İslamiyet ne güzel bir din ki kadınlara verdiği değeri sa'y ibadetinde bile görmek mümkün. Her sene kaç milyon kişi, bir kadının verdiği mücadelenin anısına bir Hacer olabilmek, onun yaptıklarını yapabilmek için buralara geliyor. Halbuki Hz.Hacer'in siyahi bir köle olduğunu, Firavun'un onu, Hz. İbrahim'e verdiğini biliyoruz.Biz hac veya umrede sa'y ederken kölelikten peygamber hanımlığına çıkan bir hanımın koşuştuğu yoldan gidip geliyoruz.
Bir defasında da Gabri "Bizim Afrino'da bir üstünlüğün, iyi bir şeyin varsa övünmelisin" dedi. Anlamadılar. Şöyle açıkladı: "Eğer şayet araban ya da evin, arkadaşının arabasından, evinden daha iyiyse senin ona 'Benim araba senin-kinden daha iyi' demen lazım. Çocuğun onun çocuktan daha güzel ise 'Benim çocuk seninkinden daha güzel' demen lazım." "Niye, ne gerek var?" diye sordu Ayvaz. "Adet öyle, söylemezsen görgüsüzlük olur." Afrino'daki bu adet Ayvaz'a da Cemil'e de çok tuhaf geldi, ancak biraz düşündüklerinde dehşet içinde bizde de benzeri bir adet olduğunu fark ettiler. Biz de resmen övünmek yoktu ama çaktırmadan övünebilirdin. Meselâ evin güzelse, villan varsa, ön cepheye kocaman bir nal, nazar boncuğu asarsın. Eğer sıvası, badanası olmayan bir gecekondu yapmışsan bunları asman gerekmez, çünkü övünülecek, nazar değecek bir şey yoktur ortada. Ya da çocuğun sence güzelse yine bir nazar boncuğu asarsın. Nazar boncuğu asmak üstü kapalı övünmek sayılmaz mı? Üstelik bir de suçlama var çevreye: "Siz kıskanırsız bendeki zenginliği, gözünüz değebilir, şerrinizden selamette olabilmek için şatafatlı bir haset kovucu astım kapıma, destursuz girmeyin diye içeriye."
Reklam
Biz Yunanlılar dairesel hareketlerle evlenir, evliliğin temel gerçeklerini esas alarak:insan mutlu olabilmek için tekrarları içindeki çeşitliliği bulmalı,ileri gidebilmek için de başladığı noktaya geri gelmelidir.
Deniz ve İnsan Bir yüzücünün ve bir sanatkârın denizi anlayışları arasında ördek ve Tanrı farkını bulabilirsiniz. Yüzücü, denizi bir ördek içgüdüsüyle (insiyakiyle) sever. Onun bayıldığı şey, etinin sıcaktan terleye terleye pişiklerle kızarmış ve haşlanmış büklümlerini, oyluklarını, apış aralarını ve koltuk altlarını suyun içinde yalayan
348 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
"Yaratıcı" kitabı çok beğendiğim distopyalardan biri oldu. Yazarın yarattığı dünya oldukça iyiydi. İnsanların yaşadığı dünyanın adı Arras... Bu dünyada nedense erkekler bir adım daha önde... Mesela kitabın bir yerinde kadınların tavuk eti yerken erkeklere kırmızı et verildiğini duyunca fecii sinir olmuştum. Bu dünyada erkekler kadar
Yaratıcı
YaratıcıGennifer Albin · Dex Yayınevi · 201357 okunma
İnsanoğlunu en çok korkutan şey Bilinmeyen'dir. Bu Bilinmeyen, aykırı bile olsa teşhir edilir edilmez İnsanoğlu kendini güvende hisseder. Ama "bilmemek" onun halaygücü sürecini tetikler. Bunun üzerine herkesin kendi iç şeytanı, "içindeki en kötü" ortaya çıkar. Ve koyu karanlıklara korkusuzca meydan okuduğunu sanan insanoğlu kendi bilinçaltının tuhaf canavarlarıyla karşı karşıya kalır. Halbuki insan zihni tanımlanmamış yeni bir fenomenle karşılaştığında en üst düzeyde çalışır. Dikkatlidir. Uyanıktır. Korkuyu bastırmak için, bütün duyumsal melekelerini kullanarak anlamaya çalışır. Kendinde daha önceden hayalini bile kurmadığı yetenekler keşfeder. Bilinmeyen onu hem canlandırır hem de büyüler. Ondan ödü patlar ama beyni bu duruma adapte olabilmek için çözüm bulmayı becerebilecek mi diye bir taraftan da umut içinde bekler. Bir şeyin adı olmadığında, insanlığa meydan okuyacak güce sahiptir. Edmond Wells, Mutlak ve İzafi Bilgiler Ansiklopedisi, V. Cilt
Reklam
Halk Okulu: Kışla Daha İsveç egemenliği dönemindeyken Finler’in kendi anayasa kurumları vardı. Bu yasa gereğince Finler’in Seym denilen bir parlamentoları vardı. Kendilerine mahsus posta pulu ve para birimleri vardı. Az sayıda da orduya sahiplerdi. Finler, Rus egemenliğine geçtikten sonra da bu kurum ve haklarını korudular. Ancak
Bir gün bütün değer yargıları değişecek ve yargılananlar yargıç, eziyet edenler de suçlu sandalyesine oturacaklardır ve onlar o kadar utanacaklar, o kadar utanacaklardır ki utançlarının ve suçlarının ağırlığı yüzünden ayağa kalkamayacaklardır. O zaman, akıllı ya da akılsız bütün ezilenler, yani bizim caddedeki insanların çoğu, yani öcü geliyor
Bir gün bütün değer yargıları değişecek ve yargılananlar yargıç, eziyet edenler de suçlu sandalyesine oturacaklardır ve onlar o kadar utanacaklardır, o kadar utanacaklardır ki utançlarının ve suçlarının ağırlığı yüzünden ayağa kalkamayacaklardır. O zaman, akıllı ya da akılsız bütün ezilenler, yani bizim caddedeki insanların çoğu, yani öcü geliyor
Sayfa 222,223,224,225,226
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.