Günün birinde, huyumuzun bize bile meçhul kalan derinliklerine dalabilmek için aynaya bir defa bakmak kâfi gelecek.
Fikirlerin büyük çoğunluğu bize dışarıdan gelir ve Montaigne'nin de deyişiyle eleğe takılıp öylece beklerler. Hiçbir içselleştirme çalışmasına tabi tutulmazlar ve belleğimiz onlar için sadece bir depo işlevi görür. Birbirleriyle çelişenler bile orada yan yana durur. Böylece hepimiz kafalarımızın içinde okuduklarımızdan, tartışmalarımızdan, hatta rüyada gördüklerimizden arta kalan fikirler taşırız.
Reklam
225 syf.
·
Not rated
Doktor olan Marlo Morgan’un araştırma yapmak için gittiği Avustralya anakarasının yüreğindeki çölde Gerçek insanlarla yaptığı yolculuğu ve buradan edindiği tecrübeleri anlatan harikulade bir kitap. Kitabı tam manasıyla anlatmam mümkün değil aslında anlatmaya çalışsam da bana geçen o duyguyu sözlerle anlatamam sanırım . Bilmemiz gereken şeyleri yazmaya çalışacağım ..Gerçek insanlar (Aborijin kabilesi) ve Mutant insanlar olarak ikiye ayrılmış insanlar yani Aborjinler bizlere mutant insan diyorlar. Yaşlı Kişi, Ooota, Şifacı Adam, Şifacı Kadın, Zaman Koruyucu, Anı Koruyucu, Barış Yapıcı, Kuşların Akrabası olmak üzere kendilerine özelliklerine göre isim vermişlerdi . Morgan deneyimini anlatınca kitapta gerçek ya da kurmaca ben de bizim mutant insan Aborjinlerin gerçek insan olduklarına karar verdim.Kitaptan bana kalan ve hayatıma yön verecek olan alıntıyla bitiriyorum çünkü uzun olunca yazıyı okumuyorsunuz…(Morgan babası öldüğünde babasının eşinden babasına ait kravat ve kol düğmesi istemişti hanım da ona burda senin işine yarayacak bişey yok demişti sonrasında su satırlar yazıyordu kitapta yani Mutant insan gerçek insanlardan öğrendiği duyguyu şu şekilde anlatmış bize … “Şimdi yaşamımın öyle bir noktasındaydım ki, durum son derece olumsuz bile görünse, ruhsal bir sınavdan geçme fırsatını yakaladığımı görebiliyorum. Neler olup bitmekte olduğunu gözlemek ve onu yargılamak arasındaki ayrımı öğrendim. Her şeyin ruhsal zenginleşme için bir fırsat olduğunu öğrendim.” diyor Morgan .. çok çok sevdiğim kitaplar arasına ismini yazdırdı ..Okuyun pişman olmazsınız..
Bir Çift Yürek
Bir Çift YürekMarlo Morgan · Dharma Yayınları · 200123.3k okunma
-Ne büyük bir talihsizlik adını bilmek, yarınki yüzünün neye benzeyeceğini bilemeyecekken, bir gün artık görmez olacağımız o yüz kendisine ait olan ve kalan zaman diliminde ihanet edecek kendisine ve ihanet edecek bize, ihtiyari ve kederli yokluğumuzda uzaklaşacak zihnimizdeki görüntüsünden kendi hayatını sürmek üzere. Sıkı sıkı tutunmadığımızdan ya da ölmüş olduklarından sonsuza dek yitirdiklerimizin yüzleri silinecek zamanla görsel bir yetiye sahip olmayan belleğimizden, yine de, bize o yüzler belli belirsiz görünse de sadece, kendimizi zaman zaman kandırırız ve karşımızda olmayanı hala görebildiğimize inanırız; zihin gözü ya da görsel bellektir, hayallerimiz, özlemlerimiz ve bazen talihsizliğimizle canlandırdığımız bu bulanık şeklin ismi.
Ey aşk ! Ateştir senin nesebin… Dumandır niteliğin kaynağın ise rüzgar Su tufana dönüştü toprak da küle Senin kokunla ateş rüzgara karıştı Şirin’siz her saray bisütûn gibi viranedir Ferhat’sız her dağ bir saman çöpüdür rüzgarda Yedi nesil öteye tüm atalarımız gâmdı Bize miras kalan hep sonsuz keder oldu Rüzgar esince toprağımızdan senin kokun geliyor Sadece Sen kalacaksın; Biz hepimiz gidince… ”Hâfız-ı Şirâzî”
Daha sonradan işe yaradığı ortaya çıktı elbette
Hiç de sürpriz olmayacak bir şekilde, uzun yıllar bilim insanları apendiksin aslında bir işe yaramadığını düşünmüşlerdir. Onlara göre bu yapı, bizim eski atalarımızdan bize kalan bir mirastır. Belki atalarımızda bir işe yarıyordu ama bu küçük solucanın modern insan için bir önemi yoktu.
Reklam
480 syf.
·
Not rated
·
Liked
"Azın Bereketi " yle ilk karşılaşmamın üzerinden iki yıl gibi bir süre geçti. İki yıl önce bir kitapçının rafında aklımdaki kitapları ararken gözüme ilişen bu kitabı tam da hayatımın bu döneminde, bugünlerde okumuş olmak çok kiymetli ve keyifliydi. Buradaki "az" ı azla yetinmek gibi düşünüyorsanız hemen o düşünceyi terk edin
Azın Bereketi
Azın BereketiAndy Couturier · Eksik Parça Yayınları · 202117 okunma
"Thoreau'ya göre kapana kısılmış kalan biz şehirliler, manava muhtaç olup günün büyük bir bölümünü kapalı mekanlarda geçirerek 'doğanın bir parçası' olmanın bize kendimizi nasıl hissettirebileceğini idrak edemeyiz. Kendimize yetebilmek için daha başka, daha basit ve daha samimi yollar olabileceğini ve bunun bir zenginlik olduğunu fark edene dek iktisadi davranışlarımızı alışılmış biçimde düzenleyip sığ modayı takip ederek yaşamlarımızı da bu çerçevede yapılamdırma eğilimi gösteririz. Neler kaybettiğimizi dahi bilmeden, piyasa ekonomisinin bizden neler alıp götürdüğünü far etmeden... "
Bunca mide bulandıran olaylar neden hele ki bu topraklarda!
TV haber kanalları, gazete, internet haber kanalları ve sosyal medya da bulunan haber kanalları üzerinden olsun, karşılaştığımız haberlere bir bakıyorum da "cinayet, aldatma, fuhuş, uyuşturucu, cinsel istismar, dolandırma, hırsızlık, gasp" o kadar fazla ki 'yığınla bu şekilde haber var' desek mübalağa etmiş olmayız. Haber
285 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
Merhabalar Bugün sizlere #uyuyangüzeliuyandırma eseri ile geldim. Serinin ikinci kitabı olup ilki olan #dişitalada kitabını henüz okumadım, bu eseri okurken kopukluk hissi çok olmadı, o eserde çıkan savaş sonrası hayatta kalan bir avuç insanı Bilirkişi adında kadının bir adaya getirip savaşla ilgili anılarını hafızalarından silmesi, en yakın arkadaşı Günışığı'nın gördüğü kabuslar, hayal ve gerçek arasında kalması ve uyuduğu uykudan geçmişini hatırlayarak uyanmasına şahit oluyoruz. Bu bir avuç insanın hayalleri, aşkları, umutları var. Savaş ise hala onlar için bir tehdit, yer altı sığınma yeri geçici bir kaçış... Satırları okurken altını çizdiğim çok yer oldu, özellikle yeniden başlama ve umut fikrini vermeye çalışmış yazar, her ne yaşarsak yaşayalım. ~ "Bir savaşın içinde acı, mutsuzluk, hayal kırıklıkları ve çatışmalarla yaşamı biçimlendirmek zor. Tüm bunları karşımıza almak yerine birlikte yaşamanın yolunu bulmak ise hayatın ta kendisi." ~ "Savaş bize pek çok fırsatı kaçırttığı gibi kaçanlardan yeni fırsatlar yakalamayı da sundu. Sınırlı zaman, sınırlı imkan ve yaşam alanları gibi bizi bağlayan ve gitgide azaltan isteklerimizin yanı sıra sınırsız düş, sınırsız çaba ve sınırlarımızı zorlama imkanı." ~ "Herkesin benim gibi biraz zamana ihtiyacı vardı anlaşılan. Kimi hayal kırıklıklarıyla, kimi öfkesiyle, kimi de bocalama süreci ile atlatacaktı yaşananları" ~ "Sevgi hiçbir şekilde kaybolan, yok olan, unutulabilen bir durum değil, bir şekilde yolunu bulan oluşumlar zinciriydi" ~ @perseusyayinevi https://1000kitap.com/disitalada @aylinin_kitaplari
Uyuyan Güzeli Uyandırma
Uyuyan Güzeli UyandırmaAslıhan Savaş · Perseus Yayınları · 20244 okunma
Reklam
Çağlar boyunca anne-baba, öğretmen ve yönetici olarak tüm erişkinlerin gençlere karşı ortak tutumu gençlik çağını yüceltip gençleri küçümsemek, onlara hep tepeden bakmak, eleştirmek, sorumsuz, haylaz, asi ve eğlence düşkünü asalaklar olarak görmek olmuştur. Bu tutumla, "Nerede bizim gençliğimiz!" diyerek acınmışlar, yitip giden gençliklerine ağlamışlardır. Kendini gençliğe adamış, sonunda da gençliği ayartıyor diye baldıran zehriyle öldürülmüş olan Sokrates gibi bir düşünür bile şöyle demekten kendini alamamış: “Bugünün gençleri lüks ve gösteriş düşkünü, saygısız, başkaldıran, geveze ve obur yaratıklardır!" İsa'dan sekiz yüzyıl önce yaşamış bir düşünür, Hesiod ise, "Günümüzün gençleri öyle sorumsuz ve uçarılar ki yarın ülke yönetimini üstleneceklerini düşündükçe umutsuzluğa kapılıyorum. Bize ağırbaşlı olmayı, büyüklerimize saygılı davranmayı öğretmişlerdi. Şimdiki gençler ise ne kural tanıyor ne beklemesini biliyorlar. Üstelik duygusuz ve düşüncesiz davranıyorlar," demiş. Sümerlerden kalan çiviyazılarında da, "Şu gençliğin hali n'olacak?" anlamına gelen yakınma sözleri bulunmuş.
Sayfa 195 - İnkılâp YayınlarıKitabı okuyor
176 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 8 days
Öncelikle bizi andıran bir hikayeyi okuduğunuz kanısına varıyorsunuz kitabı son sayfasını çevirdiğinizde. İtalyan yakın tarihinden ayırt eden farkımızın bizim 2. Dünya savaşında taraf olmamamız dışında tabi ki. Fakat baktığımızda 1945 sonrasında emperyalist savaşın ortasında kalan her ülke de olduğu gibi İtalya da gladio nun etkisinde kalıyor. 80lere yaklaşınca da sağ sol tartışmaları onlarda da alevleniyor. 80 sonrası ise tüketim toplumun bütün yasaları uygulanıyor. Yazar bize bir gazete projesi üzerinden bizlere dayatılmak istenen her türlü algının nasıl da organize edildiğini aktarıyor. Umberto Eco hep merak ettiğim biriydi. Bir türlü fırsatım olmamştı baştan sona bir kitabını okumaya. Sanırım çok şeyler kaçırmışım.
Sıfır Sayı
Sıfır SayıUmberto Eco · Doğan Kitap · 20151,115 okunma
224 syf.
·
Not rated
·
Read in 3 days
#neokudum #novellaneokuyor TRİPOLİÇE’NIN KÜLLERİ @guven_kemerkaya_ @cinaraltiyayinlari
Tripoliçe'nin Külleri
Tripoliçe'nin KülleriGüven Kemerkaya · Çınaraltı Yayınları · 039 okunma
Atsız ve Mustafa Kayabek Mahkûm Oluyor: "Konuşmalar" yazısı dolayısıyla yıllardan beri devam eden dava da 05 Temmuz 1972'de İstanbul Toplu Basın Mahkemesi'nde sonuçlanmış ve mahkeme oy çokluğuyla eski kararında ısrar etmiştir. Karar, Nihal Atsız ve Mustafa Kayabek'in 15 aya mahkûm olmasıdır. Avukat Enver Yakuboğlu
Önce babalarımızı potansiyel psikopat olarak bize sundular, genç kızlarımız bu algıyla yetişti, erkekleri egemen olarak algılamamak için önceden önlemlerini aldılar. Bizim babalarımız kadınlardan önde yürüyormuş, çocuklarını sevmiyormuş, çok otoriter imiş. Bunun psikososyal dinamiğini ise kimse sorgulamadı. Son yüzyılda büyük savaşlar geçiren toplumumuzda erkekler şehit olmuş, kadınlar dul, çocuklar yetim kalmıştı. Bu nedenle sağ kalan kocalar, karılarından ayrı yürümeye ve çocuklarını kucaklarına almamaya başladılar ki dul kadınlar ve yetimler kendilerini yoksun ve kötü hissetmesinler. Bu aslında çok üst bir empatik özelliktir. Yoksa Osmanlı kadar romantik olan ve aşk şiirleri yazılan başka bir topluluk yoktur. Her şeye rağmen çok küçük bir kesim bu toplumda babaların duyarsızlığından söz etmiştir.
Sayfa 30 - Mustafa AtakKitabı okuyor
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.