Bize iyi gelmeyen , bizim de iyi gelmediğimiz başkaları. Herkesin herkese iyi gelmeyeceği ilâhi bir ikazdır aynı zamanda. Kuşlar bile kendi türleriyle yol alabilir . Karşılıklı iki gönlün birbirinle iyi gelebilmesi için, her iki gönlün de ayarının aynı istikamete doğru kurulmuş olması lazım. Diğer türlüsü, bozuk saat bile günde iki kez doğruyu gösteriyor . Böylece başkalarıyla olan ilişkimiz de arada bir yaşanan şöyle böyle duygulardan ibaret kalıyor . Bu ilişkilerde sevgi , merhamet , şefkat , dostluk , vefa , cömertlik , anlaşma , paylaşma , sırdaşlık hep yarım kalıyor . Evet burası dünya , burada zaten pek çok şey yarım kalıyor .
Kafam bozuk, üstüme gelme. Asgar Farhadi’nin Bir Ayrılık filminde, evi terk eden karısının ardından kızıyla yalnız kalan baba, evvelinde tüm ev işlerini karısının üstüne yıkmış bir hıyar oğlu hıyar olduğu için, çamaşır makinesini nasıl çalıştıracağını bulamaz. Kızına sorar çaresizce. Çocuk da, “Annem dörde ayarlıyordu” gibi bir şey söyler. “Tamam,” der baba, “Bundan sonra her şeyi dörde ayarlıyoruz.” İzlediğimden beri sık sık aklıma gelir bu sahne. Ayrılık ya da ölüm, fark etmez, bir yokluğun üstüne her şeyi yeniden yaşanabilir bir vakte ayarlamak gerekir, çok iyi biliyorum. Mekanizmamı söktüm baştan kuruyorum, bana bundan sonra saat hep dört Osman.
Reklam
Bozuk düzen/Pireli şiir
Bu ne acaip bilmece! Ne gündüz biter, ne gece. Kime söyleriz derdimizi; Ne hekim anlar, ne hoca. Kimi işinde gücünde, Kiminin donu yok kıçında. Ağız var, burun var, kulak var; Ama hepsi başka biçimde. Kimi peygambere inanır; Kimi saat köstek donanır; Kimi kôtip olur, yazı yazar; Kimi sokaklarda dilenir.
Hile çok şey alamayacağınız bozuk para gibidir. Bozuk parayla ancak birkaç saat yaşayabileceğiniz gibi, hileyle de bir şeyleri gizleyebilirsiniz ancak, insanları aldatabilir, değiştirebilirsiniz, ama uzak ufku göremezsiniz, büyük, önemli olanın başını, sorunu bir araya getirmezsiniz. Miyoptur hile. Ancak burnunun dibindekini iyi görür, ama uzağı göremez; bu yüzden de başkalarının kurduğu tuzağa kendi düşer.
Sayfa 334 - İletişimKitabı okuyor
Kurnazlık bozuk para gibidir: Onunla büyük şeyler satın alınmaz. Bozuk para ile bir insan ancak birkaç saat yaşayabilir. Kurnazlıkla bir şeyi gizleyebilirsiniz, bir adamı aldatabilirsiniz ama onunla geniş bir ufka varamazsınız, büyük olayları bir sonuca götüremezsiniz. Kurnazlık kısa görüşlüdür: Burnunun ucundakini iyi görür fakat çok defa insanı başkaları için hazırladığı tuzağa düşürür.
Sayfa 322 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarKitabı okudu
Biyolojik olarak yirmi dört saatlik zamanı içeride otuz altı saat geçirmiş kadar yaşlanarak geçiriyoruz. Neticede her yıl belki bir yıllık değil, bir buçuk yıllık yaşlanıyoruz. Gençlere bakın, elli yaş üstü, kronolojik olarak kendilerinden yirmi-otuz yaş yaşlı ebeveynlerinden daha hastalıklı durumdalar. İşte bunun en büyük ve göz ardı edilmiş sebebi sirkadiyen iç saatimizi bozacak yaşam şeklidir. Bu durum gençlerin sözde "modern" hayata doğuştan maruz kalmaları ve işlenmiş gıdaları tüketmelerinden kaynaklanıyor gibi görünse de kötü ışık ve bozuk sirkadiyen sistem kötü yiyeceklerden daha hızlı yaşlandırır. Öyle ya, iç saat ileri sarıyorsa biyolojik zamanı nasıl kontrol edebiliriz ki?
Reklam
Bozuk bir saat bile günde iki defa doğru zamanı gösterir.
Sayfa 77 - April YayınlarıKitabı okuyor
Osmanlı’yı tercih eden Bizans köylüsü
Kısacası Bizans’ın itici gücünden kaçan ahali için Osmanh nizamı bir çekim alam oluşturmaya başladı. Çünkü Hristiyan Anadolu ahalisi, bozuk Bizans düzeninin kendileri için gün den güne tahammül edilemez hâle geldiğini görüyor, bölgeleri ele geçiren OsmanlIların bu sorunu Gordion düğümü gibi bir hamlede çözdüklerini görüyorlardı. Düşünsenize tekfurların ağır vergisi ve angaryası altında ezilen bir Hristiyan Rum köylü, Osmanh idarecilerinin arzın tahammülüne göre kendisini vergilendirdiğini görüyor, derin bir nefes alıyordu. Ayrıca Osmanh Devleti’nin başma diktiği görevlinin hiç bir şekilde mülkiyet sahibi olmadığını hatta mîrî arazi denilen şeyin padişahın bile mülkü olmadığını anlıyor ve hafif vergi lerle, düzenin bozulmaması için sistemin saat gibi işlemesini sağlayan Müslüman Osmanh yöneticilerini derebeyleşen Bi zans kaosuna tercih ediyorlardı.
Kim uydurdu bu haziranı bu temmuzları bu yaşamaları gizli kapaklı Bu yulafları oğlakları bardakları bu bütün puştlukları bu şarkıları Hiç umurumda değil yoksa yalnızlıklar, bozuk paralar, uzun boylu ayışıkları, gelip gelip giden sarhoşluklar, sabahleyin yalnız yatakta az az üşümek, hani insanın kendi kendini bulamadığı, hatırlayamadığı saatler olur ya, işte onlar.
"yalnız dar kafalı kadınlar kurnazlığa başvurabilir. zekaları doğru işlemediği için kurnazlık yolu ile günlük meselelerini çözmeye çalışırlar, hayatın büyük yollarının nereye gittiğini göremeden kendi küçük düşüncelerini bir dantela gibi örerler. kurnazlık bozuk para gibidir: onunla büyük şeyler satın alınmaz. bozuk para ile insan ancak birkaç saat yaşayabilir. kurnazlıkla bir şeyi gizleyebilirsiniz, bir adamı aldatabilirsiniz, ama onunla geniş bir ufka varamazsınız, büyük olayları bir sonuca götüremezsiniz."
Reklam
Kalbim ileriye giden bozuk bir saat gibi hızla atmaya başlıyor.
Yalnız dar kafalı kadınlar hileye başvurabilir. Zekâları doğru işlemediği için hile yolu ile günlük meselelerini çözmeye çalışırlar, hayatın büyük yollarının nereye gittiğini göremeden kendi küçük düşüncelerini bir dantela gibi örerler. Hile bozuk para gibidir: Onunla büyük şeyler satın alınmaz. Bozuk para ile bir insan ancak birkaç saat yaşayabilir. Hile ile bir şeyi gizleyebilirsiniz, bir adamı aldatabilirsiniz, ama onunla geniş bir ufka varamazsınız, büyük olayları bir sonuca götüremezsiniz.
Bir saat kadar düşünüp taşınmak, gözlerini bir süre kendi içine çevirip dünyadaki bozuk düzende ve kötülüklerde ne ölçüde payı olduğunu araştırmak, işte buna kimse yanaşmıyor!
Bilmiyordu kadın, adamın hangi acılardan geçtiğini bilmiyordu. Ruhunun hapsolduğu prangaların her gece nasıl bir işkenceyle yüreğini sıkıştırdığından habersizdi. Atmayı çoktan unutan kalbinin bozuk bir saat gibi hep aynı sancıyla kıvrandığını nereden bilebilirdi ki?
Omca YayınlarıKitabı okudu
“Bu meydanı seviyorum, nabızdan nabıza atlamayı, güneşi herkesten önce karşılamayı, en son batıran olmayı. Durmuş bir zamanın müebbet bekçiliğini. Seviyorum...”
Sayfa 51 - On8 Kitap, “8. Bölüm”
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.