Seni kendimden tanıdım çocuk;
Yüreği sürekli çiğnenen bir yol
Gövdesi acılardan acılara köprü…
Biraz öfke, biraz umut, çokça onur
Olan kendimden.
Eğildim öptüm yıkık alnından
Uzaktın, kıyamadım sessizliğine
Biraz daha dedim içimden, biraz daha;
Gün olur, onuru güzel çocuk
Acı da yakışır insanın yüreğine...
Vinçlerde ışıklı harflerle isimleri yazılı inşaat şirketleri yeni binaları yıkmaya aday oluyor, dil dökerek, çıkar vaat ederek her bir mahalle sakinine ulaşmaya gayret ediyorlar. Adlarını yolsuzluk dosyalarından tanıdığımız, tepki gösterdiğimiz şirketleri komşularımız "Olsun, iktidara yakın, işini biliyor, hiç değilse inşaatı bitirir," diye savunabiliyorlar.
Bu açıkgöz şirketler, yeni inşaatlarda mescit yapımını teşvik için bunun emsalden düşüleceğini (yani inşaat alanından sayılmayacağını) belirten yasa maddesinden yararlanmak üzere CHP'li belediyelere "dua odası", AKP'li belediyelere "mescit" adıyla takdim ettikleri mekanı, kat maliklerine verdikleri projelerde "fitness center", spor alanı, televizyon odası gibi isimlerle tanıtıyorlar. Bedavadan kazanılmış bir alan olduğunu, iskan raporu alındıktan sonra apartman sakinlerinin ortak kararıyla istendiği gibi kullanılabileceğini söyledikleri bu mekanları kat maliklerini kandırmak için bir tür yem olarak kullanıyorlar. Müteahhit bu sayede bir kat daha yüksek bina yapma hakkı elde ederek engelsiz deniz manzarasına kavuşacak üst kattaki kendi dairelerini biraz daha pahalıya satma hesabı yaparken, kat malikleri de her biri birer kat daha yükselip şerefiyelerini artırmanın peşindeler.
Gözlerim eriyor dalgaların arasından
Fersah fersah uzayan bir yanılgıyla
Bir kara parçasına çarparken
Yoksul kentin susuz çocukları ve kadınları
Limanda bekler
Biraz daha beklesem ay doğacak
Biraz daha beklesem kuşlar konacak
Biraz daha beklesem
Yolunu kaybetmiş bir karıncanın ayak sesi soluğum olacak
Daha biraz beklesem deniz çarpacak
Ve gökmavi bir yeryüzü yüzüm olacak