Mevsimler / Peter Bichsel
2012 Büyük Schiller Ödülü
Bu kez kahramanımız kırk yıllık bir bina: domates renkli duvarları ve kırık dökük tesisatıyla sıradan sakinlerine ev sahipliği yapan üç katlı bir apartman.
Bina aslında sakinlerinin hikayelerini birleştirici bir unsur. Anlatıcı da bu binanın üçüncü katında yaşıyor, üstelik de yazar. Zemin katta yaşadığını tasarladığı Kieninger’in hikayesini yazmaya koyuluyor. Roman ilerledikçe anlatıcının hikayesi Kieninger’inkine karışıyor.
İsviçreli yazar Peter Bichsel Mevsimler’de aslında anlatmanın kendisine anlatıyor. Yazma sürecinin tüm sancılarını döküyor sayfalara. Kimi zaman apartmanın kimi zaman sakinlerinin kimi zaman da içsesine kulak veriyor. Kurgu, olay örgüsünden zaman zaman kopuyor, metindeki o boşluklar da yazarın bilincinden akanlara ev sahipliği ediyor.
Yeni yazma teorisi adını verdiği bir tekniği kullanan yazar sizden dikkatinizi istiyor ve bunun karşılığı olan edebi zevki de fazlasıyla okura hediye ediyor. “Dünya Yuvarlaktır” ve “Aslında Bayan Blum Sütçüyü Tanımak İstiyordu” eserlerini de merak ediyorum.
Edebiyat dolu bir hafta olsun
#alıntılar
“Edebiyatın amacının içeriğin aktarılması değil, hikaye anlatımının sürdürülmesi olduğuna inanıyorum. Çünkü insanlar, hayat hayatta kalmak için hikayelere ihtiyaç duyarlar.”
“İnsanın çıraklık eğitimi asla bitmez.”
“Eylemden önce düşünce oluşur.”
Eski bir dostu ziyaret etmenin verdiği hazla okudum bu sefer kitabı. Önceki okumalarımdan kalan boşluklar tamamlandı. Her yeni okumada , yeni şeyler keşfedeceğim de aşikar.
Yazar 19.yy sonları ile 20. yy başlarında Türk milletinin Batılılaşma uğruna kendinden uzaklaşma ve Batıyı sadece yüzeysel taklit çabalarını fertler üzerinden ve simgesel bir dille öyle güzel anlatmış ki ; başlarda ‘bütün bunlar da ne demek oluyor’ deyip sonradan büyük resmi görünce taşlar yerine oturuyor. Kitap ;bazen acıdığım bazen öfkelendiğim Hayri Bey’in anılarının bir toplamıymış gibi görünse de; ‘ağlanacak halimize güldüğümüz’ durumumuzun iki kapak arasına sığmış ancak mesajının zihinlerden dolup taştığı bir kaynak aslında. Bu kaynaktan payıma çok güzel şeyler düştü. Teşekkürler Ahmet Hamdi Tanpınar
Romanın ilk cümlesi, dört mevsime sığan hikâyesi.sevgi arayışını şöyle özetliyor "Birden kaldırımlardan taşan kalabalıkta onun da olabileceği aklıma geldi. İçimdeki sıkıntı eridi".Bu arayışın arkasında C nin dünyaya bakışının özeti vardır… Ne var ki, hikâye süresince iki aşk ilişkisi etrafında yakınlaştığımız C onu bir türlü
Biliyorum sizi. Küçük sürtünmelerle yetinirsiniz.Büyüklerinden korkarsınız. Akşamları elinizde paketlerle dönersiniz. Sizi bekleyenler vardır. Rahatsınız. Hem ne kolay rahatlıyorsunuz. İçinizde boşluklar yok. Neden ben de sizin gibi olamıyorum? Bir ben miyim düşünen bir ben miyim yalnız?