gene geldi saplandı yüreğime o yılların sıkıntısı, kapan­maz bir yara gibi yakıyor canımı her hareketimde. o ya­ranın da biliyorum ne olduğunu. sonsuza kadar yalnız kalmaktan, boş duvarlara konuşmaktan korkmaktır o ka­nayan yara
Hava söğüdü. Sabah olurken rüzgâr yeniden kıpırdanmaya başladı ama Kuzey'den geliyordu ve kısa bir süre sonra artmakta olan bir esintiye dönüştü. Gece yürüyenlerin hepsi gitmişti, topraklar boş gibi duruyordu. Kuzeyde, pis kokulu çukurlarının ortasında ilk büyük cüruf, taş kırığı ve tahrip olmuş toprak yığınları ve tepecikleri, yani Mordor'un solucan halkının kusmukları bulunuyordu; fakat güneyde ve artık daha yakında, Cirith Gorgor'un kale duvarı, en ortasında da Kara Kapı ve her iki yanında yüksek ve karanlık iki Diş Kulesi yükseliyordu. Çünkü son yürüyüşlerinde Komutanlar doğuya döndükçe eski yoldan ayrılmış, pusuya yatmış tepelerin tehlikesinden sakınmışlar, böylece Morannon'a tıpkı Frodo'nun yapmış olduğu gibi kuzey batıdan yaklaşmışlardı.
Reklam
çalışan bir ceset olarak onlara verdiğim yıllara, saatlere, dakikalara hep içerlerdim, başımı ağrıtırdı, içimi ağrıtırdı -yıllarımın bu şekilde katledilmesini anlayamıyordum ama mesai arkadaşlarım hiç şikayet etmiyorlardı, bazıları çok memnun görünüyorlardı hatta, ve onları öyle görmek yaptığım iş kadar aptal ve deli kılıyordu beni. işçiler boyun eğiyorlardı. iş öyle balyozluyordu ki onları düşünemiyorlardı, kepçelenip fırlatılmışlardı. intiharı düşündüm. boş saatlerimde bir başıma içtim. olabilecek en kötü kadın türü ile birlikte oldum, işin öldüremediğini onlar öldürdüler. biliyordum öldüğümü. içimde bir ses, hadi, öl, uyu , onlar gibi ol, kabullen dedi. 1 51 sonra içimde bir başka ses, hayır, minicik bir parça sakla, dedi. fazla büyük olması gerekmez, bir kıvılcım. bir kıvılcım orman yakar. bir kıvılcım yeter. sakla. sanırım sakladım. iyi ki sa k lamışım. ne şans ama.
Ol
Kim birlik denizinde yok olmazsa …isterse şeklen adam olsun… …isterse mertebesi yüce olsun… …o adam adam olamamıştır… …İster hünerli biri olsun ister kusurlu… …Kimin gayp aleminde gizlenmiş bir güneşi varsa… …nihayet bir gün gelir… …O güneş bulutlardan sıyrılır… …onun üstüne doğar ışıkları ile hayat bulur… …Kim kendi güneşini ulaşırsa iyice bil ki… …iyiden de kurtulur…kötüden diyelim... …Sen var oldukça iyi var… …sen var oldukça kötü vardır…. …Fakat sen kaybolanın aradan çıktın mı bütün hepsi boş ve hiç… …Sen kendi varlığında kalırsan ancak iyiyle kötüyü görürsün… …Hal böyle olunca yol da uzar gider… ...Önce yoktuysa yokluktan neyin araya? ...Varlığına kapıldığını kaldır… …Keşke önce nasılsan öyle kalsaydı… …Yani varlığında olmasaydı … yok olsaydım… …Kötü ne ise arın durul temizle yok ol… …Ondan sonra avucuna toprak al… …Sonra da toprak ol…
Kimsecikler dokunmuyor kırık duvarlarıma Bende neyden bahsediyorum ? Zannediveriyorum galiba ... Şu yerle yeksan olan halime Bir insanoğlunun anne şefkati gibi yaklaşabileceğini Acınaklı gözlerle muhataba konmadan ... Hayattan sıyrılarak olur ya hani Duvar dibinde değilde Bir iki saniye dizinin dibinde başımı okşasan Nerdesin ? Sen,
Ne zaman boş olan bir makama atama yapsam, yüzlerce tatminsiz ve bir nankör insan meydana getirmiş olurum. XIV. Louis, 1638-1715
Reklam
ARTIK YEMEK YEMİYORUM
Gülümseyerek, akşam yemeğine davet ettiğim konuklarımın şerefine nadir bir şarapla dolu kadehimi kaldırıyorum. Boş kadehimi masaya bırakıyorum, beyaz ve ince parmaklarım nakışlı masa örtüsüne işlenmiş çiçekleri okşuyor.
Sayfa 25 - Can yayınlarıKitabı okuyor
Ben boş vakit geçirmenin adamı değilim, bir şeylere, çalışmaya başlasam avunurum herhalde..
Ne kadar hatırlatsan kendini boş Sensiz de seni sevebiliyorum
Bazen; hayat yorar insanı... Şarkılar yorar Beklemek yorar Özlemek yorar Affetmek yorar Hoş görmek yorar Boş vermek bile yorar Ve insan susar Her şeye, herkese rağmen... Elinden gelen tek şeyi yapar; Bağıra bağıra susar
Can Yücel
Can Yücel
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.