Ali lidar ile yollarımın kesiştiği ilk kitap ama tanışmamız yeni değil...
Kitapta altını çizdigim bir çok yer olmuştur kimi yazılarını komple çizdim;) Her biri öykü tadında kısa kısa yazıları olan. Kitaplığınız bir köşesinde unutulunan bir kitap değilde ara sıra dönüp yazılarına bakabilceğim oldukça farklı tarzda bir kitap oldu.
Kitabın dili oldukça sade, bol bol argolu, karamsarlığın pik yaptığı, bira içme isteğini azda olsa getiren:) bir eser.
Kitaptan sonra Ali lidar hakkında oluşacak düşünceler muhtemelen şunlar olur;
Çocukluğu hüzünlü ve acılı geçen. Anne özlemi ve sevgisi içinde büyüyen, baba faktöründen pek söz etmeyen. Kadınları sevmeyen ama annesini çok seven, sevdiği kadınlarda sevgisine karşılık alamayan ya da yapmacık karşılıklar alan, karamsar ve hüzün dolu bir hayatı olan ve bu durumlarda geceleri, tan atıncaya kadar parklarda bekçilik yapan, koyu bir Beşiktaşlı olan ama kop koyu olan, Kitaplara kafayı bozan pardon kafayı bulan pardon pardon huzuru bulan (şimdi oldu) ;) ve bazı yazılarından sonra acaba manyak mı piskotpat mı dedirten, tabi ki de çayı değil oraleti seven bir yazar olarak aklınızda kalcaktır. Kitaplığınız bir köşesinde bu kitapla göz göze geldiğinizde şu saydıklarım büyük ihtimalle tahayyüllünüze hücum edecektir.
Keyifli okumalar:)