehlizlerinden birdenbire gün ışığına çıkıveriyor.