İnsan maddî hayatında; her anda havaya, her vakit suya, her zaman ve her gün gıdaya, her hafta ziyaya muhtaçtır. Bunların tekerrürü haddizatında tekerrür olmayıp ihtiyaçların tekerrürü içindir.
Kezalik insan hayat-ı ruhiyesi cihetiyle Kur'an'da zikredilen bütün nevilere muhtaçtır. Bazı nevilere her anda muhtaçtır. "Hüvallah" gibi. Çünkü ruh bunun ile nefes alıyor. Bazı nevilere her vakit, bazılarına her zaman muhtaçtır.
İşte hayat-ı kalbiyenin ihtiyaçlarına binaen Kur'an tekrarlar yapıyor. Mesela "Bismillah" hava-i nesîmî gibi kalbi ve ruhu tatmin ettiğinden kesret-i ihtiyaca binaen Kur'an'da çok tekrar edilmiştir.
'Bismillah' deyip koydum ateşe çaydanlığı. Niyet ettim çayı demlemeye. Ettehiyatü duasını okudum bereketli olsun diye çayım. Ne güzel de öğrenmişim senden yaşama incelik katmayı. Yaşama sen katmayı.
Mehmed Zahid Kotku Efendi önüne beyaz bir kaput aldığında, yazmaya başlamadan önce kağıdın sağ üst köşesine mutlaka besmele yazar. Her toplantıyı mutlaka Fatiha ile açar. Fatiha ile kapatır.
(Ben bunları ilk defa Erbakan Hoca’da görmüştüm. Seçim afişi hazırlarken bile kağıdın başına bismillah yazılıydı.
AGD’de de her toplantı böyle başlar ASR suresiyle biterdi.)
Hem herşey ne kadar büyük ve çok olursa olsun, en küçük, en az birşey gibi ona kolaydır ki; sineği kartal sisteminde ve çekirdeği ağacın mahiyetinde ve bir ağacı bir bahçe suretinde ve bir bahçeyi bir bahar san'atında ve bir baharı bir haşir vaziyetinde suhuletle icad eder. Ve san'atça çok kıymetdar şeyleri, bize çok ucuz verir, ihsan eder. İstediği fiyat ise, bir "Bismillah" ve bir "Elhamdülillah"tır. Yani, o çok kıymetdar nimetlerin makbul fiyatları, başta "Bismillahirrahmanirrahîm" ve âhirinde "Elhamdülillah" demektir.
Ayet-ül Kübra - 137
Bu ålemde her ne olur, ne doğar, ne yaşar, ne gelişir, ne ekilir, ne dikilirse hep Allah'ın izniyledir. Müslüman bütün bu ameliyelere "Bismillah" ile başlayıp Allah'ın rızasını arar.
"Yaratılanı hoş gördük Yaratan'dan ötürü."
deyip bir ışık yakmış karanlıklara, aydınlatmış
yürekleri
İlahi aşkın erdeminde olgunlaşıp silinmez iz,
unutulmaz söz, yüzlerce yıldır kaybolmayan
klavuz!
biz Adem'in yogruldugu çamurdan
biz sevgiyle yoğrulmuş hamurdan
biz mertligin harman olduğu Anadolu'dan
kah yaratılanı kah yaratanı severek
toprağı vatan, bayrağı canımızdan aziz bilerek
sevda dolu yüreğini döküp türkülere
haykırmışız sevdamızı dağlara, taşlara..
ana olup yavrumuzu yavrusuyken anamızı
sevmişiz
sevdamızın diline dolamışız yaratılanı
gurbete sılanın özlem dolu sevgisiyle katlanmış
haksızlığa isyanımız, yoksulluğa direncimiz
umut denen yüce ruhla kenetlenmiş ellerimiz
...
"Sevelim ,sevilelim!"Eyvallah!
dirsek çürüterek, diz kırarak¹,
inanarak başladığımız her işin
başı sonu "Bismillah "
*******
¹=Diz kırmak deyimi durulmayı, söz dinlemeyi, edebin ve terbiyenin sınırları içerisinde sûkunet bulmayı ifade eden bir deyim olsa da günümüzde daha çok baskı anlamıyla kullanılmaktadır. Burada kastedilen şey usta-çırak ilişkisi bir Anadolu geleneğidir.