"Bir insanı sevmek, onun gerçeklerini anlamaya çalışmayı da içerir."
Diyor psikiyatr-yazar
Engin Geçtan . Başka bir satırda ise:
"Kendisine değer vermeyen insan başkalarının duygusal ihtiyaçlarını da algılayamaz." diyor.
Yani çevremizdeki insanları anlayabilmek, onları gerçek anlamda sevebilmek için önce kendimizi sevmek ve
Sineklerin Tanrısı.. Bu kitabın isminin nereden geldiğini oldukça merak ederek başlamıştım okumaya, gerçekten de merak ettiğim kadar varmış. En başlarında çocuk kitabı mı bu acaba diye düşündürdüğü halde, ilerledikçe kitap kendini ustalıkla belli edip sizi içine çekiyor. Güzel ve okunaklı bir kalemden çıkmış bir eser olduğunu söylemeliyim. Aynı
Sabahları benim kadar seven şair Şükrü Erbaş'ın, kapağı mint yeşili, içi derya deniz, kıymetli 4 kitabının derlendiği Bütün Şiirler-1 ile günlerimi insanlıkla doldurdum da geldim. İnsan olmayı hissettiren ve hissedenler var olsun.
Kitabın ilk sayfasına kime ait olduğunu bilmediğim bir sözü not düştüm: ''Merhamet acımak değil, acıtmamaktır.''
"... kim olduğum nereden geldiğim hiç o kadar mühim değil. Aynı şekilde senin kim olduğun da, nereden geldiğin de hiç mühim değil... İnsanız, anlıyor musun, insanız biz!"
Bu ne biliyor musun?Hayatına neredeyse eksiksiz devam eden bir kadının yüzleşmesi bu.Bir anda bir adamın gelip tüm boşlukları doldurması ve sonra çekip gitmesi.Kadının daha önce farkına bile varmadığı boşluklarla kalakalması.Eksik bir şey bu.Öyle kuru kuru aşk değil.Ölüyorum bitiyorum edebiyatı yaptıran gelip geçici duygulardan hiç değil.Gerçek
YAPTIK AMA BİR SOR NİYE YAPTIK!!
Suda başlayıp suda biten bir hikaye. Oysa bizim hikayelerimiz toprakta başlayıp toprakta biter.
Kimliksiz, gölgesiz, dilsiz, derisi kabuk bağlamış Adile. Hiçbir şey istemeyen, beklemeyen, ucube bir yaratık, ifrit Adile.
Oysa biz insanız. İçimizden kaçan yılandan kusarak kurtulabileceğimizi sanmak gibi bir