Madem hacılara hocalara, eski DP'lilere gene yüz verilecekti, 27 Mayısa ne lüzum vardı? Çeşitli fikirler ileri sürülüyor, uzun uzun tartışılıyordu. Genç öğretmen: -Kardeşim, dedi, anlıyorum. Demokrasi. Batı tipi demokrasi. Güzel ama yürümüyor işte. Yobazın işine yarıyor. Herifler kılıçlarını, Atatürk düşmanlıklarını demokrosi çarkında bileyip duruyorlar. Sonu yeni bir 31 Mart olmıyacak mı? Süheyla hanımın sarısın kocası: - Olabilir, dedi. Olabilir ama... Yeni bir hareket ordusu, yeni bir meşrutiyet... Al sana yarım yüzyıl sonra sil yeni baştan! İyi ama daha sonrası da yepyeni bir Mustafa Kemal çıkacak olursa ne buyurulur? Evet, orası öyle Unutmamak lazım ki bugünün tolerans! hükümetinin tutumu bu işi sadece geciktiriyor. Erteliyor yâni. Ama bir gün nasıl olsa onlar işbaşına gelecek, devlet gemisini kendilerinden öncekiler gibi karaya oturtacaklar! Zaten galiba bu olmadan, yeni Mustafa Kemal... Zor gelecek! Gene genç öğretmen: - Onu bunu bilmem, dedi. Bu memleketin ya kalkınmasını istiyoruz, ya istemiyoruz, istiyorsak hacılığa hocalığa, daha doğrusu yobazlığa paydos! İstemiyorsak... ona diyeceğim yok. Bu takdirde Batı anlamındaki gerçek demokrasiyi, yani halk çoğunluğuna dayanan demokrasiyi hâkim kılar, seçime müdahale etmez, heriflerin iktidara geçmesine göz yumar, boyunlarınızı satırlarına teslim edersiniz. Hem o, hem bu, olmuyor!
3 MAYIS'I ÜÇ İSİMDEN DİNLEMEK Hakan Paksoy, Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun, Prof. Dr. İskender Öksüz ve Sadi Somuncuoğlu Hakan Paksoy (HP): Millî Düşünce Youtube kanalı izleyicilerini selamlıyorum. Bugün önemli bir konuyu, Türk siyaset ve fikir hayatında ve devlet hayatında önemli olmakla birlikte çok da fazla üzerinde durulmayan bir olayı
Reklam
Türkiye Birincisi Asla yeterince iyi olamadım. Aileme, anneme babama, onların bana harcadığı paraya layık olamadım. Hayır, serseri değildim, geri zekalı da değildim, bir amacım da vardı ve bunu gerçekleştirmek istiyordum. Çalışkan olmak... istiyordum. Çalışkan olmak için oturup çalışmak lazım ben de biliyorum, söyledim ya geri zekalı değilim.