Ayşe Nur SONKUR EFE

1286 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Seyehat etmenin nispeten kolay olduğu zamanlardayız.  Uçakla daha kısa sürede daha uzun mesafeler katetmek mümkün. Yollar daha güvenli. Lisan bilmek çok da zaruri değil belki. Abdurreşid İbrahim 1857 doğumlu bir Tatar. Dini eğitimini almış ve tam manasıyla "kendini İslam' a ve İslam' ın yayılışına adamış bir mü' min. " Bir Seyyah.
Alem-i İslam ve Japonya'da İslamiyet'in Yayılması 1.Cilt
Alem-i İslam ve Japonya'da İslamiyet'in Yayılması 1.CiltAbdurreşid İbrahim · İşaret Yayınları · 201215 okunma
Reklam
240 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
26 saatte okudu
Meselenin Aslına Gelirsek...
"Olmak ya da olmamak... İşte bütün mesele bu!" diye başlasak da bu yazıya aslında en doğrusu meselenin " Ne olduğumuz ya da ne olacağımız." Önce teşhis sonra tedavi. Bunu ilk önce Mehmed Akif' in şiirlerinde gördüm. Hocazade ile Köse İmam' da, Âsım' da... Bir teşhis olmalı ve bu teşhise uygun tedavi. İşte Sâmiha Ayverdi de
Ne İdik Ne Olduk
Ne İdik Ne OldukSamiha Ayverdi · Kubbealtı Neşriyatı · 2007170 okunma
212 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Yeşilin Ateşi İçine Düşenlere
Kışa veda edip, bahara verdiğimiz yeni selamın arefesinde bir kez daha bir yeşil niyetle başladım okumaya. Belki üç, belki dördüncü defa. Güzel giden, yeniden bozan havalara, mart dokuza, april beşe, koz kavuran rüzgara, kocakarı soğuklarına, toprağa, suya, havaya düşen cemreye, ağacın cesaretle çıkan ilk çiçeğine, bellenen toprağa, ekilen
Beyhude Ömrüm
Beyhude ÖmrümMustafa Kutlu · Dergâh Yayınları · 20198,4bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
136 syf.
8/10 puan verdi
"Tam otuz yıl saatim işlemiş ben durmuşum Gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum." Zaman geçmiş. Sahiden ne çabuk geçmiş zaman. İnsanlar yaşlanmış. Çok değil denilse de belki yirmi yıl olmuş. Mahallenin silueti değişmiş. Evler yıkılmış. Eski kadınların sesi gitmiş, sokakta oynayan çocukların cıvıltısı, mahalle bakkalının veresiye defteri, ... Hepsi gitmiş. Erkekleri ölmüş, kadınları dul kalmış. Çocuklar büyümüş, evlenmiş, ana olmuş, baba olmuş, onlar da yaşlanmış. Birileri mahalle değiştirmiş, birileri dünya. Bırakılan bırakıldığı yerde kalmamış. Peki ne oldu? Bunca zaman sonra göz nasıl ilişti, kulak nasıl duydu, yürek nasıl hissetti? Geçmiş, gitmiş her şey? Peki ya nasıl geçip gitmiş? Bir yürek ferahlığı mı, bir vicdan muhasebesi ya da bir yürek yangını mı? Geçip gideni tutmak ne mümkün? Ya şimdi tutulsa zamanın bir ucundan? Tövbenin bir kenarından? Bir bozukluktan, bir şiirden, bir şehirden, bir merhametten, bir inanmaktan, bir sabah ezanından? Çok mu geç kalındı? Vakit daralmakta. Bir karar vermeli, bir duaya iştirak etmeli, bir yolculuğa niyet edilmeli, bir memleket terk edilmeli, bir yüke omuz vermeli. Bir şeyler yapmalı yahut yapmayı denemeli. Vakit daralıyor. Tik tak, tik tak... "Dönülmez akşamın ufkundayız vakit çok geç Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen  geç" Geç kalmışlığın, son anda fark edişlerin, ara verip geri dönüşlerin hikayesi. Peki ya Behçet Bey ne zaman ve neden gülümsedi?
Behçet Bey Neden Gülümsedi?
Behçet Bey Neden Gülümsedi?Abdullah Harmancı · İz Yayıncılık · 2023230 okunma
182 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Okumak ve Yazmak Arasında Kurulan Medeniyetler
"Çünkü insana en çok kitap yakışıyor ve mürekkebin kuruduğu yerde kan akıyor." M. Orhan Okay okumalarına üçüncü kitap Kağıt Medeniyeti ile devam ediyorum. "Kültür" , "Kağıt Medeniyeti" ve "Teknoloji, Siyaset ve Toplum" olarak üç kısımda neşredilen eserde ağırlık kitaba da ismini veren "Kağıt
Kağıt Medeniyeti
Kağıt MedeniyetiM. Orhan Okay · Dergah Yayınları · 2014107 okunma
Reklam
Reklam
102 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.