200 syf.
·
Not rated
Edebiyatın emeklediği zamanlar olması hasebi ve yazıldığı dônem dikkate alındığında iyi bir kitaptı diyebilirim. Konusunun aleladeliğini göz ardı edilerek bir "Osmanlı gezintisi" yapmak için okunabilecek bir kitap. Namık Kemal'in İntibah'ına bayılmıştım ve gözlerim dolu dolu olmuştu. Mukayese edecek olursam İntibah birkaç kat daha evladır. Keyifli okumalar.
Felatun Bey ile Rakım Efendi
Felatun Bey ile Rakım EfendiAhmet Mithat Efendi · Dergah Yayınları · 201422.7k okunma
Bir zamanlar Selanik Yunanistan'da ve Balkanlar'da eşine rastlanmayacak kadar Osmanlı'ydı ve fevkalade kozmopolitti.
Reklam
126 syf.
9/10 puan verdi
Ümmetçilik mi, Türkçülük mü?
Pantürkizm, Balkanlardan Asya steplerine kadar uzanan geniş coğrafyada yaşayan Türklerin birliğini yani "Büyük Türk Birliği" ilkesini savunan, temsilcisi olmaktan onur duyduğum izmdir. Pantürkizm, İslam sosu başta olmak üzere bütün izmlerden arındırılmış saf Türklüğü tanımlar. Gurur duyduğumuz Teşkilatı Mahsusa'nın da kuruluş
Üç Tarzı Siyaset
Üç Tarzı SiyasetYusuf Akçura · Ötüken Neşriyat · 20182,273 okunma
Temizlik ve Sıhhî Neticeleri
"Temizlik îmánın yarısıdır!" (Müslim, Tahåret, 1) hadis-i şerîfini nefis hüsn-i hatlarla yazarak evlerinin ve ibadethânelerin duvarlarına asan Os- manlılar, bu hakikati daha ziyâde gönüllerine yerleştirerek kendilerine şiar ve düstur edinmişlerdir. Bu temizlik, hem maddi hem de mânevî olarak gerçekleştirilmiştir. Çünkü temizlik, dînî
Sayfa 510 - Erkam yayınlarıKitabı okuyor
İyilik ve İnsâniyet
Osmanlılar, gönüllerini tezyîn eden İslâm ahlakının zarafet ve nezāket numûneleriyle dolu bir hayat yaşamışlardır. Dolayısıyla Avrupa'da insanlar adeta idarecilerinin eli altında esir muamelesine tabî tutularak çok ağır şartlarda yaşarken Osmanlılar'da müslüman olmayan ahālī bile gâyet huzur ve rahat içinde ömür sürmekteydi. Nitekim bu
Sayfa 509 - Erkam yayınlarıKitabı okuyor
Dilencisiz memleket
Osmanlı ülkesi, bünyesini bir muhabbet ve şefkat ağı gibi ören vakıf ve benzeri hizmetler sayesinde adeta dilencisiz bir ülke haline gelmiştir Öyle zamanlar olmuştur ki, müslüman zenginler zekâtlarını verecek fakir bulmakta güçlük çekmişlerdir Bu sebeple o dönemlerde dilencılığin ne olduğu adeta meçhuldür Hatta nüfusu iki milyona kadar çıkmış olan İstanbul'da ve umûmiyetle Türkiye ile Kırım'da hiçbir Türk dilenciye rastlanılmadığı, bilinen bir ger çektir. Nådiren tesaduf edilen dilenciler ise, başka milletlere mensup kimselerdir. Çünkü Osmanlıların, öldükten sonra bile kimseye muhtaç olmamak için kefen paralarını dahi henüz hayatlarındayken ayırıp dâimâ üzerlerinde taşımaları, mâlum ve meşhur bir adet halindedir. Corneille Le Bruyn in seyahatnamesinden: "... Türklerin hayrât ve hasenáta çok düşkün olduklarını ve hatta hristiyanlardan çok daha fazla hayrat vucûda getirdiklerini inkâra imkân yoktur. Osmanlı mülkünde yok denecek kadar az dilenciye tesadüf edilmesinin başlıca sebeplerinden biri de hayır ve hasenát vakıflarıdır." Comte de Bonneval eserinden: "İstanbul, civarıyla birlikte takriben iki milyon nüfusa mâliktir ki, Avrupa'nın en büyük şehirlerinden sayılması icab eder. İşte bufevkaláde nüfus kesâfetine rağmen tek bir dilenciye bile tesadüf edilmez! Yalnız darlık taslamak üzere sırf sadakayla geçinen goy goycular vardır! Ama onların da itibarları yoktur."
Sayfa 500 - Erkam yayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Avrupa Nişanları
Sultan Abdülmecid, Avrupa'nın kalkınmasını yanlış değerlendirmiş bir padişahtır. Bunda da çevrenin mühim rolü olmuştur. Özellikle Fransız kültürüne çok önem vermiş, Türk musikisi yerine Fransız müziğine merak sarmıştı. Fransız kültürünü Osmanlılara hakim kılmak için, belki de farkında olmadan öylesine bir gayret gösterdi ki, Fransa imparatoru ona "Lejyon Donör" nişanını gönderdi. İngiltere Kraliçesi Viktorya ise, Sultan Abdülmecid'e "Dizbağı" nişanı verdi. Yabancı nişanları kabul eden ilk padişah, Abdülmecid oldu... Kendi açılarından haklıydılar. Sultan Abdülmecid ile etrafi sayesinde Osmanlılar geçmişlerinden uzaklaşacak, kültür ve medeniyetlerini terk edeceklerdi. Bunları terk ettikçe de Avrupa'nın kucağına düşeceklerdi. O zaman Avrupa, bu cihan imparatorluğunu lokmalara ayırıp yutacaktı... Nerede nereye gelinmişti... Bir zamanlar Osmanlı padişahları, Fransa'da dans edildiğini duyup, "bir gün bunun kendi memleketlerine de sıçraması endişesiyle Fransa'yı protesto ederken, Sultan Abdütmecid, Fransız büyük elçisinin baloya davetini kabul ediyor, dans eden çiftleri hiç bir tedirginlik duymadan seyredebiliyordu. Ve Osmanlı Devleti'ni, "Avrupa hayranlığı ağır ağır kemiriyordu...
Sayfa 429 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okuyor
Astar değişmez; yamalamaya çalışanda, allayıp pullayanda aynıdır..
1896 Temmuz'undaki İstanbul Osmanlı Bankası başkanı, Ermenilerin Sultanaahmet'te toplanarak Galata'ya yürüyüşe geçmeleri ile başladı. Rusya ve Avrupa'nın şımartmasıyla bir zamanlar Osmanlı'nın gözde tebaası Ermeniler, Osmanlı'nın başkentinde ona kabadayılık taslayarak; hakaretler, küstahlıklar, taşkın hal ve
Sayfa 16
192 syf.
·
Not rated
I. Selim veya bilinen adıyla Yavuz Sultan Selim (d. 10 Ekim 1470 - ö. 22 Eylül 1520), Osmanlı İmparatorluğu'nun 9. padişahı ve 88. İslam hâlifesidir. "Hâdimü'l-Haremeyni'ş-Şerîfeyn" (iki kutsal caminin hizmetkârı) unvanına ve divan edebiyatındaki "Selîmî" mahlasına sahiptir. I. İsmail, bilinen adıyla Şah İsmail
Şehzade
ŞehzadeGökhan Çelik · Yediveren Yayınları · 202215 okunma
Biz sofraya oturur oturmaz, kapı açıldı. İçeriye Kafkasyalı bir grup girdi. Çok parlak kostümleri vardı. Kurşunları göğüslerinde, geniş omuzlu, ince bellerinden hançerler sarkan, uzun, siyah çizmeli bir gruptu. İnsan, onların hemen dans etmeye başlayacaklarını bekliyordu. Fakat, onlar dönüp insana bakmıyorlardı bile. Evet, bu fevkalâde yapılı
Reklam
·
Not rated
Yakup Kadri nin gözünden
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU – GENÇLİK VE EDEBİYAT HATIRALARI TÜRKİYE’DE AYDIN AYMAZLIĞI İlginçtir Namık Kemal 48 yaşında ölür. İki tane dört haneli sayı arasında bir kısa çizgi Namık Kemal’in bütün hayatıdır. 1840-1888. İşte bu kadar. Aynı yaşam süresi 1867-1915 sayıları ile Tevfik Fikret için de geçerlidir. Her ikisi de oldukça kısa bir yaşam
Gençlik ve Edebiyat Hatıraları
Gençlik ve Edebiyat HatıralarıYakup Kadri Karaosmanoğlu · İletişim Yayınevi · 2017312 okunma
576 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Üç İstanbul'un Türk Edebiyatındaki önemi
ÜÇ İSTANBUL - MİTHAT CEMAL KUNTAY Bazılarımız bir zamanlar, dizi uyarlamasını TRT'de izlemiştik. Benim de aklımda bazı sahneler kalmıştı. O yıllarda "Duvardaki Kan" ve "Küçük Ağa" da izlenen dizilerdendi. TRT'nin yaptığı bu uyarlamalar, bugünkü yapımlarla karşılaştırıldığında çok nitelikli çalışmalardı. Mithat
Üç İstanbul
Üç İstanbulMithat Cemal Kuntay · Oğlak Yayıncılık · 20202,420 okunma
656 syf.
7/10 puan verdi
·
Read in 6 days
2.Dünya Savaşı döneminde Kefalonya adlı Yunan adasını merkeze alan trajik ve ironi dolu bir kitap. Kefalonya İyon Denizi'nde İtalya ve Yunanistan arasında kalan bir ada. Tarih boyunca ada pek çok milletin eline geçmiş. Buna Osmanlı'da dahil. Kitap boyunca karakterler tüm bu milletlerden de bahsediyor, karşılaştırıyor. Kitapta geçen
Yüzbaşı Corelli’nin Mandolini
Yüzbaşı Corelli’nin MandoliniLouis de Bernieres · Nora Kitap · 2017463 okunma
Tüberküloz teşhisi konan arkeoloji meraklısı bir yol mühendisi olan Carl Wilhelm Hammann sağlıklı ve uzun yaşamak için Osmanlı topraklarına gelir. İyileşme sürecinde 1864 1886 yıllarında yol yapımı için Bergamaya gelir ve şunları söyler. "" Kaleye çıktım. Üzüntü içinde orada bakakaldım, neredeyse insan boyu büyüklüğünde Korinth düzeninde sütun başlıkları gördüm, etrafı çalılara kaplı zengin süslemeli kaidelere ve diğer mimari parçalara baktım. Parçaların yanında kireç çukurları yanıyordu, insanlar mermer parçalarını ağır balyozlala kırıp küçük parçalara ayırarak yakmak üzere bu kireç çukurlarına atıyorlardı."" İşte Dünyanın bir zamanlar 8. Harikası olan Zeus Altarının Türkiye den kaçırılmış öyküsü böyle başlıyor. Çoook yazık.
Sayfa 415Kitabı okudu
"Suriye'de o zamanlar Türk bulunmaz şeydi. Çünkü Çanakkale ve Erzurum vardı. Ateş, Türk'ü mıknatıs gibi çeker. Ancak cepheler sustuğu zaman, gerilerde Türk bulunabilir. Harp varsa, ölümsüz yerlerde yalnız araba, Dürzi'ye, Ermeni'ye, Rum'a, Kürt'e rastlayabilirsiniz. İngiliz ordularının Suriye muharebelerinde Arap ve Hint maskesi takındıklarını belki bilirsiniz; Hindistan'da başlarına raca sarığı geçirdikleri gibi! Harp başladı mı, bir sıra Arap, bir sıra Hintli ve bütün bu mozaik aşındıktan sonra haşmetli Britanya Kralı Hazretleri'nin sarışın özkanları görünür. Osmanlı İmparatoru Hazretler ise maskesini kıçına takar ve satrançta en kıymetli taşını öne sürer. Harpte bizim saflara düşen ilk kurşun, bir Türk aman'ı ile ses verir. Karşımızdaki ise ilk iniltilerinde Asya lisanları kullanır ve İngilizcesini zafer marşlarına saklar."
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.