416 syf.
·
Not rated
İsviçre'nin Bern şehrinde Lisede görevli olan antik diller öğretmeni Gregorius, hayatına son vermek üzere olan bir kadının kurtarıcısı oluyor. Portekizli olan kadından öğrenmiş olduğu bir sözcük öğretmeni bir sahafa götürüyor.  Kitaplar arasında bulduğu Portekizli yazar Amadeu Prado'nun kitabı olan 'Sözlerin Kuyumcusu' dikkatini çeker. Kitaptan okuduğu bir söz hayatını değiştirmeye yön vermektedir. Yazar ve yazarın kitabı hoşuna gidiyor. Kitaplarla haşir neşir olan kitap kurdu Gregorius, yazarın hayatını öğrenmek için bir gece ansızın, bulunduğu yerde yaşadığı  hayatını geride bırakarak Lizbon'a gider. Oranın ne dilini,  ne geleneğini ne de kimseyi biliyor, tanıyor. Onun için bilmek tanımak önem arz ermezken ama bir şeyi öğrenmek ve onunla hayatında bir şeyleri değiştirmeye adım atmak daha önemli. Bununla gelen her yeni bilgiye  açık olur. Hayatına son vermek isteyen kadın kimdir? Raimund Gregorius'un dikkatini çeken nasıl bir söz oldu? Armadeu Prado hakkında neler öğreniyor? Öğrendikleri hayatına nasıl etki ediyor? Bu soruların cavabını ararken aynı zamanda kendimize  birer pay çıkartabiliyoruz. Kitap içinde kitap okumak, hakkında bilgi sahibi olmak, içsel bir yolculuğa çıkmak güzel oluyor.  Başlarda biraz sıkıcı geldi çünkü hemen okuyayım bitsin öyle bir kitap değil felsefi anlamın da düşündüruyor Ama  okudukça sayfalar  ilerledikce kitap akıp gitti. Kitabın film de varmış en yakın zamanda izleyecem bakalım kitapla aynı tadı verecek mi? Kim istemez ki karakterimiz gibi ansızın bir trene binip her şeyden uzaklaşmayı?
Lizbon'a Gece Treni
Lizbon'a Gece TreniPascal Mercier · Sia Yayınevi · 20211,407 okunma
128 syf.
7/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 15 hours
Merhaba arkadaşlar. Hepimize iyi akşamlar. Uzun yıllar sonra oldukça doyurucu olacağını düşündüğüm Anton Çehov serisini de bitirdik. Yaklaşık 10 kitabını bu süreçte okuyoruz ve okuyacağız. Bunun dışında onun öykülerinin seri olarak basımları var. Bunların Cem - İletişim ve Yordam Yayınları üzerinden yapılmış setlerinin de dağıtıma hazır olduğunun
Üç Kız Kardeş
Üç Kız KardeşAnton Çehov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20167.5k okunma
Reklam
304 syf.
6/10 puan verdi
·
Read in 25 days
Sanki annesinin günlüğü gibiydi...
Aslında bir günde okunabilecek rahat bir kitap. İlk okumaya başladığımda keyifli sonra zaman zaman sıkıcı, bazen güzel yerlere değinen ama genellikle aynı şeyleri tekrarlayarak beni biraz sıkan bir kitap oldu. Okurken yazarın kendisini merak ettim ancak hakkında pek birşey yok. Bunları kendi yazamaz diye düşünmeye başladım ya da kendini fazla bir feminen role büründürerek yazmış olabilir diye de devam ettim. Yazarın annesine olan düşkünlüğü olup babasıyla sanki asker komutan ilişkisinin olmasını okuduğumda annesinin yaşadıklarını gözlemleyerek yazmış olabilir ya da annesinin içine attıklarını sadece sayfalara dökebildiği bir defteri bulup yayınlattığı düşüncesi de hala benimle. Zaten kitabın sonunda da okuduğumuz kitabın günlük olduğu ortaya çıkıyor. Bence başka söze gerek yok...
Hayat Güzel De 'De'leri Var İşte
Hayat Güzel De 'De'leri Var İşte
Cihad Kök
Cihad Kök
Hayat Güzel De 'De'leri Var İşte
Hayat Güzel De 'De'leri Var İşteCihad Kök · Yakamoz Yayınları · 2017251 okunma
332 syf.
·
Not rated
Tüm seriyi okudum. Hem de final haftamda. Buna değdi mi? Evet. Zaten kitaplar pek uzun değil ve hızlı okunuyor. Sanki 6 filmlik bir maraton yapmısım gibiydi. Serinin başı biraz sıkıcı olsa da psikolojik gerilimi yüksekti. Ayrıca ilk başta ilişkiler biraz klişe gibiyse de zamanla öyle dönüm noktaları öyle çıkışlar öyle sürprizler oldu ki... Enfesti. Bilimkurgu güzel yedirilmişti. Distopik o dünya sizi öyle bir karamsarlığa sürüklüyor ki... Belki de böyle bir konuda okuduğum ilk kitap olduğu içindir. Bilmiyorum ama okuması gerçekten keyifliydi. Tüm distopyanın içinde kahkaha attığım sahneler de oldu. Teşekkürler Kenji. Maalesef fiziksel kopyalarına sahip olmasam da ileride kesinlikle hepsini alacağım. Dex yayını olmasına rağmen imla hataları şaşırtıcı derecede azdı. Bir iki tane gördüm. Rahatsız hissettirmedi. Maas kitaplarına göre bu kitabı editleyenler kitaba emek vermiş. Konusunu anlatmak içimden hiç gelmiyor. Kesinlikle sürpriz bozmak istemiyorum. İlk birkaç bölüme dayanırsanız çok güzel bir maceraya katılırsınız.
Bana Dokunma
Bana DokunmaTahereh Mafi · DEX Yayınları · 20181,385 okunma
336 syf.
·
Not rated
·
Read in 3 days
Tamamen vakit kaybı
Audur
Audur Ava Olafsdöttir
Audur Ava Olafsdöttir
isimli yazarı ilk kez
Sessizlik Oteli
Sessizlik Oteli
isimli kitabi ile tanımıştım. İlk okuma kitabım çok güzel iken bu kitabı hiç ama hiç beğenmedim. Puan vermeye bile layık görmüyorum. Bu kadar olumsuz eleştirme yapmanın sebebi yazarın kitabı tamamen zaman kaybı yaşayan bir hikaye olarak anlatması. Boşanma aşamasında olan bir kadının ikiz çocuğuna gebe olan arkadaşının büyük çocuğu ile birlikte yaptığı yolculuk ve ilişkileri anlatılıyor. İzlanda edebiyatına karşı şiir konusunda biraz ilgi duyuyordum fakat biraz da destansı havada eserler sanırım beni cezbediyor. Yazarın dediğim gibi kitabını okusanız da olur okumasanız da. Yoldan geçerken hiçbir edebi bir katkısı olmayacak şekilde yavan ve ders verici ögesi olmadan sıkıcı bir havada yazılmış.
Kasım Yağmuru
Kasım YağmuruAudur Ava Olafsdöttir · Pinhan Yayıncılık · 201625 okunma
299 syf.
6/10 puan verdi
Kitap; başka dünyalardan bir kadın ve bir erkeğin zamansız karşılaşmasını ve giderek karmaşıklaşan yol hikayesini anlatıyor. "-Nereye? diye düşünmeden gitmek isteyenlerin varabilecekleri tek yer geçmişleridir." Kendini bulabilmek için bazen düşmek gerekir. çıkmazlara giren hayatlarından kaçmaya çalışan iki yabancı birbirlerini tanımaya ve acılarını paylaşmaya başlıyorlar. Anlatmak ve anlaşılmak isterken, her karakter kendi geçmişine yolculuğa çıkıyor ve keskin bir iç hesaplaşmaya dönüşüyor. Birçok insanın hayatında yaşadığı psikolojik çöküntüler, tranvalar var ve zaman geçtikçe içimize attığımız, kapandığını, kabuk bağladığını sandığımız bu yaralar zamanla günyüzüne çıkıyor ve daha çok can yakıyor. Sessiz kaldıkça , konuşmadıkça geçeceğini o pişmanlık dolu sesin susacağını sanıyoruz ama giderek büyüyen acı bir çığlığa dönüşüyor. "-Hayatın en acımasız taraflarından biri de en çok unutmak istediklerimizi, bir gün mutlaka anlatmak zorunda kalmamız." .... Yazarın okuduğum ilk kitabıydı ve çok beğendiğimi söyleyemem.Evet kurgu güzel akıcı bir anlatımı var. Fakat karakterlerin iç hesaplaşmalarıyla birlikte gelen psikolojik tahliller çok yormuş, olayların önüne geçmiş. Her bölümde farklı bir karakterin bakış açısıyla devam ediyor kitaba biraz renk katmış ama kurtarmamış.Bu nedenle ben çok sıkıldım kitabı okurken , kitabın yarısında olaylar hızlanıyor tam heyecanlı bir son beklerken çok sıkıcı bir şekilde bitiyor.
Düşerken
DüşerkenTarık Tufan · Profil Kitap Yayınları · 20186.3k okunma
Reklam
594 syf.
9/10 puan verdi
Yazarın okuduğum ilk kitabı Hayalci oldu. Ben bu kitapta aşırı heyecanlandım, karakterle çok bağ kurdum. Aslında hepimiz masallara, hikayelere kendini kaptıran ve hatta kafasını gömdüğü kitabı okurken yolunda yürümeye çalışan insanlarız. Aynı Lazlo gibi :) Lazlo'nun büyülendiği ve inanmayı bir an olsun bırakmadığı hikayelerin olması bu yüzden beni çok etkiledi. Onun tutkusu, umudu içime çok işledi. (İkinci kitabını da okudum ama o beklentimi karşılayamadı açıkçası) Fakat bu kitap başlangıcı ve sonuyla beni oldukça etkiledi. Kitabı okumadan önce yorumlarını okumuştum ve biraz yavaş aktığını söyleyenlere hak veriyorum. Ben bunu sıkıcı bulmadım, aksine merak duygumu perçinledi ve "Lazlo'nun inandığı her şey acaba gerçek mi?" "Ne kadarı gerçek olacak?" düşünceleriyle okuma keyfim arttı. Yine yorumlara baktığımda yazarın, Duman ve Kemiğin Kızı serisinin daha çok sevildiğini gördüm ama açıkçası bu kitaptan sonra benim beklentimi hiç karşılamadı. Belki ilk o seriyi okusam daha çok etkilenebilirdim çünkü yazarın yarattığı evrenler çok güzel ve gerçekçi bence. Sadece o seride her şeyin çok iki kişinin aşkı üzerine olmasından hoşlanmadım sanırım... Oysa Hayalci'deki çiftlerin aşkı çok daha derin ve anlamlı geldi bana. Genel olarak ben bu kitapta her şeyin çok tadında olduğunu düşünüyorum. Herkese öneririm.
Hayalci
HayalciLaini Taylor · Artemis Yayınları · 2018380 okunma
259 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 25 hours
Hikaye biraz sıkıcı ve parçaları birleştirmesi zor görünerek başlamış olsa da sayfalar ilerledikçe olaylar acaba nereye bağlanacak merakıyla beraber hızlıca ve keyifle bir okuma yapmama faydalı oldu. Okuduğum her sayfayla beraber merakım daha da arttı ve bunun güzel bir şekilde karşılanmasını umdum. Fakat her sayfayla beraber içimde yükselen bu beklenti her bölümün sonunda bir sonrakine ötelenip duruyordu. Sonunda yaşanan ise aşırı derecede beklenen şey olup, benim hevesimi kıran ve hatta kitabın son bölümünü okumasam mı acaba diye düşündüren bir olaydı. Yine de belki düzgün bir açıklamayla kapanır diye son bölümü okudum. Açıklamalar zihnime kabul edilebilir gelmekle beraber, kitabın sonu benim istediğim, hayal ettiğim gibi değildi. Üstelik kitabın bana göre en büyük sorunu; içindeki bütün olayların hepi topu iki gün içinde geçmesi. Bu kadar çok olay ve durum daha uzun süre zarfına yayılabilse çok daha etkileyici olabilirdi bana göre. Fakat yine de yazıldığı dönemi göz önüne alırsam, dönemi için oldukça etkileyici bir eser olduğunu söylemem gerekir.
Üç Başlı Kerberos
Üç Başlı KerberosGertrude Barrows Bennett (Francis Stevens) · Çınar Yayınları · 202051 okunma
160 syf.
7/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 22 hours
Kadının yüzyıllardır süren varoluş mücadelesinin, yazın dünyasındaki boyutunu ele almış, feminist bir edebi makale. Her ne kadar kadınların yazar olamamasının altında yatan nedenleri irdelese de aynı nedenler, bilim alanında ve sanatın diğer alanlarında da tamamen geçerli olduğu için genel olarak, dünya tarihinde kadının her alanda neden geride
Kendine Ait Bir Oda
Kendine Ait Bir OdaVirginia Woolf · İndigo Kitap · 201738.2k okunma
423 syf.
7/10 puan verdi
·
Liked
Öncelikle bu kitabı bir proje ödevi olarak okudum. Ama beni gerçekten etkileyen bir kitaptı. Aslında başta biraz önyargılı bir yaklaşımda bulundum. Kitabı okudukça biraz da olsa ilgimi çekti. Ancak şunu söylemek istiyorum ki eğer macera kitaplarını, akıcı olan kitapları seviyorsanız pek tavsiye etmem. Sebebiyse kitap ne kadar güzel de olsa okurken biraz sıkıcı ve yavaştı. Doğrusu beni ortalarından sonra pek sarmadı yine de yarım bırakmamak için okudum. İyi ki de okumuşum. Konusuna geçecek olursak kitap bir gün aniden Rüya'nın Galip'e 19 kelimelik bir terk mektubu yazıp "annemleri sen idare edersin" notunu bırakmasıyla başlıyor. Galip ne yapacağını bilemeyip aklına gelen her yere bakıyor. Rüya'nın ilk eşine, üvey abisi Celal'e ve birçok yere gidiyor. Ama burada tuhaf olan şey Rüya kaybolduğunda üvey abisi Celal'in de kaybolması. Galip ikisinin birlikte kaçtığını, saklandığını düşünüyor ve artık Celal ile ilgili her şeyi inceliyor. Bu arada Celal bir köşe yazarı ve Galip ile Rüya onun en büyük hayranlarından. Galip bir süre sonra Celal'in ev anahtarını bulup evine gidiyor ve Celal gibi yaşamaya başlıyor. Celal gibi saatlerce masa başında yazı yazıp, eski yazılarını düzenleyip, mektuplara bakıyor, eski fotoğrafları inceliyor ve daha birçok şey yapıyor. Daha fazla ayrıntıya girmek istemiyorum çünkü okumak isteyenler olabilir. Kitabımız Galip'in arayışıyla geçiyor ve söylediğim gibi çok fazla akıcı, sürükleyici bir anlatımı yok bolca betimlemelere yer verilmiş bir kitap. Eğer bu tür kitapları seviyorsanız okumanızı tavsiye ederim. İyi okumalar!
Kara Kitap
Kara KitapOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 20229.1k okunma
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.