Bir annenin rahmine düştüğün ilk an sevilirdin eğer çok şanslıysan, sonra son nefesini verene kadar sevilirdin; ama eğer
ölüm gibi bir gecenin ardından o geceyi yaşayan kadının rahmine düşersen, alacağın șey nefretten başka bir şey olmazdı. Hayır hayır, sevilebilirdin.
Ahu sevilmişti. Eger o rahme düşüp, bir de o gecenin sebebi adamın belli başlı fiziksel özelliklerini alırsan; ömür boyu
nefretin ateşinde yanmaya mahkûmdun ve bir annenin nefreti, seni ölmekten beter ederdi, biliyordum. Yaşamıştım. Hissetmiştim, dibine kadar..:;((
Kötülük işleyen insanın vicdan sızısı ve azabı kimi zaman başkalarını vereceği idam cezasından daha büyüktür. Idamla bir kere ölür insan ama vicdan azabı bir ömür boyu onu her an öldürür.
Her çocuk emin olmalı annesinin sevgisinden. Bir tek bu bilgi bile yeter insana ömür boyu ayakta durabilmek için. Bunu bilmeden, hiçbir zaman gerçek bir hayat yaşayamıyor insan, gerçek bir insan olamıyor..
Bir yanda kaldırım kenarlarını kapmada yarışan yalnızlar, öbür yanda bir takım hüzünsüz adamlar; kalabalıklar ve yalnızlar. Kuduz köpeklerden kaçar gibi kaldırım çizgilerine basmayıcılar ve o çizgileri ömür boyu fark etmeyiciler...
İç disiplini olan insan ömür boyu gelişir. Bu disiplin aile büyükleriyle sohbet içinde inşa edilir ve sürdürülür. Böylece çocuk gerçek yaşama hazır olgun bir yetişkin haline gelir. Değerler temelinde gelişen iç disiplin, çocuğun çocukluğunu yaşamasına engel değildir.
- Bir ömür boyu bir yerlere kitlenip kaldırılan kaygılar - gün gelir zincirlerini koparır ve zihnin kapılarına dayanırlar. Duyulmak isterler. Sadece duyulmak değil, yaşanmak da isterler!..
İnsan aklına dair bildiğim bir şey varsa... o da dura dura ilerlediğidir. Neredeyse bir ömür boyu hiçbir şey hissetmezsiniz. Ondan sonra şimdi bana olduğu gibi, son çeyrek saat içinde şok geçirirsiniz.
Güzel miydi? Evet, güzel olmasına güzeldi ama bu o kadar önemsiz bir ayrıntıydı ki benim için. Başına bir şey gelse, yüzü
değişse, hatta çirkinleşse bile ona olan duygularım
değişmezdi. Güzellikten çok
daha farklı bir şeydi beni ona vurgun kılan. Anlatılmaz, dile söze gelmez bir şey;
bir hava, bir tavır, sesindeki ince bir kırılma, dudaklarının kıyısındaki hafif bir
gölgelenme, gülerken çenesinde oluşan küçük çukur... Bunların hepsi, hepsi çok
güzel şeylerdi. Daha da önemlisi, adeta ruh ikiziydik. Ömür boyu içinden
çıkılmayan, her anın lezzetiyle dolup taşan bir sığınaktı, birbirimizde
bulduğumuz…