Şu bir gerçek ki Kur’an’da bulunan bazı ayetlerde, Allah’ın ilim ve lütfunun doğadaki “işaretlerine” dair tanımlamalar, modern keşiflerle şaşırtıcı bir benzerlik gösterir; ayrıca bu işaretlerin hiçbirinin bilimle çeliştiğine dair bir kanıt da bulunamamıştır. Fakat bir diğer açıdan da Müslümanların Kur’an’ı bilimsel araştırmalarla sınırlama çabalarına engel olmak gerekebilir. Kur’an fennî bir ders kitabı değildir. Onun dili edebî açıdan en kaliteli seviyededir ve birden çok mana taşır. Günümüzde yeni keşifleri öngördüğü iddia edilen Kur’an’daki işaretler bilerek muğlak bırakılmış, hangi dönemde yaşıyor olursa olsun okuyanın bilgi seviyesiyle çelişmeyecek şekildedir. Eğer Kur’an bu oluşumlara (örneğin büyük patlama teorisi, atomun bölünmesi, evrenin genişlemesi) dair açık tanımlar içerseydi, bu oluşumlar eski Müslüman bilim adamlarınca da bilinirdi. Kur’an’ın şahane özelliklerinden biri, bir nesilden diğerine geçerken bu işaretlerin güç, güzellik ve gizemlerinden hiçbir şey kaybetmemesidir; her nesil onları mevcut bilgi durumlarıyla uyumlu bulmuştur. Kur’an’ın işaretlerine hayranlık ve şaşkınlık duymak başka, ondan bilimsel teoriler çıkarmaya ya da onlara bilimsel teoriler yüklemeye çalışmak başka bir şeydir; zaten bu Kur’an’ın tarzına aykırıdır.
Sayfa 32Kitabı okudu
Bize göre şımartılmış çocuk, bağımsızlığından yoksun bırakılmış biridir. Çocuğun yerine konuşan, tehlikeleri gören ve bu tehlikelerden onu esirgemeye çalışan ve kendini çocuk tarafından yedeğe aldırtan biri vardır ortada. Böylesi çocuklar bir asalak özelliğini içerir, diledikleri her şeyi annelerinin yardımıyla ele geçirmeye çalışır.
Sayfa 173Kitabı okudu
Devlette Toplum Yararına Disiplin ve Partisiz Demokrasi
12 Eylül 2012 tarihinde eylemli mücadelemin ilk konusu partisiz demokrasi ve topluma hizmet konusudur.
Gündemi devrimden uzak tutmak adına sokak köpekleri ile değiştirmek isteyenler beyhude çabalar içindeler.
Devrimin nasıl olacağını ve devrim sonrasını tüm ulus tartışmak ve bu düşüncelere ilave edilecek yeni insanlık devrimi ile çelişki
“Derler ki toplumumuzun bilge kişilerinden biri evindeki bir pencereye üç güvercin yerleştirmiş. Biri öldürülüp tüyleri yolunmuş, üstüne de bir kâğıt bırakılmış. 'Bu dönme, en son gidecektir.' İkinci güvercin öldürülmeden yolunmuş. Onun üstündeki yazı 'Dönme beklenilenden biraz erken gitti,' imiş. Üçüncü güvercinse hem sağmış hem de tüyleri yolunmamışmış. Onun üstündeki kâğıtta da 'İlk önce gidecek olan bu,' yazılıymış.”
Dünya görüşü tutarsızlaştığında, insanın kendisini ve başkalarını anlayışı parçalanır ve kendisini yalnız, dışarıda bırakılmış biri olarak yaşamaya başlar. Bir dünya görüşünün ahengini, eskiyen bir dünya görüşünün tükendiği yerde yeni bir dünya görüşünün oluşumu belirler. Bu da insanın kendi deneyimleriyle ve sezgileriyle ne kadar temasta olduğuna bağlıdır.
