..Geliyor, görmüyor musun? Başladı bile. Değil mi? Sana söylediğim şeylerin hepsi hem de. Avrupa yutuldu bile. Biz de peşinden yetişmek için çabalıyoruz. Söylediğim her şey bir tek kelimeyle özetlenebiliyor. Kollektivizm. Yüzyılımızın tanrısı bu değil mi? Birlikte hareket etmek. Birlikte düşünmek. Birlikte hissetmek. Birleş, fikir birliği sağla,
"Okyanusa bakarken kendinizin ne kadar küçük olduğunu hiç hissetmemişsinizdir" Wynand güldü. "Hiç," dedi. "Gezegenlere bakarken de. Dağ doruklarına bakarken de. Grand Canyon'a bakarken de. Neden hissedeyim? Okyanusa baktığımda, insanoğlunun büyüklüğünü hissediyorum. Onca anlam dışı mesafeleri fethedebilmek için, bu
Reklam
Şunu söyliyeyim ki, Kahire uyumaktadır, Şam uyumaktadır. Felâketleri yakındır. Biz baykuş değiliz, Kassandra değiliz, Nostradamus da değiliz. Ama eğer Allah'ın bize verdiği akıl ve uğrunda ömrümüzü çürüttüğümüz bilim gerçeği söylüyorsa, ben diyorum ki, Kahire, Bağdat, Şam ve tabii ki İstanbul bu uykuda devam ederlerse, onlar için çok acıklı bir âkıbet vardır. Ve bu âkıbet, uzak değil, yakındır. Ben görevimi yapıyorum, sizler de her biriniz görevinizi yapacaksınız. Bizi yaşatan misyondur. Görevdir. Görevsiz insanda hayır yoktur. Sadece yemek, içmek, yaşamak, keyfimize bakmak için bu dünyaya gelmedik. Bu dünya hayatı bir anlıktır. Bittiği anda, sadece eseriniz, yaptığınız iyilikler kalır. Unutmayın, en yakın arkadaşlarımız toprakta. Bizden yaşça daha küçük olanlardan ölenler oldu. Dedelerimiz, hepsi ne kadar kudretliyken, hepsi topraktadır. Bu hayatı esas sanmayın.
Sayfa 125Kitabı okudu
Saranın Hikayesi (Sara ve Kral Horkanos)
❝ Aşağıda İÖ 50 veya İS 50 yıllarına ait Ölüdeniz yakınında Kumran mağaralarında bulunan yazma eserden Sara'nın hikâyesi: Onun yüzüne bakınca o ne kadar güzel, başındaki saçlar ne ince, gözleri ne kadar güzel, burnu ne hoş. Bütün ışıltılar onun yüzünde, göğsü nasıl güzel! Beyazlığı ne sevimli. Kollarının görünüşü ne biçimli. Elleri ne kadar
Biz tartışıyor olsak ve sen bana bağırsan, bunun nedeninin öfkeni kontrol edemediğini düşünürüm. Fakat ben sana bağırsak sebebi, bunun kendi öfkesini kontrolsüzlüğüm değil, senin kışkırtman olarak görürüm.
"Sean'la tanıştın mı?" Soru dudaklarımdan dökülürken ses tonum tahmin ettiğimden daha sert çıkıyordu. "Ollie büyümüştür, değil mi? Tadhg de öyle. Onlar en son gördüğünde kaç yaşındaydılar? Üç ve altı, değil mi?" Durup kendimi dizginlemem gerektiğini bilsem de yapamıyordum. Bu kadar küstahça konuşabildiği için çok öfkeliydim. Joey'ye önemsiz dediğini duymak canımı acıtmıştı çünkü ağabeyimin az önce öfkeyle dışarı çıktığında tam olarak böyle hissettiğini biliyordum. "Ben on yaşındaydım. Joey on iki yaşındaydım, Tadhg'in şu anda olduğundan biraz daha büyüktü. Sence biz değişmiş gibi miyiz, Darren?" "Çok şey değişmiş," diye fısıldadı.
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.