Dilan

Dilan
@brezilyalidilan
Çağının Nefertitisi
Bir zengin fakiri, sağlıklı kişi hastayı bu yüzden anlayamaz. Anladığını söyler ama aslında anladığı şey onun gibi olmadığı için duyduğu memnuniyettir.
Reklam
“Unutma, insanlara insafsızlıkla kılıç çekenler sonunda insanfsızların kılıcıyla ölmüştür”
Eski kralların sarayında bile senin kadar gülünç bir dalkavuk bulunamazdı. Bana vatan haini diyen sen kimsin ? Baban Lidyalı bir lağımcı anan Mısırlı bir esirdi. Ananın anası da Amurru’dan gelmiş bir fahişe idi. Yüzde yüz yabancı bir adam olduğun halde benim gibi su katılmamış bir Hattiye vatan haini diyorsun. Hangi vatanın haini ? Lidya’nın mı ? Mısır’ın mı ? Amurru’nun mu ? Bu vatanın sahibi benim ! Sen burda sığıntı olduğun halde bana vatan haini diyorsun sen vatanın ne olduğunu biliyor musun ? Vatan suçlularından alınan rüşvet değildir. Vatan kılıcıyla alınan ve kanla korunan topraklardır. Senin ataların bu toprak için ölmüş kimse var mı ? Ben sana cevap vermeye mecbur değilim. Beni sorguya çekmek için Hatti kanı taşıyan bir hakim gelsin

Reader Follow Recommendations

See All
Bozdoğan acı acı gülerek cevap verdi : “Sürünerek çıkmak yükselmek demek değildir. Sen yukarılara doğru çıksan bile yine alçaksın. Ben aşağıya düşerken bile yükseğim. Sen yılan gibi yükseldin. Ben doğan gibi düşüyorum.”
“Bu doğru değil. Dünya onlara izin verdiği sürece güçlüler. Tek bir birey herhangi bir kavramdan daha güçlüdür her zaman, fakat kendisine inanmalı, iradesine sahip çıkmalıdır. İnsan olduğunu ve insan kalmak istediğini unutmamalıdır, işte o zaman etrafını saran, beynini uyuşturan vatan, görev, kahramanlık gibi sözcükler, kan kokan, sıcak, canlı insan kanı boş laflar olarak kalırlar”
Reklam
İlişki Sevgililer Günü’nde çiçek göndermek, doğum günlerimizde birbirimize hediye almak, tanışma yıl dönümlerinde pahalı publarda buluşmak, haftada beş kez seks yapmak da değildir. İlişki, iki farklı kişinin bilerek, isteyerek birlikte yeni yaşam yaratma arzusudur…
Adam öldürecek , parayla adam öldürecek çok çoçuk yetiştiriyorlar bu dağlarda, çok adam var bu dağlarda basınca parayı adam öldürecek, amma velakin Esmeyi öldürecek yok.
“Kitaplara yapılan kıyım halka yapılan kıyım halka yapılan kötülüktür”
“Çünkü bir insanın büyüklüğü, değeri, yakınları etrafından en çok onu yitirdikleri zaman anlaşılırdı.”
“Bize yaptıklarınızın hiçbir önemi yok nasıl olsa tarih sizi mahkum edecektir ve siz şeytan gibi lanetle anılacaksınız”
Reklam
Devlet bir sobadır ve yakıtı da yalnız insandır. Yakılacak insan olmazsa soba söner. Sönen, yanmayan sobanın da hiçbir yararı yoktur. Ama öte yandan bu insanlar da devlet olmadan yaşayamazlar ; sobayı tutuşturan, yakan onlardır. Sobayı yanar tutmakla görevli olanlar da ona yakıt temin etmelidirler. Her şey buna bağlı !
Umutsuzluk tutsaklığın gıdasıdır. Umutsuzluk köleliğin anasıdır. Umutsuzluk yüreğin yıkımıdır. Umutsuzluğu körükleyeceğiz. Yıl on iki ay, gece gündüz karıncaları fil etme okulundan çıkma aydınlar, radyonun, sinemanın, televizyonun, gazetelerin başına geçecekler, durmadan durmadan umutsuzluğu söyleyecekler
“Boynuzlu Maral Ana soyundanız biz , o kutsal Maral Ana yaşayanlarımıza da ölenlerimize de dost olmamızı , istedi bizden”
Beni kimselerin istemediği zaman kişilik olarak ne ölçüde bir değere sahipsem şimdi de aynı değerde bir insanım. Beni şaşırtan şey, insanların beni şimdi istemeleri. Beni ben olduğum için istemediklerine şüphe yok ; zira ben, o eskiden istemedikleri insanla aynı kişiyim. O halde beni başka bir şeyden ötürü istiyor olmaları lazım. Benim dışımda olan bir şey için, ben olmayan bir şey için! Sana o şeyin ne olduğunu söyleyim mi? Elde ettiğim tanınmışlık için. Ben o tanınmışlık değilim. Diğer insanların zihinlerinde var olan bir şey o. Ayrıca bir de kazandığım ve kazanmaya devam ettiğim para için fakat ben paradan da ibaret değilim. Para bankalarda ve herkesin cebinde olan bir şey ve şimdi sende beni şöhret ve para için istiyorsun, değil mi ? …
Dağarcıklarındaki fikir tümüyle bundan ibaretti. Bir iş bul ! Çalışmaya başla ! Ablası konuşurken martin, zavallı budala köleler, diye düşündü. Dünyanın güçlülere ait olmasına pek şaşırmamak lazımdı. Köleler kendi esaretini saplantı haline getirmişlerdi. Onlara göre iş, önünde diz çöküp taptıkları altın bir puttu.
“Roma’da Romalı gibi davranacaksın eğer böyle yapmazsan Roma da kötü bir müşteri gibi davranır sana ben senin Roma’nım unutma sakın”
Reklam
Askeri bilgilerden yoksun subaylar, gemiler hakkında hiçbir şey bilmeyen deniz subayları, hiçbir işten anlamayan devlet memurları; ateşli gözleri, sarkmış dilleri ve dağınık yaşamlarıyla dünyanın en dünyevi ve arsız din adamları, hiçbiri bu işleri yapmaya uygun değillerdi ama yayıldıkları yerden oraya aitmiş gibi davranıyorlardı ve hepsi ucundan köşesinden monsenyörün düzenine aitti , bu yüzden ucunda para olan her türlü işe koşturuluyorlardı
Gerçek cellat , idam sehpasının etrafında toplanmış olan kitledir.