Bir gül al eline sözgelimi Kan var bütün kelimelerin altında Beş dakka tut bir aynanın önünde Kan var bütün kelimelerin altında Sonra kes o aynadan bir tutam Beyaz bir tülbent içinde Koy iç cebine Bütün bir ömür kokar o ayna Kan var bütün kelimelerin altında İşte o kandır senin gülüşün Sızmıştır hayatın derinlerine Siyahtır orda kırmızıdır Daldan dala atlar Sever çocuklara anlatılan masalları Ama iş savunmaya gelince Yalnız alevi savurur Ve güneşin solmaz çekirdeğini Yalnız doruklarda
Üç Dil
En azından üç dil bileceksin En azından üç dilde Ana avrat dümdüz gideceksin En azından üç dil bileceksin En azından üç dilde düşünüp rüya göreceksin En azından üç dil Birisi ana dilin Elin ayağın kadar senin
Reklam
Beton duvarlar içinde bir çiçek açtı Siz kahramanısınız çelik dişliler arasında direnen insanlığın Saçlarınız ızdırap denizinde bir tutam başak Elleriniz kök salmış ağacıdır zamana O inanmışlar çağının...
- Nasıldı ilk gurbete çıkışın? Kıyısına ilk vardığın deniz? Koynuna ilk girdiğin kadın? Ağzına ilk sürdüğün kadeh? Nasıldı delice çalıştığın Delice eğlendiğin geceler? Bir tutam yonca gibi tertemiz O kıza aşık olduğun günler Nasıldı? diyorum, gülüyorsun.
Birhan Keskin KARGO
Sana buraya bazı şeyler koyuyorum. Yol boyunca aklında olsun. Lazım olursa açar okursun, Olmazsa da olsun, bir zararı yok burada dursun. Şuraya bir cümle koydum. Bırak, acımızı birileri duysun. Hem zaten şiir niye var? Dünyanın acısını başkaları da duysun! Acı mıhlanıp bir kalpte durmasın. Ortada dursun. Olur ya biri eline alır okşar, biri alnından öper. Az unutursun. Buraya tabiatı koydum, Ağaçları, suyu, ovayı, dağı. Onlar bizim kardeşimiz, çok canın sıkılırsa arada onlarla konuşursun.. Buraya, küçük mutlu güneşler koydum. Günlerimiz karanlık ve çok soğuyor bazı akşamlar, ısınırsın. Buraya, bir inanç bir inat koydum. Tut ki unuttun, tekrar bak, o inat neyse, sen osun. Buraya yolun yokuşunu koydum. Bildiğim için yokuşu. Zorlanırsa nefesin, unutma, ciğer kendini en çabuk onaran organ, valla bak, aklında bulunsun. Buraya umutlu günler koydum. Şimdilik uzak gibi görünüyor, ama kim bilir, birazdan uzanıp dokunursun. Buraya bir ayna koydum arada önüne geç bak, sen şahane bir okursun. Mesai saatlerinde çaktırmadan şiir okursun. N'olcak ki, bırak patronlar seni kovsun! Burada bir tutam sabır var. Kendiminkinden kopardım bir parça, (bende çok boldur) lazım oldukça ya sabır ya sabır, dokunursun. Burada güzel çaylar var. Bu aralar senin için çok önemli. Bitki çayları, kış çayları, şuruplar, kompostolar. Demlersin, maksat midene dostluk olsun. Buraya bir silkinti otu koydum. Kırk dert bir arada canına yandığım, kırkına birden deva olsun.
Girdap oluşturan aşktan yüklü kuşlar Yol çiziyor elem sarısı beklentilerime Takatın rengi soluk ve duyarsız Gücümün yetmediği yerler morumsu yalnızlık Rüzgar bile öteleyemiyor varlığımı Köklerimde bir tutam mai Bestesi eksik sözcüklerim Dağılmışken okyanuslarımda Esenlik vermeye yetmiyor gözlerin Sensiz geçen vakitler sanki asır Bedenimdeki asilik gölgemi aşındırmış durumda Vazgeçtiğin haberleri gelmiş kulağıma İtimatlarımda bir sarsıntı dalgası Yüzümdeki ihtimalin yarım bırakma hissi Beni benden almaya kararlı 22/4/2024 Pınar PEKĞÖZ
Reklam
Gece Çiçeği... (Efelya'ya...) ah ben seni leylaklar açarken sevdimdi papatyalar gülümserken baharla ah benim onulmazım, gece çiçeğim şiir gülüm, yeşil dünyam, sevgilim
BABAMIN MİRASI
BABAMIN MİRASI İnce belli bir çay bardağı başucumda kum saati Her kum tanesi ömürden bir gün Yetmiş iki yerden kırılır mı bir gönlün takati Bir öncekinden acımasızsa her dün Katli vaciptir beklenen bu son gün. Bassana bağrına şu yaşlı başımı Parmakların dolaşsın saçlarımda Erkek adam nasıl ağlarmış görsünler Ne fark eder ha altmışında ha
Işık toplar sevda gülüşlerin Bir tohuma gizlenir can yakan cümlelerin Aşkın aya yansır Toprak öper çiçeklerini Kokladığım ne varsa içinde bir tutam sen Saçlarından bir güneş doğar Gözlerimi açmaya kıyamam Delice bir sevdaya yanık Tutulacak tüm söz verişlerim 14/9/2023 Pınar PEKĞÖZ
Bilmediğim yalanlar söyle Bildiklerimden olmasın Sözcüklerde kafiye isterim Tebessümde bir tutam mavi Uyaklarda dudaklarıma gazel Taşıdığım yollar bahanen Saldığım haberler varlığına delil olsun Bir köy çeşmesi yalnızlığıma Senden gelen esinti rüzgarıma katılsın 19/4/2024 Pınar PEKĞÖZ
Reklam
ÖLÜM SANCISI
Tanrım, Kaç parmak saysam huzuruna varırım?
Sayfa 82 - Kil kitapKitabı okudu
İpince bir sızı Öyle bir ince ki derinliği hacminden büyük Şefkatin eksik bıraktığı Masumiyetin yağmalandığı Kabuğu sert yarası derin Karalar çaldım iyileşmedi Güller derdim inat etti Sevmeye kalktım ellerimde bir tutam kül izi Deliliğim çattı kaşlarını Derin bir çizginin sardığı alev tüm bedenimi sardı Bir sitem yolladım Arzuhal eder bakışlarım İkimizin basrol çaldığı bir hikaye yazalım İstedigimiz yerden yanıp kavrulalım Bir tebessüm koyalım adını Tersten sadece ikimiz okuyalım... 26/9/2023 Pınar PEKĞÖZ
Keşfedecek bir renk olmalı, Bir tutam gizli söz, Açmak için bir anahtar olmalı Bu uçsuz bucaksız duvarın kapısını.
Bir sözcüğün son harfi olmaya Gücü yetenin Ve bir tutam ıslak yahut terli saçı Avucunda tutanın Ayak uçları en ıssız ormanların derinliğinde çıplak gezenin Henüz kalkmamış tabutunda sıcak bir güneş parıltısı özlemi çekenindir Gözlerin
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.