Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İtibar denilen şey boşuna ve yararsız bir yüktür insana. Çoğu kez çalışmadan kazanılır, hak etmeden kaybedilir...
"zaten boşuna bütün bu yazdıklarım..."
Sayfa 29 - sel yayıncılık. nisan, 2024.Kitabı okudu
Reklam
“Nikita çabalayıp duruyor, boşuna olduğunun farkına varıncaya dek onu rahat bırakalım.”
Bayan MatriyonaKitabı okuyor
O boğucu korku dağılmıştı, sadece derin, tuhaf bir acı hissediyordu, nereden kaynaklandığını anlamak için kendini boşu boşuna zorladığı bir acı. Zifiri karanlık gecede birdenbire uyanıp da tamamen yalnız olduklarını hisseden korkmuş çocukların duyduğu cinsten bir acı...
-hiçbir şey boşuna değil, dedi. Herşeyin bir amacı var. Ölmenin de ölümden dönmenin de. Zor. Ama var.
Reklam
Çok kitap okudum ... Yine de bütün alaylılar gibi ne anladığımdan asla emin olamıyorum. Bir gün oluyor tüm bilgiyi bir bakışta kavramışım gibi geliyor. Sanki aniden görünmez dallar doğuyor ve kendi aralarında benim tüm dağınık okumalarımı birbirine bağlıyormuş gibi. Sonra anlam aniden gizleniyor; öz, benden kaçıyor ve·aynı satırları boşuna tekrar tekrar okuyorum. Her okuduğumda anlam benden biraz daha kaçarken, kendimi menüyü dikkatli okuduğu için karnının doyduğuna inanan yaşlı bir deli sanıyorum.
1806'dan beri yaşadığımız... Etki tepki
Bir kadının boynuna yapışmış, sille tokat sıraya so­kuyordum; çocuğunu emziriyordu; kocası partizanlarla birlikti. Döndü, yüzüme baktı; bu bakışı hayat boyu unutmayacağım. Yaşadığım sürece yapma fırsatını bula­cağım tüm iyilikler içimin rahatlamasına yetmeyecek. Ağzını bile açmadı kadın ama içimde büyük bir çığlık duydum; “Bu kadar alçaldığın için utanmıyor musun Le­onidas?” Dondum kaldım. “Utanıyorum/’ diye mınldandım. “Utanıyorum ama askerim, özgür değilim, bağışla beni!” Kadın hiçbir şey demedi başını iyice dikip çocu­ğunu göğsünde sıktı, sıraya girdi. “Bu kadının elinde yet­ki olsa, kışlayı ateşe verir, hepimizi yakardı,” diye düşün­düm. “Çocuğu, bundan böyle süt değil, kin emecek,, nef­ret, öç emecek. Büyüdüğünde başkaldıranlara katılacak, babasıyla anasının yapamadıklarını o tamamlayacak. Yaptığımız haksızlıkların karşılığını pahalı ödeyeceğiz.” İnanır mısın sevgilim, bu düşünce beni avuttu. “Öy­leyse,” diyordum kendi kendime, “gaddarlığımız, yaptığı­ mız bütün kötülükler, horlamalar boşuna değil. Kurban­larımızın yüreğini uyandırıyor, katılaştırıyor. Bu köylüle­rin, hiç başkaldırmadan, hayat boyu eğiklik içinde uyu­ malarına fırsat vermiyor, tekmeleyerek uyandınyoruz.” Gerçekten uyanırlar; yakında, dağların, ovalan ezmek üzere aşağı ineceğini göreceğiz. Tann isterse o bebek başlarına geçecek, bugün kendini beğenmiş, suskun bir ananın kollarında sıktığı o bebek
Sordum: "Arif Bey, sana karşı bir suç işlense, örneğin cep telefonun çalınsa ya da çocuğunun parasını başka bir mahalleden iki zorba alsa, polise gider misin? " Ben gitmem" dedi. "Türkiye'de gitmem!" "Niçin?" "İki sebepten gitmem; 1. Polisin suçluyu bulacağına inanmam, boşu boşuna bir sürü ifade vereceğim ve kağıt imzalayacağım. 2. Zorbaların daha da öfkeli bir şekilde üzerime geleceğinden korkarım, polisin beni zorbalardan koruyacağına inanmam"
Reklam
Boşuna değildi insanların Tanrılara sığınması. Dayanılır gibi değil yoksa.
Charles Bukowski
Charles Bukowski
Sana Sadece Sen Lazımsın
Sustur kafanda uğuldayan o sesi; Kulak ver kendine. Kapat ruhundaki ızdırabı. İndir içinin şartellerini. Olmaması gerekiyordu olmadı işte. Hayıflanman boşuna. Olmamalıymış demek ki. Sana sadece sen lazımsın. Seni senden başka kim daha iyi bilebilir ki! Kalbinde merhamet olmayan bir merhametsiz için mutlu olmaya inancını mı kaybedeceksin sen. Tüm
Narkissos’un kendi güzelliğini her gün bir gölün sularında seyretmeye giden bu yakışıklı delikanlının efsanesini biliyordu Simyacı. Bu delikanlı kendi görüntüsüne öylesine vurgunmuş ki, günün birinde göle düşüp boğulmuş. Onun göle düşüp boğulduğu yerde de bir çiçek açmış, bu çiçeğe nergis adı verilmiş. Ama kendi yazdığı öyküyü böyle bitirmiyordu Oscar Wilde. Tatlı su gölünün kıyısına gelen orman tanrıçaları Oreas’ların onu bir acı gözyaşı kavanozuna dönüşmüş olarak bulduklarını yazıyordu Oscar Wilde. – Neden ağlıyorsun? diye sormuş Oreas’lar. – Narkissos için ağlıyorum, diye yanıtlamış göl. – Ne var bunda şaşılacak, demiş bunun üzerine orman tanrıçaları. Bizler ormanlarda boşu boşuna onun peşinde dolaşır dururduk, ama onun güzelliğini yalnızca sen görebilirdin yakından. – Narkissos yakışıklı bir genç miydi? diye sormuş göl. – Bunu senden daha iyi kim bilebilir ki? diye karşılık verdi iyice şaşıran Oreas’lar. Her gün senin kıyılarına gelp sularına bakıyordu! Göl bir süre sessiz kalmış. Sonra şöyle konuşmuş: – Narkissos için ağlıyorum, ama onun yakışıklı olduğunu hiç fark etmemiştim ben. Narkissos için ağlıyorum, çünkü sularıma eğildiği zaman, gözlerinin derinliklerinde kendi güzelliğimin yansımasını görebiliyordum. -İşte çok güzel bir hikaye, dedi simyacı.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.