Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Her tadelle yediğimde aklıma Börü Turan geliyor…Aşk böyle bir şey mi…
Epilepsi Sinir sistemimizin genel şablonu biz daha annemizin rahminde embriyo halindeyken oluşur. Döllenmeden kabaca üç-dört hafta sonra embriyonun en üstünden en altına kadar uzanan ve sonradan kıvrılarak boru biçimini alan bir doku ortaya çıkar. İlerleyen haftalarda beynin ve omuriliğin de oluşumunu mümkün kılan bu nöral tüp, merkezi sinir sistemimizin temelidir. Fakat gelişimimizin ilerleyen safhalarında, serebral korteksimizi oluşturmaya hazırlanan hücreler de yola buradan başlar. Bu hücrelerin doğum yeri söz konusu nöral tüpün iç kısmıdır, zaman içinde buradan yavaş yavaş çekilip beyin dokusunun içinden geçerek beynin en dışındaki nihai konumlarını alırlar. Fakat Susan'ın beyin tetkiklerine bakılınca beynin arka tarafında, görmeden sorumlu oksipital lobda bir şeylerin plana uygun ilerlemediği anlaşılıyordu. Normalde buradan geçerek beynin dış tarafına ulaşması gereken dokular küçük adacıklar oluşturarak asılı kalmıştı. Serebral kortekse dönüşmesi gereken küçük nodüller yüzeyin çok aşağılarında süzülüyordu. Dolayısıyla beynin bu kısmında normalde son derece kontrollü bir şekilde işleyen organizasyon sekteye uğramıştı. Serebral korteksin standart denetim mekanizmaları bozulunca beynin bu kısmının kontrolden çıkma ihtimali belirmişti. Belli görsel uyarıcıların anormal elektrik akışlarını tetiklemesi de Susan'ın nöbetlerine yol açıyordu.
Sayfa 73 - Metis BilimKitabı okudu
Reklam
Yolcunun her hareketi göze çarpıyordu. Nasıl yaptığı pek anlaşılmıyordu ama her sümkürüşünde burnu boru gibi ötüyordu.
Peki atla binicisi nerde? Öten o boru nerde? Dağlardan yağmur gibi geçtiler, Çayırlardan yel gibi estiler, Günler batıdan battı bile, Tepelerin ardından; gölgeler içine. Nasıl bu hale geldik!
Yüzüklerin Efendisi - İki Kule
Yüzüklerin Efendisi - İki Kule
J. R. R. Tolkien
J. R. R. Tolkien
Beklenti içine girmeyin.
“Beni seviyor olsaydı, ne yapacağını bilirdi.” Demeyin. Hiç kimsenin sizin istek ve ihtiyaçlarınıza direkt boru hattı yok. Sizin bile.
Sayfa 414Kitabı okudu
Bu sanki fillerin boru gibi tiz çığlıkları ve aslanların kükremeleri arasında bir sivrisineğin cenaze marşı gibi.
Sayfa 367
Reklam
•Hz.Peygamber; Araptı, en büyük düşmanı Ebu Cehil'de Araptı! • Yasin Börü;Kürttü, başını taşla ezenlerde Pckklı Kürttü! • Mursi Arap, ona darbe yapıp öldürende Arap! • Bu dava Türk, Kürt, Arap, davası degil, bu dava Hak ile Batıl davası… Halen anlamadınız mı?
Ne Kadar Az Şükrediyorsunuz? Mülk Suresi 23.Ayet
O zaman can alıcı soruya gelelim. Yani nasıl oluyor da orada açık bir boru varken ağzımızdaki lokmayı girişi daha zor olan bir borunun içerisine tıkıştırmayı başarabiliyoruz? Hem de hiç zorlanmadan. İşte burada yine bir başka adını bilmediğiniz gizli bir kahraman ile tanışacağız. Her yuttuğunuz lokmada, hayatta kalmanızı sağlayan mükemmel bir yapı. Ve karşınızda "epiglottis" ve muhteşem mekanizması. Yukarıdaki resimde A harfi ile gösterilen kısımları açıkladık ve artık lokmamızı yutmaya hazırız. En baştan söyleyelim. Şimdi okuyacaklarınız resimdeki A ve B harfleri ile gösterilmeye çalışılan kısımların bir özeti olacaktır. Okuyacaklarınız biraz uzun olsa da tüm bu olayların gerçekleşmesi için gereken sürenin bir saniyeden az olduğunu unutmayın lütfen.
416 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Kitap akıcı ve konu olarak güzeldi. Ulu Bilge'nin konuşmaları beni etkiledi. Şahsen sonda Asena'dan da bahsedilmesini isterdim. Benim için hüzünlü bir sondu diyebilirim Börü ve Almila'nın [Börü 3'teki (sayfa 109) diyalogdan dolayı] evdeş olmasını istedim lakin olmadı. Seri boyunca ölümler, ihanetler, dostluklar, acılar oldu. Ben de bunu karakterlerle birlikte yaşadım bu duyguları içimde hissettim. Kendimce devamının olmasını içten içe istiyorum.
Börü 4
Börü 4Çağlayan Yılmaz · Panama Yayıncılık · 2020598 okunma
Herkese nasip olmayacak şeyleri gördüm bu genç yaşımda. Teoman Tanhu'nun çok yakınlarında yer alıyorum. Börü olma yolundayım. Bunlardan daha önemlisi Bahadır Şad'ı tanıdım! Onun buyruğunda savaştım.
Reklam
"Ey Börüler! Uluyun... Parçalayın... Haykırın...!
16. ve 17. yüzyıl insanının gözünde sinirler “boru” ya da “ipler”, her bir bölüme hareket etmek ve hissetmek için gereken ruhu taşıyan şebekelerdi. Öne çıkan tek görüş, sinirlerin etin orta kısmında yuvalandığıydı; tam olarak çözülemeyen, esnekliğin ya da katılığın işaretleriydi bunlar.
Atsız'ın bu yıllardaki kalem kavgalarından biri de Reha Oğuz Türkkan'la yapılmış olan kavgadır. Türkkan daha lise öğrencisi iken Gürem adlı gizli bir örgüt kurarak bazı gençleri çevresinde toplamış, 1938 sonundan itibaren çıkardığı Ergenekon ve Bozkurt dergileriyle, 1940'ta yayımladığı Türkçülüğe Giriş kitabıyla genç yaşta belli bir
"Ama bu çelişki beni ezmiyor - özgürleştiriyor; hatta bana can veren bunun içindeki ironi. Karşısında alçalacağım bir şey varsa, o da kendi açtığım bayraktır; kendi yüzüme karşı attığım kahkaha duyunca selam durduğum boru sesi, kendimi doğurduğum şafağın yaratıcısıdır."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.