...insan türünün varoluşundan kaynaklanan koşulları göz önünde tuttuğumuzda, vermek, paylaşmak ve fedakârlık yapmak duygularının böylesine yaygın ve yoğun olması bizi şaşırtmaz. Asıl şaşırtıcı olan, bu büyük ihtiyacın nasıl bastırıldığı ve bireysel çıkarı öne alan endüstri toplumlarında (ve ona benzer birçok diğer kültürde) dayanışma duygusunun nasıl ikinci plana itildiğidir. Bunun açıklamasını da, yine "bir olmak ihtiyacı" ile yapmak, kimi okuyucuya belki çelişik gibi gelecektir. Ama insanların neden yanlışa yöneldiklerini, en iyi bu duygu ile açıklayabiliriz. Kazanç-Kâr-Mülkiyet temelleri üzerine kurulu bir toplumun, sahip olmak eğiliminde bir sosyal karakter yaratacağı kesindir. Bu davranış biçiminin yaygınlaşıp, çoğunluk tarafından kabul edilir olmasından sonra, toplum dışına atılmaktan ve yalnız kalmaktan korkan bireyler, kendilerini çoğunluğa uydurmak zorunda hissetmektedirler.