Bizim de başka çaremiz yok da ondan, oğlum Hikmet. Biz bu dünyaya seyretmeye, hayran olmaya gelmişiz.
Pekiyi ama bu eşkıyanın gücü nedir, neresi nasıl tutulmuş, ne kadar kuvvet ve ne zaman gelecek?! Bu sorunlar çözülünceye kadar, geri, Erzincan'a dönmek ve kim bilir ne kadar günler beklemek gerek! Bizim ise işimiz çok aceleydi. Ben, Erzurum ile Sivas arasındaki yolu aşıp belirlenen gün Sivas'ta bulunmazsak, şurada veya burada, şu veya bu sebeple korktuğum ve durduğum, Sivas'ta ve her tarafta duyulursa panik başlayabilir, işler altüst olabilirdi. O halde karar tehlikeyi göze alıp yola devam etmek. Başka çaremiz de yoktu. Yalnız ufak bir önlem almayı uygun buldum.
Reklam
Anti-Komünizm
“Şurası unutulmamalıdır ki, bu idare tarzı bir Bolşevik sistemi değildir. Çünkü biz ne Bolşevik’iz ne de komünist. Ne biri ne diğeri olamayız. Çünkü biz milliyetperver ve dinimize hürmetkarız. Hulusa bizim şekl-i idaremiz tam bir demokrat hükümetidir. Ve lisanımızda bu hükümet “Halk Hükümeti” diye yad edilir.
Sayfa 38 - Kronik KitapKitabı okudu
Bazı süreçler, ne yapılırsa yapılsın, değişikliği kaldırmaz. Ben bu düşüncedeyim. Eğer bu süreçle birlikte var olmaktan başka çaremiz yoksa, bizim yapabileceğimiz şey inatçı bir azimle kendimizi değiştirmek (belki de dönüştürmek). Bu sürece kendi karakterimizin bir parçası haline getirmekten ibarettir.
Bazı süreçler, ne yapılırsa yapılsın, değişikliği kaldırmaz. Ben bu düşüncedeyim. Eğer bu süreçle birlikte var olmaktan başka çaremiz yoksa, bizim yapabileceğimiz şey, inatçı bir azimle kendimizi değiştirmek (belki de dönüştürmek). Bu, süreci kendi karakterimizin bir parçası haline getirmekten ibarettir.
Bir bölük gâfil genç, Dicle kenarında şarab içip eğleniyorlardı. Meşhur Hak dostlarından Mâruf-ı Kerhî -kuddise sirruh- oradan geçiyordu. Şimdi bu şeyhin, işlemekte oldukları mel’anetlerinden dolayı kendilerinin helâki için bedduâ edeceğini düşünen gençlerin keyfi kaçtı. Bunun da kızgınlığıyla içlerinden biri dayanamayıp kalktı ve müstehzî bir tavırla: “–Yâ Şeyh! Haydi durma, bizim şu anda Dicle’nin azgın sularına gark olmamız için hemen bedduâna başla!.” dedi. Mâruf Hazretleri hiçbir gazap emâresi göstermeksizin merhametle ellerini kaldırdı ve: “–Yâ İlâhî! Bu yiğitlere dünyâda hoş dirlik verdiğin gibi, âhirette de dirlik ver.” dedi. Ummadıkları bu tavır karşısında gençler: “–Yâ Şeyh! Siz ne diyorsunuz? Bu sözün mânâsını anlayamadık.” dediler. İhlâsı bereketiyle şu kısacık ve sâde sözlerine Cenâb-ı Hakk’ın tesir bereketi verdiği Mâruf-ı Kerhî Hazretleri şöyle dedi: “–Evlâtlarım! Hak Teâlâ, size âhirette dirlik vermek isterse tevbe etmenizi nasîb eder.” Yiğitler beklemedikleri bu müşfikâne tavır karşısında önce ne diyeceklerini bilemediler. Akabinde duydukları pişmanlıkla bir müddet nefs muhâsebesine daldılar. Derken intibâha gelerek nedâmet içinde şaraplarını döktüler, çalgılarını kırdılar ve tevbe ettiler. Her iki cihanın saâdet ve selâmetine tâlib oldular.
Sayfa 106 - Altınoluk, 2002Kitabı okudu
Reklam
Bağımlılık
Geçmişte bağımlılık ahlaki zayıflık emaresi olarak değerlendirilirdi. Bugün biliyoruz ki esasen beynin olumlu duygulardan ve ödül beklentisinden sorumlu ödül sisteminin gerektiği gibi işlev gösterememesinden kaynaklanır; yani bir zihinsel bozukluktur.
Sayfa 220 - Kolektif KitapKitabı okudu
864 öğeden 561 ile 570 arasındakiler gösteriliyor.