108 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 3 days
Ömür İklim Demir, kalbini yalnızlıkla terbiye eden insanları, birbirini ıskalayan hayatları, eskidikçe güzelleşen, güzelleştikçe insanı dibe çeken anıları koyuyor önümüze... "İçler Dışlar Çarpımı”, 37 yaşındaki Melda Hanım’ın on yıllık eşinin vefatından sonra hayatının geri kalanını dolduracak birisiyle tanışmak istediği için gazeteye ilan vermesi, ona cevap olarak İhsan Bey’in yazması, devamında mektuplaşmaları ve buluştukları günü anlatıyor. Yazarın İhsan Bey karakterini çocukluğundan şimdiki yaşına kadar seçtiği anlatım biçimi mektup. İhsan Bey’in mektuplarına kadar olan kısımda Melda Hanım’ın şimdiki hayatıyla ilgili fikir edinirken İhsan Bey’in mektuplarıyla birlikte bir biyografi öyküye yer veriliyor...İhsan Bey’in sağ-sol çatışmalarında çektiği çilelerle ve kayıpların ayrıntısıyla yeni bir üretime geçiliyor. “Vasati 40 Yaş” adlı ikinci öykü birinci öyküyle kesişmektedir. Bu öykü bir bankada çalışan Taner’in iş çıkışı İstiklal Caddesi’nde yürümesi ve gördükleri üzerinedir. Yine ilk öyküdeki gibi sürpriz sonlu olan bu öyküde Taner birinci şahıs anlatıcı olarak biraz aylak adamlığını, biraz ıssız adamlığını, biraz kaybedenler kulübünden fırlamışlığını anlatır. İs bağlamış sokakları, naftalin kokan paltoları, dördüncü ayakta yatan kuponları, hizada bekleyen bıyıklı tuzlukları, intihara meyilli tahta mandalları, hikâyesi hiç bitmeyen sokak bilgelerini, mesai mesai deliren beyaz yakalıları ve günlük yaşamın lime lime ettiği bütün evhamlı ruhları anlatıyor.
Muhtelif Evhamlar Kitabı
Muhtelif Evhamlar KitabıÖmür İklim Demir · Yapı Kredi Yayınları · 20197.4k okunma
56 syf.
8/10 puan verdi
Karanlık Bir Kış Günü: Palto
Geçtiğimiz yıl içinde okuduğum fakat okuduktan çok sonraları bile aklımdan etkisini silemediğim bir hikaye: Palto. Kıymetini zaman geçtikte anladığımdan olsa gerek, kitaba verdiğim 8/10 puan beni düşündükçe üzüyor. Keşke ilk okuduğumda 10/10 puanlık bir kitap olduğunu idrak edebilmiş olsaydım. Korkutucu, depresif, karanlık ve trajik bir realist dünyanın/maceranın içine gömülmüş, masalsı ve gerçeküstü bir son. Dünyadan alamadığımız adalet hissini öbür aleme vermeye ne kadar istekliyiz. Akakiy Akakiyeviç’e ne benzer hayatlar yaşıyoruz hepimiz. Tutumlu olmak gerekliliğini (belki de zorunluluğunu) çocukluktan öğrenmiş ve bunu içselleştirmiş bir okur olarak ben de, üç kış aynı montu giyen bir insanım. Ve bunu bu öyküyü okuyana kadar da yadırgamamıştım belki de, sanki olması gereken buymuş gibi. Yahut masabaşı işimle ilgili hepimiz gibi benim de bitmeyen endişelerim var. Ne kadar anlamsız geliyor bu kitabı bitirdiğimizde, tüm bunlar. Aslında ne kadar değerli olduğumuzu, ne kadar değerli olmamız gerektiğini gösteren ve yeri hemen doldurulabilir olduğumuz bir sistemde yaşadığımızı, bu yüzden de kıymetimizi hiç unutmamızı öğütleyen bu kitap adeta belleğime kaydoldu. Bu kitabı okuyalı aylar oldu fakat aylar sonra bile sık sık aklıma gelen, hayatıma, işime, ilişkilerime olan etkilerini de ancak bu süreden sonra fark edebildiğim bu hikaye, kesinlikle hakkını vererek okunmayı hak ediyor. Hepimizin birer Akakiy olduğu günümüz toplumunda, hayatlarımızı aydınlatan bir fener işlevi gördüğü kanaatindeyim. Kısa olmasından da mütevellit herkesin okumasını tavsiye ederim.
Nikolay Gogol
Nikolay Gogol
Palto
PaltoNikolay Gogol · Can Yayınları · 202037k okunma
Reklam
*~●。。。Hikayemiz tek bir hikaye. Bütün romanlar, bütün şiirler, içimizdeki hiç bitmeyen iyi-kötü çekişmesi temeli üzerine kuruludur. Ayrıca bana öyle geliyor ki, kötülük hiç durmadan yeniden canlanıyor, oysa iyilik, erdem ölümsüzdür. Kötülüğün hep yeni, taptaze bir çehresi vardır, oysa erdem dünyada hiçbir şeyin olamayacağı kadar köklü ve saygındır.
Sayfa 445 - İletişim Yayınları Çeviren Roza HakmenKitabı okudu
Hikayemiz tek bir hikaye. Bütün romanlar, bütün şiirler, içimizdeki hiç bitmeyen iyi-kötü çekişmesi temeli üzerine kuruludur.
Sayfa 445 - İLETİŞİM YAYINLARI-3. BASKI-2024-İSTANBULKitabı okudu
644 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 21 days
İnsanlar yılanlardan daha zehirlidir. /OKUMADAN ÖLMEYİN!
Bitti. Oysa yıllar sonra bir kitaba bitme diye yalvarmak istedim. Elime aldığım ilk günü hatırlıyorum, nasıl da korkutmuştu gözümü, hatta grupla okursak daha kolay biter düşüncesiyle bir okuma grubu oluşturmuştum. Kitap içine öyle çekti ki, hangi şartlar altında olursak olalım okurmuşuz meğer... "... kitaplara giderek daha fazla
Cennetin Doğusu
Cennetin DoğusuJohn Steinbeck · İletişim Yayınevi · 20216.3k okunma
Vee son söz...
Biz neysek ve neyi arıyorsak o'yuz ve Cenab-ı Hak onu çıkartır karşımıza. Niyetlerimiz, düşüncelerimiz bizden ayrı değildir ki! Hz. Mevlana'nın dediği gibi, küpün içinde ne varsa dışına da o sızar. İçimizdeki iyilik ya da kötülük bize yoldaşlık eder, yolumuz nereye giderse bizimle gelir. Güzeli içinde taşıyıp güzele talip olanlar eninde sonunda ona ulaşırlar. Tıpkı gül misali; dikeni görüp de güle burun kıvıranlar değil, gülün hatırına dikeni görmezden gelenler gül kokusunu alır, güllere yoldaş olurlar...
Sayfa 96
Reklam
Zordur ruhun kıvrımlarında, nefsin dehlizlerinde gizlenen 'ben'i görmek, tanımak. Bezen bir ömür sürer kendimizi arayış serüvenimiz...
Sayfa 95
Hz. Mevlana insanın kendini arayışını ne güzel ifade etmiş, “Neyi arıyorsan o'sun!" demiş. En çok uzağında olduğumuz kendimiz değil miyiz? Ne zordur insanın kendini tanıması, kendini bilmesi. Çıktığımız uzun ve ince hayat yolunda rastladığımız her insan, karşılaştığımız her sıkıntı bize bizi anlatan bir işarettir esasında. Hayat yolculuğu bir bakıma insanın kendini bulma, kendini tanıma serüveni değil midir?
Sayfa 95
Neyi arıyorsan O'sun!
"Can konağını aramadaysan cansın, Bir lokma ekmek arıyorsan ekmeksin..."
Sayfa 95
"Kötülük sâridir, çabucak sirayet eder ve kuvvetlice kök salar her bir zerremize."
Sayfa 93
Reklam
Gün bugündür
"Gençliği, tavanı adamakıllı yüksek, dört duvarı sapasağlam mamur bir eve benzetir Hz. Mevlana. Yemyeşil, terütaze meyvelerini hiç esirgemeden veren bir bahçe gibidir gençlik. Toprak çoraklaşmadan, meyvesini yetiştirirse ne mutlu o kişiye! Zira toprak çoraklaşınca onda nebat yetişmez bir daha. İhtiyarlık günleri gelip çatmadan, boyun liften yapılmış iple bağlanmadan, yüz buruşup kertenkele sırtına dönmeden, kışlar eğer kuskunu gibi aşağı düşmeden, gözün feri sönmeden, dişler kesmez olup tat alamaz hâle gelmeden kıymetini bilmek gerekir gençliğin..."
Sayfa 91
"Kavak yelleri misali uçup giden gençlik zamanları... Kıymeti ancak usulca yitip gittiğinde anlaşılır ki artık iş işten geçmiştir. İnsanoğlunun gücü kuvveti, aklı kavrayışı yerindedir amma bu sermayeyi nasıl da har vurup harman savurur! Hiç bitmeyecek baharlar gibi her dem bu tozpembe dünyasında yaşayıp gidecek sanır. Hazanlar hatıra bile getirilmez, kışlar hesap edilmez, gecelerin karanlığı unutulur hep. Deli gibi akan gençlik kanı, kendi hayalhanesinde kumdan bir dünya inşa eder. Bu heyula içerisinde bir de bakar; gençlik artık mazide kalan hoş bir hatıra gibi asılı kalmıştır kahverengi çerçevede..."
Sayfa 91
Kemal Sayar'ın pek güzel ifadesiyle: "Ötekinin tahrip edilmesi için sıkılan her kurşun aslında kendisini vuruyor, başkasını yok etmek için harcanan her çaba aslında kendi iç ışığını söndürüyor."
Sayfa 88
"Şeytan insanı fakirlik ile korkutur ve mal toplaması için bir ömür çalıştırır. Sonra insan o malı yiyemeden bu dünyadan ayrılır gider..."
Sayfa 87
1,500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.