Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Erkekler kadınlardan daha dirençli ama kadınlar daha uzun ömürlü; bu da tam olarak bağlılıklarının doğasına dair görüşümü açıklıyor. Hayır, aksi sizler için çok güç olurdu. Başa çıkmanız gereken yeterince zorluk, yokluk ve tehlike var. Daima uğraşıp didiniyorsunuz, her türlü riske ve sıkıntıya maruz kalıyorsunuz. Evinizden, ülkenizden, ailenizden, her şeyden uzak kalıyorsunuz. Ne zamanınız ne sağlığınız ne hayatınız size ait. Gerçekten de tüm bunlara bir de," (tereddütlü bir tonla), "kadınların hisleri eklenseydi haliniz vahim olurdu."
Sayfa 75
208 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Bir Çılgın Türk MÜBARİZ!
"İnsan büyür beşikte, mezarda yatmak için. Ve kahramanlar can verir yurdu yaşatmak için."
Hüseyin Nihal Atsız
Hüseyin Nihal Atsız
Herkesin bir hayat felsefesi vardır. Kimisi gezip eğlenmek, kimisi evlenip çoluk çocuğa karışmak, kimisi hayallerinden, sevdiklerinden vazgeçip gençliğini hiçe sayarak; vatanı, milleti, devleti, bayrağı
Mübariz
MübarizYurtseven Şen · Zengin Yayıncılık · 20187 okunma
Reklam
Çabalamak insanoğlunun en önemli meselesidir. Çünkü bu yeryüzünde her olumlu icat, her türlü güzellik bir çabanın ürünüdür.
Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, gene aynı şekilde, fakat her şeyden habersiz, yaşayıp gidecektim. Sen bana, bu dünyada başka türlü bir hayatın da mevcut olduğunu, benim de bir ruhum bulunduğunu öğrettin.
Sayfa 175Kitabı okudu
CEBİMDE ÖLÜMÜM
Gülüm gülüm Bu kentin koynuna girdiğim günden beri Cebimde ölümüm Avuç avuç dağıtırım insanlara Bir türlü tükenmez ölümüm. Üzümleri aydınlatırım Masal çarşılarını Yatağına sığmayan ırmakları Mağra içlerine gizlenmiş aşkları Yerler mühürlenince akşamları Kanlı sulara gömülürüm. Gülüm gülüm Benim ölümüm Çocukların kulaklarına küpedir Vitrin denizlerine zincirlenmiş çocukların.
Aslında çok iyi birisiydim ama öldüm 😁 ------------------- Bir gün bir gemi kazası sonucu hiç ayak basılmamış ıssız bir adaya düşüyoruz.. Ada çok güzel, resmen cennet gibi.. İçerilerde koyu yeşil harikulade ormanlar, ırmaklar, şelaleler, aklına gelebilecek her türlü tropikal meyveler, her güzellik, her şey var... Orada çok acı yada tatlı
Reklam
“Kim çıkarıyordu savaşları, aklı bir türlü ermiyordu. Kim icat etmişti davaşı, niçin, onu da kimse bilmiyordu. Savaşta karşı karşıya gelenlerin çoğu ölüyordu. Ölmeyen nerede ya yarı deli, yarı mecnun, sakat, tükenmiş, karanlık, cehennem işkencesinde kalıyorlardı.”
Günaydın. Bazı insanlardan kopmak güç. Bu bazen aileden biri olur bazen eski bir dost bazen yeni biri. Zihnimizde yok saysak da varlığı bir türlü son bulmuyor, kopamıyor insan. Ne tuhaf. Aynı kitapta geçiyor: "Yaşayan birinin yası nasıl tutulur diye soruyordu kendi kendine." Her şey bu soruda gizli sevgili okur. Yüreğimizden söküp attık mı birini, yasını tutmalı ve önümüze bakmalı. Var olun.
Türlü türlü hayaller kuruyorum. Bu hayallerin içinde en esaslı yeri şüphesiz sen işgal ediyorsun. Ah istediklerimiz bir olsa.
Sayfa 136
Tüketim Aracı olarak "Aşk/ınlık -67
Aklın ve bedenin alabildiğine abartıldığı bir medeniyet olarak Batı kapitalist sistemle buluştuktan sonra pek çok değer gibi aşkı da tüketim unsuruna dönüştürerek aşkın olandan bedensel olana indirmiş, daha doğrusu sevgiyi tüketmiştir. Sevgililer Günü, Hristiyani kökenine rağmen artık bir tüketim aracıdır. Tıpkı Noel''in yılbaşına dönüştürülerek dini içeriğinden boşaltılıp sekülerleştirilmesi, tam bir tüketim çılgınlığına dönüştürülmesi gibi Sevgililer Günü muhabbeti de modernitenin kapitalist ahlakla buluşmasından doğmuştur. Aşkınlık adına ne varsa hepsini kaba bir dünyeviliği indiren modernite sevgiyi cinselliğe indirgeyerek, bunu da “cinsel devrim”le meşrulaştırarak adeta cinsel serbestiyi toplumsallaştırması kapitalizmin eklektik olduğu kadar saptırıcı, dönüştürücü özelliğinin en başarılı formülasyonlarından biridir. Hiçbir kutsalı kalmayan modern insanın aşk gibi soyut ve ulvi bir değerin içini boşaltarak her türden ilişkiyi meşrulaştırıcı işlevi yanında “Sevgililer Günü” muhabbeti de kapitalizme hayat pompalayan yapının/anlayışın post-modern dünyaya özgü ''değer tüketilmesi''ne bir örnektir . Tüketim aşkına her türlü değerin çürütüldüğü ortamda aşk kelimesi tüm kutsalların yerini alan ve tüm cürümüşlükleri kutsayan bir anahtara dönüştü günümüzde.
Reklam
"Hangi türlü olursa olsun; bir acıyı hafifletip iyileştirmek için 'sevmek' gerekir."
Tüketim Aracı olarak "Aşk/ınlık -66
Kapitalizmin en büyük başarısı belki de her şeyi/değeri ''metalaştırma''sında, eklemlenebilme kabiliyetinde aranmalıdır. Her değer, ideoloji onun için markaya dönüştürülebilecek potansiyel bir pazar alanıdır, bu nedenle en karşıtına eklemlenmekten çekinmez… Kapitalist toplumun değerleriyle çatışması beklenen değerlerden beslenen Batı''daki siyasal muhafazakarlık tarihsel olarak nasıl kapitalizmin en uyumlu taşıyıcısı haline gelmişse benzer biçimde siyasal olarak komünist, ekonomik olarak kapitalist olma becerisini (!) gösteren Çin örneği bu eklektizmin ve dönüştürücülüğün yaşayan örneğidir. Moderniteyi keşfeden Batı uygarlığı ifrat ve tefrit arasında savrulan tarihi içinde insan doğasını zorlayan sınırlarda dolaştı. Orta çağlarda aklı inkar edercesine skolastizme sarılırken, moderniteyle birlikte aklı putlaştıran, aklın üstünde hiçbir hakikat kabul etmeyen bir sapmaya geldi. Haçlı seferlerinde kadınlara bakirelik kemeri takacak kadar insan bedeni üstünde denetim kuran anlayış cinsel devrim adına her türlü sınırı ortadan kaldırırken, bedensel hazdan öteye insan oluşumuzun anlamını tüketti...
İnsan karşı konulamaz bir biçimde mantığın terk ettiği fantezilere kaptırır kendini. Son derece karmaşık bir evrende sadeliğin, siyah ve beyaz olarak bölünmüş bir dünyanın özlemini duyarız. Çok miktarda hayali kurgunun cazibesi, Tolkien'in Yüzüklerin Efendisi'nden bilim kurgu çizgi romanlarına kadar, işte bu vizyona bağlıdır. Maskelenmiş, rafine edilmiş ve her türlü kıyafete bürünmüş kıyamet fantezileri kahramanlar, kötü adamlar ve benzerleriyle ilgili birçok romanın temelidir. Aklı başında Freud bile hayatın Eros ve Ölüm arasında, "devlerin savaşı" adını verdiği bir mücadele olduğu sonucuna varmıştı.
Ne zaman bir masaya otursak Seninle karşıkarşıya, Masa durmadan uzuyor aramızda. Tozlu bir yol oluyor giderek Ve ben başlıyorum koşmaya. Sonra bakıyorum hiç değişmemiş, Duruyor olduğu gibi Aramızda cansız masa. Kestiremiyorum bir türlü Uzak mısın, yoksa yakın mı bana.
Sayfa 60 - MASAKitabı okuyor
Türklerin milli menfaatleri için bugün elverişli olmayan bir fikir varsa, hiç şüphesiz sosyalizmdir. Çünkü milliyet Fikri’nin düşmanıdır. Halbuki türkleri her türlü çöküntülerden kurtaracak sebep ancak milliyet fikridir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.