“Ey insan! Bu kitabı sana ithaf ediyorum. Başının üstünden büyük bir rüzgar geçiyor. Yalancı bir fecirle başlayan asır kararıyor ve sana tek ümit ışığı olarak en kudretli kaynağı uranyumda değil, senin ruhuna sıkışmış maddeden kopararak çıkardığın korkunç tahrip aletinin patlayışından yükselecek alevi bekletiyor. Ey bahtsız! Tarihin hiçbir devrinde kendine bu kadar yabancı, bu kadar hayran ve düşman olmadın. Laboratuvarında aradığın, incelediğin, oyduğun, dibine indiğin, sırrını deştiğin her şey arasında yalnız ruhun yok. Onu beyin hücrelerinin bir üfürüğü sanmakla başlayan müthiş gafletin, otuz yıl içinde gördüğün iki muazzam dünya harbinin kan ve gözyaşı çağlayanlarında en büyük dersi arayan gözlerine bir körlük perdesi indirdi. Bırak şu maddeyi, boğ şu ölçü dehanı, doy şu fizik ve matematik tecessüsüne, kov şu kemiyet fikrini, dal kendi içine, koş kendi kendinin peşinden, bul onu, bul kendini, bul ruhunu, bul, sev, bil, an , gör, kendi içinde gör Allah’ını. Kendine dön, kendine bak, kendine gel.”
Sayfa 412 - ÖtükenKitabı okudu
Havanın ve güneşin coşkusuyla özgürlükten başka bir şey düşünmek bana imkânsız göründü; umut etrafımdaki gün ışığı gibi içimi kapladı ve kendime güvenerek özgürlüğü ve hayati ümit eder gibi hakkında verilecek kararı bekledim.
Sayfa 5
Reklam
Türkiye'nin gençleri bir ümitsizlik duygusundan mustarip. Gençler geleceğe baktıklarında bir ışık görmek istiyorlar, bir iş bulabileceklerine, kendi hayatlarını yazabileceklerine, sevip sevilebileceklerine dair bir ümit ışığı. Oysa hayat onlar için her geçen gün daha fazla zorlaşıyor.
Sayfa 66
Özlemin buruk bir tadı var, hele seni özlemenin. Bir kokusu var, bütün çiçeklere değişmem. Bir ışığı var, bir rengi var seni özlemenin, anlatılmaz.
Sen gelinceye kadar Pencerem kapalı duracak Rüzgâr gelmesin diye Artık perdeleri açmayacağım Gün ışığı girmesin diye Sonra kahrolacağım Bu karanlıkta, bu derin yalnızlıkta Ve günlerce gecelerce haykıracağım Nerdesin diye, nerdesin diye Bir gün bu kapıdan sen gireceksin Biliyorum Ergeç bu bekleyişin bir sonu gelecek Yıllarca sonra Öldüğüm gün bile gelsen Bütün bu bekleyişlerimi ve öldüğümü unutup Çocuklar gibi sevineceğim Kalkıp sarılacağım ellerine Uzun uzun ağlayacağım
Sayfa 434 - Everest Yayınları
Ne olur avuçlarımda bırak ellerini Dakikalarca , saatlerce,gunkerce kalsın Hatta bir ömür boyu çekme, öylece kalsın Ne olur avuçlarımda bırak ellerini O ay ışığı kokulu sıcak ellerini
Reklam
Bunca zarif duyumun ortasında kasvetli bir düşünce nasıl belirebilirdi? Havanın ve güneşin coşkusuyla özgürlükten başka bir şey düşünmek bana imkansız göründü; umut etrafımdaki gün ışığı gibi içimi kapladı ve kendime güvenerek özgürlüğü ve hayatı ümit eder gibi hakkımda verilecek kararı bekledim.
. Şimdi bir derin mavide akşam oluyor Gök mavi deniz mavi Mor dağlar yeşil ağaçlar mavi Bozuk düzen mavi gecelerden sesleniyorum sana Ne opera aryaları Ne beşinci senfonisi Beethoven'ın Bir yalnızlık marşıdır çalınıyorr uzakta Gün ışığı arkamızda kaldı bak Tanyerinde unuttuk gözlerimizi Gel artık Hayata yeniden başlayalım Gel artık Bu mavilerde kimseler görmez bizi .
Sayfa 18 - SSKitabı okudu
Ne opera aryaları Ne beşinci senfonisi Beethoven'ın Bir yalnızlık marşıdır çalınıyor uzakta Gün ışığı arkamızda kaldı bak Tanyerinde unuttuk gözlerimizi Gel artık Hayata yeniden başlayalım Gel artık Bu mavilerde kimseler görmez bizi
Annemi özlemek bu olsa gerek :)
Özlemin buruk bir tadı var, hele seni özlemenin. Bir kokusu var bütün çiçeklere değişmem. Bir ışığı var, bir rengi var seni özlemenin, anlatılmaz.
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.