Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
bir zamanlar sanmıştınız ki hayat kitaplardan ve sözcüklerden geçer kendinizi eskiten oyunlara daldınız örneğin uzun tutulmuş bir önsöz yüzünden kitaba geç kaldınız
Sayfa 236 - Öteki MithosuKitabı okuyor
"Bir zamanlar senin çirkinliklerin de güzeldi. Şimdi, güzelliklerin bile çirkin."
Reklam
'Doğulular sizi yalnızca zevklerinin aracı olarak görüp hapsetmekte haklılar! Avrupa sizi dünyanın bir parçası kabul edip erkeğe eşit görerek aslında cezalandırmıştır. Bana göre kadın, var olan en korkak, en ahlaksız varlıktır. Üstelik cazibesi de buradan gelir: Evcil olanı avlamanın zevki olur mu hiç! Bir kadın bir erkeğe tutku işlediğinde,
Sayfa 78 - 79, 80 Zeplin Kitap
Ama artık gelsende fark etmez. Kiraz domatese zam geldi. Kalbime de. Bir zamanlar ucuz mu ucuz duygularınla sahip olduğun kalbe,önüme adamgibi sevgi de sunsan giremezsin.
Draper, Din ve Bilim kitabında şunları söyler;
Roma devleti savaş gücünde ve siyasal nüfuz planında parlak bir noktaya gelip uygarlık da en uç dereceye ulaşınca, kendini bir ahlak bozgunluğunun içinde buldu. Dini ve ahlaki çöküntüde aşağıların aşağısında yuvarlandı. Şımarık bir hayat sürmeye başlamıştı Romalılar; sanki yeryüzünde ebediyen kalacaklardı, öyle ki hiçbir şeye aldırmıyorlardı.
“Bir zamanlar dilin efendisi olan ben, çektiğim acıyı ve utancı ifade edecek söz bulamıyorum.”
Reklam
Ulaşılmaz dağlardan, ayak değmeyen sahradan, meçhul okyanusun sonuna kadar her yerde ebedi yaratıcının ruhu esiyor ve onu duyumsayıp yaşayan her toz zerresiyle seviniyor. - Ah, o zamanlar, üzerimden uçan bir turnanın kanatlarıyla uçsuz bucaksız denizin kıyısına, sonsuzluğun köpüklü kupasından o kabaran yaşam hazzını içmeye ve bir an olsun göğsümün sınırlı gücünde, her şeyi kendi içinde ve kendinden yaratan varlığın rahmetinden bir damla duyumsamaya ne çok özlem duymuştum.
Sayfa 38
Rönesans döneminde çok tuhaf zehirleme biçimleri biliniyordu; miğferler, yanan meşaleler, işlemeli eldivenler, taşlı yelpazeler, yaldızlı parfüm şişeleri ve kehribar kolyeler insanları zehirlemekte kullanılmıştı. Dorian Gray ise bir kitaptan zehirlenmişti. Kötülüğü yalnızca kafasındaki güzellik idealini hayata geçirmenin bir yolu olarak gördüğü zamanlar oluyordu.
Sayfa 167
Hoş ev, değil mi? Şurada gördüğünüz iki kafa, zenci kölelere ait. Bir işaret bu. Ev bir köle tüccarınındı. Ah! O zamanlar oyunlar gizli oynanmıyordu! İnsanlar yürekliydi, şöyle diyorlardı: “İşte, evim barkım var, köle ticareti yapıyorum, kara derilileri satıyorum.” Bugün, bu işi yaptığını açıkça söyleyen birini düşünebiliyor musunuz? Ne rezillik! Parisli meslektaşlarımın konuşmalarını buradan duyabiliyorum. Bu konu hakkında ödün vermezler, iki ya da üç hatta daha fazla bildiri yayımlamaktan çekinmeyeceklerdir. İyice düşündükten sora ben de katılırdım onların imzalarına. Kölelik mi, hayır, biz ona karşıyız! Kendi evlerimizde ya da fabrikalarda köleliğe yer vermek zorunda kalmak düzenin bir parçası ama bununla övünmek, işte o olmaz.
Hiçsizliğe
Tanrı sen ne kadar güzelsin bir hiç olarak ormansın belki bilmiyorum belki ormanda bir ağaçsın şuncacık bir pazartesi günüsün insanları dupduru edemeyen bütün karayollarında ve demiryollarında gider gelirim bütün dünyada ama biliyorum Kırşehir'de mezarsın bir kilisesin Kapadokya'da sözgelimi yumurtada zarsın ustasın sabahları yapmada en katı yoklukları koyarak insanın içine akşamüstlerinde biraz gaddarsın sular ve zamanlar kararırken ne yapalım bari bağışlayalım birbirimizi
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.