Umut dediğimiz duyguda açıklanmaya muhtaç bir tuhaflık olduğunu düşünmüşümdür. “Bir umuttur yaşamak” gibi laflarla yüceltildiğini görürüz sık sık. Her şeye rağmen umudunu kaybetmeyen karakterlerin hikayelerini izleriz ya da okuruz. Oysa aslında, aklın, geleceğe ait bir olasılığı gerçektekinden farklı algılamasından başka bir şey değildir. Beklediğimiz, olmasını arzu ettiğimiz sonucun gerçekleşme olasılığını olduğundan yüksek sanma eğilimindeyiz. Rulet denen oyunun yeterli zekada ve akıl sağlığı yerinde kabul edilen insanlar tarafından oynanabiliyor olması bile bunun için yeterli kanıttır. Neden insan, küçük bir olasılığı, sırf gerçekleşmesini çok istediği için olduğundan büyük görüyor? Bir de adına “umut” diyerek methiyeler düzüyor?
Umut dediğimiz duyguda açıklanmaya muhtaç bir tuhaflık olduğunu düşünmüşümdür. "Bir umuttur yaşamak" gibi laflarla yüceltildiğini görürüz sık sık. Her şeye rağmen umudunu kaybetmeyen karakterlerin hikâyelerini izleriz ya da okuruz. Oysa aslında, aklın, geleceğe ait bir olasılığı gerçektekinden farklı algılamasından başka bir şey değildir. Beklediğimiz, arzu ettiğimiz sonucun gerçekleşme olasılığını olduğundan yüksek sanma eğilimindeyiz. Rulet denilen oyunun yeterli zekâda ve akıl sağlığı yerinde kabul edilen insanlar tarafından oynanabiliyor olması bile bunun için yeterli kanıttır. Peki neden böyle bir şey var? Neden insan, küçük bir olasılığı, sırf gerçekleşmesini çok istediği için olduğundan büyük görüyor? Bir de adına "umut" diyerek methiyeler düzüyor?
Belki de durum tam olarak böyle değildir. Burada sadece olasılığın büyüklüğü değil ona karşı duyduğumuz istek de denkleme katılmalı. Aslında dikkate almamız gereken bu ikisinin çarpımıdır. Çünkü gerçekçi bir karar verebilmek için, sadece olasılıkları değil onların gerçekleşmesinden beklenen kazançları ve gerçekleşmemesinin getireceği kayıpları da dikkate almalıyız.
Yaşamak dediğin ,
Bir yürek dolusu gülüş,
Bir heybe dolusu Umuttur..!
İyi niyetler, iyi insanlar, güzel bakışlar, samimi gülüşler olsun hayatınızda.
🌹
Günaydın Dostlar..
"Her zaman yüreğimdeki saflığı, temizliği özenle korumayı başardım, Hıncal Ağbi, ama artık örselendiğimi, sevgiye olan inancımı kaybetmeye başladığımı düşünüyorum, en önemlisi de kendime olan inancımı.." diyor Sezin..
"Lütfen öyle bir yazı yaz ki içinde sevmek, umut taşımak ve inancını kaybetmemek olsun.. Beni kötü zamanlarımda hep
Tezer Özlü'den Leyla Erbil'e mektuplar kitabının önsözünde Leyla Erbil şöyle der. "Tezer ile iki konuda birbirimize söz vermiştik.
İlki evlilik kurumunu, kocaları, daha çok eşlerimizi anlatacak birer roman yazmaktı. Ben bu sözü mektup aşklarıyla yerine getirmeye çalıştım." Kitap, kadın erkek ilişkileri üzerinden ilerleyerek,