Tüketir bizi bu şehir, bu karmaşa, yorar bizi bu boş telaşlar, Ağır gelir bize bu çok yüzlülük bu riya Gidelim diyorum... Yalın ayak, yalın yürek düşelim yollara Yalnızca sevdamızı alıp yanımıza Gidelim... Hani avcıların bile ceylanlara kıyamadığı Yalnızca, gönlün gönle vurulduğu dağlara...
Aşk meşk işleri boş kalbin kırılıyor sonra tekrar duzeliyorsun uzun zaman sonra tekrar aynı şeyi yaşıyorsun ve akıllaniyorsun benim açıklamam bu
Reklam
Gitmişti. Düşünceli bir halle odama döndüm. Son derece üzgündüm. Masanın önünde, oturduğu sandalyenin yanında durmuş, boş gözlerle önüme bakıyordum. Nasılsa yarın gene ruhunu kirletecek, kalbini kıracaktım.. İyi geceler 🌃
İnsanların dertlerini anlattığı boş bir çöp poşetine dönmüşüm, doldurulup çöp konteynerine atılmışım.. Sonra da yakılmışım.
"Hayatımın en anlamsız dönemindeyim. ağlasam bir nedeni, gülsem bir sebebi yok.Öyle boş, öyle doluyum ki...Anlatsam anlatılmaz içime atsam içime sığmaz.Aslında yol o kadar yakın ki ama bir o kadar da uzak...Oraya asla varılmaz.Nereye varsam varamadığım yerdeyim."
Doğrudur; kitap okumak karın doyurmuyor. Ancak karnı tok, beyni boş adamlardan çektiğimiz kadar hiç kimseden çekmedik. Zülfü Livaneli
Reklam
Bazen; hayat yorar insanı... Şarkılar yorar Beklemek yorar Özlemek yorar Affetmek yorar Hoş görmek yorar Boş vermek bile yorar Ve insan susar Her şeye, herkese rağmen... Elinden gelen tek şeyi yapar; Bağıra bağıra susar
Can Yücel
Can Yücel
Kaybettiğin yerde bekleme Güçsüzler öyle yapar Sana kapanan kapıyı bir daha çalma Kapanan kapıyı acizler çalar Unutma ki bu âşağılık dünyadasın Kötülüğü baş tacı edip İyiliği çılgınlık sanan dünyada Şu nu iyi bilki işine geldiğin de Şeytanda kutsal kitapdan örnekler verebilir Cehennem boş şeytanların hepsi burada Her düşünceni dile getir me Sana yakışmayan hiç bir düşünceyi hayata geçirme
Seyyar Salıncaklar Üzerine.
Kipriklerim ıslak, saat gecenin dördü. Çocukken eğlenerek bindiğim atlı karınca şimdi sadece başımı döndürüyor. Tıngırdatarak zincirlerini, tekerlerini pürüzlü asfaltta sürüyerek getirirdi ihtiyar amca seyyar salıncağı sokağın başına. Binmek için sıra kapmak şöyle dursun, bazen yalnızca ihtiyarın salıncağını görmek bile dudaklarımın kenarlarının kıvrılmasına yeterdi. Sıramı beklerken başı gökte dişleriyle gökyüzünü selamlayan arkadaşlarımın saçlarının rüzgarda salınışının seyrine kapılırdım. Hepimiz mutluyduk o salıncakların tepesinde. Döndükçe tıngırdayan zincir sesleriyle boğuşurdu kahkahalarımız. Bir çocuğun sevincine ortak olmak, yapbozun tam ortasındaki eksik parçanın ta kendisi olmaktı. Kısılan gözlerin berisinde ışıl ışıl parlayan umutlar... Salıncaklar küçüldü artık, ya da uzanıp serpildik sahi. İçimizdeki çocuğun sesi kısıldı. Bu yüzden mi parkların yanından öylece savrulup geçiyor çocukluğumuzun sancısı, gölgemizin ardına utangaç ve sıkılgan sığınarak? Salıncaklar hiç küçülmesin, parklar biçare yalnızlığa gömülmeden, yapbozun parçası olsa çocuklar.. Boş kalmasın salıncaklar. Bir anlığına çocuk olsun tüm dünya, sokağın başında salıncaklı ihtiyarı gözleyen.. Sadece bugüne mahsus. Tekrar ve tekrar.
aglamam ama saatlerce bos duvari izleyebilirim.
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.