"Baktın, anlayışsızlık saçılmış sokaklara ve özgürlük naraları, ahmakların irin dolu zihninde, hissiz bir yerde takılı kalmış... etin ve kemiğinle iğren bu insanlardan. Bu insanlar ki, lanetliler sanki, vicdanları yok, merhametleri yok, insanlıktan nasipleri yok! Sürülmüşler gibi sokaklara, birazdan başlayacak dehşetin ana hatlarına... Doğru yanlış nedir anlamaya çalış, çalış seni büyüten bu yerin doğru yer olup olmadığını, çalış nefretin seni soldurmasına engel olmak için..." D.p zindan
Wondrak
Bu uğursuz varlığın diğer çocuklardan tek eksiği bir parça kemik ve kıkırdak, bir parmak uzunluğunda etti. Fakat doğa bizi yaşamlarındaki ahenge, uyuma öyle bir alıştırmıştır ki , onun görmeye alışık olduğumuz uyumundaki en ufak bir kayma bizi tiksindirir, korkutur; bu nedenle Yaradan'ın her hatası yanlış yaratılmış bu varlığa karşı -her ne kadar bir haksızlık ise de ne yazık ki çözümü yoktur- içimizde öfke uyandırır. Daha da kötüsü tiksintimizi onu özensiz yaratana değil, hiçbir suçu günahı olmayan eserine yöneltiriz : Sakat ve biçimsiz varlık yeterince sıkıntısı, derdi yokmuş gibi sağlıklı ve kusursuz varlıkların nahoş davranışlarına da katlanmak zorunda kalır. Bu nedenle şaşı bir göz, yamuk bir dudak, yarılmış bir ağız gibi doğanın bir kereliğine yaptığı bir hata, bir insanın gittikçe artan acısına, ruhunda onarılmayacak bir yaraya dönüşebilir ; etrafımızı saran , dünya dediğimiz ve inanmakta güçlük çektiğimiz gezegendeki anlam ve adalete olan inancımızı şeytani bir felakete dönüştürür.
Reklam
“Her zaman yapılan yanlış nedir, bilir misin? Yaşamın değişmez olduğunu sanmak, trenin ray değiştirmeden sonsuza kadar gideceğini düşünmektir. Oysa kaderin hayal gücü bizimkinden daha renklidir. Artık çıkış yolunun kalmadığını sandığın bir durumda, umutsuzluğun zirveye vardığında, rüzgar hızıyla her şey değişir, altüst olur ve bir andan ötekine geçerken kendini yeni bir yaşantının içinde bulursun.”
Ne de olsa tek bir doğru cevap vardı. Kendi kendine düşünerek bulduğu cevap, o anın doğru cevabıydı. Youngju hayatın doğru cevaplara sarılarak yaşamak, kimi zaman o cevapla çarpışıp, o cevabı deneyimlemekten ibaret olduğunu biliyordu. Derken bunca zaman boyunca kucakladığımız doğru cevabın aslında yanlış olduğunu fark ettiğimiz an gelirdi. O zaman, tekrar bir başka doğru cevaba tutunup yaşamaya devam ederdik. İşte bu bizim küçük, sıradan yaşamımızdı. Böyle böyle doğru cevaplarımız sürekli değişime uğrardı.
Nevruz ve Hıdırellez gündemken bu gibi konular üzerine aldığım dersten, öğrendiğim bir kaç şeyden bahsetmek istiyorum. Türk Halk Kültür Bayramları-Türk ortak değeri-olan bu bayramlar tabiat bayramı, ilk yaratılan insanların bir araya gelişine kadar dayandırılan, Hızır as ile İlyas as bir araya gelişi kıssaları, İskender efsanesi,Gılgamış
Bugün, sensizlikten sonra bir gün Bundan öte bir acı yaşar mıyım artık, Bundan öte canımı ne acıtabilir ki artık, Sensizlikten öte dert olur mu artık Belki bu yüzdendir, herkese kafa tutar oldum artık Bugün, sensizlikten sonra bir gün Bugün, fırtınalı bir gün Bugün, anlamsız bir gün Zaten sensiz bana her gün anlamsız Ve yarım Ve yalan yanlış bir gün Sensiz bana her gün, yaşanmamış bir gün Murat Şahan
Reklam
127 syf.
10/10 puan verdi
Merhaba arkadaşlar Öykü okumak size de iyi geliyor mu ? Bana her zaman çok iyi gelmiştir. Her okuduğum öykü kitabında olduğu gibi #bahtiyarikimaglatti kitabından da çok güzel dersler çıkardım. Öykülerin genel konusu yanlış ebeveynlik. Aslında hep böyle değil midir ? Ebeveyninden ne görürse onu yapar insan. Sevgi gören sevgi verir evladına, hor görülen hor görür, bastırılan çocuk anne baba olduğunda anne babasının rolünü üstlenir ve baskın bir ebeveyn olur. Ne der büyüklerimiz "küçük kalkar büyüğe bakar". Demem o ki yazarımız dört öyküsünde de çok güzel mesajlar vermiş hepside birer ders niteliğinde. Kitabın adını alan bahtiyarı kim ağlattı öyküsü beni gerçekten etkiledi. Neden bir baba iki çocuğu arasında ayrım yaparki,hele de diğer çocuğunun ona daha çok ihtiyaçı varken. Ama Mahmut Ağa down sendromlu oğlu Bahtiyarı hor görürken diğer oğlunu hep el üstünde tutar. İmtihan dünyası bu dünya, yaşanan bir olay gazetelere konu olur ve gazeteci Halil İbrahim olayın iç yüzünü araştırırken çok farklı durumlar ortaya çıkar... Yazarımızın kalemine sağlık okumaktan keyif aldığım aynı zamanda farklı bir bakış açısı kazandıran bir kitap oldu. Özellikle akıcı dili sayesinde hiç sıkılmadım öykü okumak hoşunuza gitmiyorsa bile bir şans verin pişman olmayacaksınız. Kitapla ve sevgiyle kalın dostlar.
Bahtiyar’ı Kim Ağlattı?
Bahtiyar’ı Kim Ağlattı?Erhan Metin · Bir Kitap · 202313 okunma
120 syf.
9/10 puan verdi
Merhaba dostlarrrr Sizce aşk nedir ? Kavuşunca mı aşk olur kavuşamayınca mı ? Evin küçük asi kızı Bahar, aşkı çok küçük yaşta abilerinin arkadaşı Ali ile karşılaştığı gün tatdı. Abisi Bulut ve Hamza ne kadar zor insanlar olsada Ali'yi kardeşleri bilmiş hep güvenmişlerdir. Ali 13 yaşındayken Bahar ile okuduğu okuldan ayrılıp babasının iş değişikliği ile Eskişehir'e yerleşir ve 5 yıl aradan sonra tekrar çok sevdiği memleketi Rize'ye döner. Kafasında bin bir türlü soruyla tabi. Ali de abi bildiği Bulut ve Hamza 'nın kardeşi Bahar'a aşıktır. Bir süre yanlış olduğunu düşünerek içinde yaşamayı tercih eder aşkını. Gün geçtikce bizim gençlerin aşkı büyür içlerine sığmaz, taşar. Ali durur mu ? Bu kadar yakınken uzak olmanın acısına dayanamaz ve herşeyi göze alıp açılır bizim deli kıza . Dolu dizgin yaşadıkları aşkın çok ağır imtihanları olur. Aştıkları her zorluk onları cesaretlendirir ve daha çok bağlar bir birlerine. Bir derken iki derken bitmek bilmez sorunlar, yanıltıcı olaylar, kırılan kalpler herşeyi tepe taklak eder. Bir iyi ,bir kötü ne olacak bu genç aşıkların sonu dersiniz ? Cevabını kitabımızda bulabilirsiniz. Acaba aşkları vuslata mı kaldı? Yoksa o kadar zorluğu aşıp kavuştular mı? Dolu dolu, olayların hiç bitmediği bir aşk romanı okudum. Yer yer güldüm, bazen sinir krizi geçirdim, Bahar'ı bir kaşık suda boğmak istedim Ali'nin karşısına geçip yuhh be öküz dememek için kendimi tuttum ama çok eğlendim. Keyifle okuduğum bir hikayeydi , yazarımızın kalemi daim olsun
Mehtap Karataş
Mehtap Karataş
sizlerede tavsiye ederim.
Ali'nin Baharı - Araf
Ali'nin Baharı - ArafMehtap Küçük · Dionysos Yayın Group · 20235 okunma
. . Yanlış sonsuz şekillere girebilir; doğru ise yalnız bir türlü olur. . .
Böyle irikıyım laflar ediyorum diye, hayatla giristiği bütün kavgaları kazanmış, ununu eleyip eleğini asmış, tekmil endişeden paçayı sıyırmıs biri olduğumu düşünmeyin. Elbette gelecek beni hâlâ telaşlandırıyor. Yanlış bir denizde boğulma yahut yanlış bir limana demirleme ihtimalleri hâlâ mümkünden de yakınımda duruyor. Ama hayatta kalmak, düştüğümüz dikenli bahçede kanayarak dolaşmak değil mi zaten? Sonunda ölece- ğini bilerek yaşamaya çalışan bütün faniler, aynı tekinsiz yolu adımlıyor. Neye elimizi atsak yetim, neye dokunsak tedirgin, ne yapsak eksiğiz. Hepimiz öyleyiz. Bize vaat edilmiş bir yarin yok, ruhumuzda kelebek sancıları kanat çırpıyor. Fakat buradaysak, gücümüzü ve nesemizi toplayıp yaşayacağız. Düşe kalka, güle ağlaya, şefkatimizi kendimizden, merhametimizi birbirimiz- den sakınmadan, sevaplarımız, günahlarımız ve elbet hatalarımızla. Coşkuyla. Hem dünyada kalıp hem de hayattan kaçamayız. Bunu kendimize yapamayız.
Reklam
Bir hayat bu kadar mı yanlış yaşanır…
432 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Bu kitaba başlamadan önce senin içinde erdeme ve kendine hâkim olabilmeye doğuştan yatkınsın. Eğer bunlardan uzaklaştıysan bunun sebebi kalıtımsal bir bozukluk değil yanlış şeylerle ve yanlış fikirlerle beslediğin taraflarındır. Seneca'nın da dediği gibi, felsefe tüm bunları üzerinden kazıyıp atabilecek ve gerçek kimliğimize dönmemizde bize
Stoacının Günlüğü
Stoacının GünlüğüRyan Holiday · Pegasus Yayınları · 2021444 okunma
Bugün nedense cinsellikten konuşasım var. Niçin toplumda tüysüzlük ve yeni yetme kız profilinin daha seksi olduğu algısı var? Hiç düşündünüz mü? Bu toplumu yönlendiren insanların planlı yapmış olduğu bir şey. Modayı ve toplumu yönlendiren sanatçıların davranış ve tercihleri topluma her zaman yol göstermiştir. Bu yol kötü bir yol olsa da. Peki sanatçıların tercihlerini kimler yönlendiriyor dersiniz? Bizler gibi kendini bilmez insanların ne alacağını bilmeyen neyin iyi neyin kötü olduğunu bilmeyen insanları sömürmek için aklını şeytana satmış insanlardır, bizi yönlendirenler. Kadınların daha fazla kozmetik ürünleri alabileceği daha fazla estetik yaptırabileceği böylece bu sektörde büyük paralar kazanan insanların toplumu hem sömürmesi hemde kendilerini daha zengin yapabilmesi için oluşturulmuş bir algıdır. Yanlış mı söylüyorum. Olabilir. O halde söyleyin bana niçin sürekli 'güzel kadın' algısı değişirken erkeklerin ki değişmiyor?
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.