Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bi ri

Bi ri
@birii7ye
Başkasının gürültüsü değil,kalbinin fısıltısı önemli olmalı...
Büyük niteliklere sahip olmak yetmez; onları yönetmeyi de bilmek gerekir. -La Rochefoucauld
Reklam
Büyük niteliklere sahip olmak yetmez; onları yönetmeyi de bilmek gerekir. -La Rochefoucauld
Üzücü geri besleme döngüsü şudur ki, acımasız "kendi çıkarınıgözetme" eğilimi, insanları bizi baltalamaya ve bizimle savaşmaya teşvik edebilir. Davranışımızın ardındaki esas gerçeği görürler: zayıflığı, güvensizliği ve dengesizliği kamufle eden bir maske. Paranoya, kendini koruma çılgınlığı içinde, kaçınmaya çalıştığı zulmü yaratır ve sahibini, kendi yanılsamalarının ve kaosunun tutsağı yapar.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bir politika danışmanı olarak yıkıcı paranayaya en üst seviyelerde tanıklık etmiş olan Seneca şöyle yazmıştı:"Boş korkulara kapılan kişi kendine gerçek korkular yaratır."
Havaalanındaki görevliyle, telefondaki müşteri hizmetleri temsilcisiyle, davamızı inceleyen memurla kavga ederiz.Ne amaçla? Aslında, havayı kontrol etmiyoruz, piyasayı kontrol etmiyoruz, diğer insanları kontrol etmiyoruz ve buna rağmen gösterdiğimiz çaba ve enerji tamamen boşa harcanmıştır. Paranoya, "kimseye güvenemem" diye düşünür. "Bu işte tamamen tek başınayım. Etrafım aptallarla çevrili" der. "Kendi işime, kendi yükürnlülüklerime, kendi yoluma bakınarn yeterli değil" der. "Aynı zamanda arkada dönen dolapları da yönetmek zorundayım, onlar beni yakalamadan ben onları yakalamalıyım, bana yaptıklarını düşündüğüm saygısızlık için hadlerini bildirmeliyim" der.
Reklam
Hak görme algısı şöyle farz eder: Bu benim. Ben kazandım.Aynı zamanda başka insanları talepleriyle tüketir çünkü diğer insanların zamanlarının kendisininki kadar değerli olduğunu düşünmez. Onunla beraber çalışan, onunla geçinmekten başka şansı olmayan insanlara bıktırıcı nutuklar çeker ve beyanlarda bulunur. Hak görme eğilimi, becerilerimizi olduğundan büyük gösterir, başarı şansımızla ilgili abartılı hükümler verir ve saçma beklentiler yaratır.
Başarı ve özellikle de güçle beraber bir takım büyük ve oldukça tehlikeli yanılsamalar da gelir: hak görme, kontrol ve paranoya.
Belki de önceliğiniz gerçekten paradır. Belki ailedir. Belki bir şeyleri etkilemek veya değiştirmektir. Belki devam edecek veya bir amaca hizmet edecek bir kurum kurmaktır. Bunların hepsi de son derece uygun motivasyonlardır. Ama bilmeniz gerekir. Neyi istemediğinizi ve seçimlerinizin neyi dışarıda bıraktığını bilmeniz gerekir.
Ego takası reddeder. Neden uzlaşma yapılsın ki? Ego hepsini ister. Ego, size eşinizi sevseniz de aldatmanızı söyler. Çünkü hem sahip olduğunuz şeyi hem de sahip olmadığınız şeyi istersiniz.Ego şöyle der, bu işi daha yeni kavramaya başlıyor olsan da neden bir diğerinin de içine dalmıyorsun? Sonunda, "çok fazla" olan ve sınırı hayli aşan bir şeye evet dersiniz.
Diğer bir deyişle, konu diğerini alt etmek değildir. Diğerlerinden daha fazlasına sahip olmak değildir. Konu, kendin olmak, olabildiğince iyi olmak ve seni bundan alıkoyacak tüm o şeylere yenik düşmemektir.
Reklam
Hangi yarışta koştuğunuzu sadece siz bilebilirsiniz; tabii şayet egonuz, değerli olmanız için her yerde, herkesten daha fazlasına sahip olmanız, daha iyi olmanız gerektiğine karar vermezse. Daha önemlisi, her birimizin eşsiz bir potansiyeli ve amacı vardır; yani yaşamlarımızın koşullarını değerlendirecek ve belirleyecek tek kişi biziz. Çoğunlukla diğer insanlara bakıp, uymak zorunda hissettiğimiz standartlar için onların onayını alırız ve sonuçta kendi potansiyelimizi boşa harcarız.
Bazen rekabet yıkıcı olabiliyor.
Rekabet, hayatta önemli bir güçtür. Piyasayı rekabet yönetir ve insanoğlunun en etkileyici başarılarından bazılarının arkasında rekabet vardır. Ancak bireysel düzeyde, kiminle ve neden rekabet ettiğinizi bilmeniz ve olduğunuz yerle ilgili net bir algıya sahip olmanız son derece önemlidir.
Başarı yolunda ilerledikçe (o yol her ne ise), sizi önemsiz hissettirecek başka başarılı insanlarla daha sık karşılaşırsınız. Bir şeyi ne kadar iyi yaptığınız fark etmez, egonuz ve o insanların başarıları kendinizi bir hiç gibi hissettirir; tıpkı diğerlerinin de onları hissettirdiği gibi. Bu, sonsuza dek süren bir döngüdür ama bizim yeryüzündeki kısacık süremiz (veya burada sahip olduğumuz bu küçük fırsat penceresi) sonsuz değildir.
Harcadık bile...
Hepimiz, saygı duymadığımız insanlara kendimizi kanıtlamak ve istemediğimiz şeyler elde etmek için sevmediğimiz şeyler yaparak değerli hayatlarımızı boşa harcarız.
Zaman zaman hepimiz hiç düşünmeden, belirsiz bir cazibeye kapılarak veya hırs ya da gösteriş yüzünden "evet" deriz. Çünkü "hayır" diyemeyiz, çünkü "hayır" dersek bir şeyler kaçırabiliriz. "Evet" demenin daha fazlaşey başarmamızı sağlayacağını düşünürüz ama aslında tam da peşinde olduğumuz şeyi engeller.
1.824 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.